Mizah maskesiyle değerlere hakaret! Sanat adı altında ne mukaddesat varsa aşağılandı
Sabah sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuruda bulunuyor.
Mizah asırlar boyunca bu toprakların değerlerini aşağılamak için kullanıldı. Sözde komedi ve sanat adı altında milletin mukaddesatına dair ne varsa hedef alındı. 19. asırdan itibaren gazetelerin gündelik hayata girmeye başlamasıyla birlikte, karkatür sanatı da toplumda bilinmeye başladı. Dönemin atmosferi içerisinde, özellikle yabancı karikatüristlerin çizdiği karikatürlerde, Osmanlı Devleti'ni binbir emekle ayakta tutmaya çalışan ve imparatorluğun çöküşünü 33 yıl geciktiren Sultan 2. Abdülhamid Han, ağır hakaretlere uğradı. Gelin bir kaç örnekle inceleyelim...
ASIRLIK KİRLİ SİCİL
Davul dergisinin 27 Mayıs 1909 tarihli sayısının kapağında kasap çengeline asılmış devasa bir karikatür yayımladı. Karikatürde Sultan Abdülhamid'in uzun burnuyla alay ediliyordu. Karikatürde şu ifadeler yer alıyordu: "İstanbul'un muahharan gaib ettiği en büyük burun Tafsilat-ı lazime: Milyarderlerden biri bu burnu altı milyon liraya satın almak istemiş ise de maatteessüf elde edememiştir. Bu burun mukaddema Beşiktaş'a doğru uzamış iken bir hadise-i fevkalade neticesi olarak bu kere tebdil-i mekan etmiştir."
UTANMAZLIĞIN BÖYLESİ
Karagöz dergisinin 19 Temmuz 1909 tarihli 102. sayısında tahttan indirilen Abdülhamid, kumarbaz ve paragöz olarak lanse ediliyordu.

Sultan Abdülhamid karşıtı muhaliflerin çıkardığı Beberuhi dergisinin ikinci sayısında da Sultan Abdülhamit'in uzun burnu testereyle kesilirken resmediliyor. Burun kesildikten sonra da bir imparatorluğun hükümdarının suratı eşşek olarak tasvir ediliyordu.
Musavver isimli dergi de yayımladığı bir karikatürde, Abdülhamid'in tahattan indirilişine yer verir. Fakat karikatürde, Abdülhamid'in etrafından kan damlaları akar.
MÜSLÜMANLAR AŞAĞILANDI
1935 yılında Akbaba isimli dergide yayımlanan karikatürde ise Müslümanların sarığı kuru kafa bir iskette resmediliyor.
Ve CHP'nin altı okuna atıf yapılarak, "Bu oklar varken, irtica kafasını kaldıramaz" deniliyor.
24 Temmuz 1931 tarihli karikatürde ise Müslüman Türk kadını, Yunan mitolojisindeki kadınlara benzetiliyor.
1933 tarihli bir karikatürde ise sarıklı cübbeli bir hoca, eli sopalı ve korkunç bir şekilde çizliyor.
28 ŞUBAT'TA ARTARAK DEVAM ETTİ
28 Şubat sürecinde ise bu saldırılar artarak devam ediyor. Gelin şimdi de onlara bakalım:
9 Mart 1998 tarihli Cumhuriyet Gazetesi'nde yayımlanan karikatürde, tesettürlü kadınlar alenen aşağılanıyor. 'Bizler ikinci sınıf yaratık olmak istiyoruz' ifadeleri kullanılıyor. Böylece İslam'ın kadınlara değer vermediği algısı oluşturuluyor.
UTANILACAK ÇİZİMLER!
Cumhuriyet Gazetesi'nin 11 Mayıs 1997 tarihli nüshasında ise, çocuklar üzerinden bile İslam'â hakaret ediliyor. Başörtülü ve sarıklı çocukların varlığı inkar edilen karikatür, mizah tarihinin en aşağılık çizimlerinden biri olarak hafızalardaki yeriin koruyor. 8 Mayıs 1997 tarihli nüshalarında bulunan karikatürde ise türbanlı kadınlar vampir olarak lanse ediliyor.
KARA MİZAH
25 Mart 1998 tarihli Cumhuriyet Gazetesi'nde ise başörtülü kadınlar, rejim karşıtı olarak gösteriliyor. Başörtülü kadınların evlatlarının kurduğu devlet, sanki mütedeyyin insanlar tarafından yıkılmak isteniyormuş gibi iğrenç bir kara propaganda yürütülüyor.



