100 milyon lira mı aldı? Kazada ölen Murat Aci nin eşi şikayetini geri çekmişti, yaşananları CNN Türk te anlattı
Hurriyet sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
Şükriye Aci, CNN TÜRK Muhabiri Ümit Uzun'a yaptığı konuşmasında şunları söyledi:
Eşimin ailesi tarafından böyle bir iddia ortaya atıldı. Aylar öncesinde bu rakamı kendileri konuşmuş. Süreci bugüne kadar kendileri yönetti. Ben küçük çocuğum olduğu için onunla ilgilendim. Kayınpederime güvenerek onun arkadaşı olan avukatın titizlikle süreci yöneteceğini düşünerek onlara bırakmıştım ama ben muhatap alınmadım. 6 ay boyunca bana bilgi verilmedi. Kendileri yönetmek istedi süreci. Kafalarında böyle bir plan vardı. 50-55 milyon gibi tekliflerin olduğunu, daha büyük rakamlar istediklerini ve bunu reddettiklerini söyleyip oğlunun geleceğini düşün şeklinde söylemleri oldu. Bana o zaman 50-55 milyon gibi rakamdan bahsedildi. O gün bir cevap vermedim. Bir şeylerin ters gittiğini anlamıştım.
"YAPTIKLARI ANLAŞMA AVUKATIN ORTAĞINI RAHATSIZ ETTİ"
Avukatın ofisine gittim daha sonra, kendi aralarında bu paranın pay edildiğini ve oğlumla benim bu payda yerimin olmadığın öğrenince bunu düzeltmeye çalıştım. Eşimin ailesini karşıma almak istemedim ilk başta. Avukatın ofis ortağı ile denk geldim ve benim hiçbir şeyden haberim olmadığını öğrenince bana bundan bahsetti. Nasıl yapalım dedim, karşıma almak istemiyordum. Avukat Hacı beyle bunu düzeltmeye çalışacağımı söyledim, Burak Bey de ortağını uyarıyor. Bu durum onu da rahatsız ediyor.
"ORTAĞINA "SEN KARIŞMA" DİYOR"
Avukatın ortağı "Abi bak yanlış yapıyorsun, kadına söylemeniz lazım" diyor. Kendisi de sen karışma, birbirlerini yesinler diyor ortağına. 100 milyon liralık bir süreç yok. Tazminat boyutunda biz dün bir şey yaptık. Ben hacı beyle süreci ilerletiyordum. Burak beyi önce diskalifiye ettiler. Tek hesaptan mesaj oluşturuldu. Ne Burak beyi ne Hacı beyi tanırım ben. Kendileri bunları yapıyor. Burak beyin vicdanı rahatsız oluyor bundan. Zan altında kalmamak için ortağını uyarıyor. Benim bir şeyler yaptığımı anladıklarında Burak beyi devreden çıkarmaya çalışıyorlar.
"BENİM ADIMA PARA ALACAKLARDI"
Benim adıma para alacaklardı, ama ben ya da oğlum almayacaktı. Benim avukatım dosyaya girdiği anda dosyada bir adet dilekçeleri olduğunu öğreniyoruz. Her şeyi onlar yapıyormuş gibi algı yaratıldı. Aslında baştan planlanmış bir şeydi.
"BU 100 MİLYON EŞİMİN AİLESİNİN İSTEDİĞİ RAKAM"
Şikâyetimi geri çektim evet ama yola para almak için çıkmadım. Avukatım bir sürü talepler iletti. Bizimle iletişime geçmek istiyorlardı. Bir noktada eşimin ailesinden o kadar çok şey gördüm ki bu süreçte. Artık bunlara katlanmak zorunda hissetmedim. İleride bir dava açamayacağıma dair şekilde uzlaştık. Bu 100 milyon eşimin ailesinin onlardan istediği para. Bu bahsettikleri rakam kendilerinin almayı hayal ettiği rakamdı. Boş kağıda imza atmam ve ne derlerse onu yapmam istendi. Hukuksal anlamda o ev benim değildi. Aç gözlü olsam havuzlu villamda keyif çatardım. Ben boyun eğmedim, yönetilmek istemedim. İkimizin de arabası vardı. Benim zaten arabam vardı.
Her şeyi delillendirebilirim. Benim olan her şeyi almak istediler.
ÖZER ACİ'DEN GELİNİNE SERT SÖZLER
Şükriye Aci, eşinin ölümüne neden olan Timur Cihantimur ve onu yurt dışına kaçıran anne Eylem Tok hakkındaki şikayetinden vazgeçtikten sonra Oğuz Murat Aci'nin anne ve babasının bu konuda ne diyeceği merak konusuydu. Acılı baba Özer Aci, gelini Şükriye Aci hakkında çok sert ifadeler kullandı.
Yaşanan olayla ilgili Oğuz Murat Aci'nin babası Özer Aci, gelini Şükriye Aci ile ilgili konuştu. Acılı baba, "O paraların içerisinde boğulsun. Bakalım o paralar onu ne yapacakmış." dedi.
"100 MİLYON LİRA ALDI" İDDİASINA BABADAN YANIT
Oğuz Murat Aci'nin babası Özer Aci ile Avukat Tarkan Erdal Kanal D'de ekranlara gelen Neler Oluyor Hayatta programına konuk oldu. Baba Aci, geliniyle ilgili ortaya çıkan "100 milyon lira aldı" iddiaları hakkında konuştu. Baba Özer Acı, gelini Şükriye Aci'nin kararıyla ilgili değerlendirmesinde şunları söyledi:
Tahmin ediyordum ama davadan sonra bekliyordum böyle bir kararı. Sürpriz oldu bize. Haberdar değildim. Gelinimle de bu konuda hiç konuşmadım. Kendi avukatlarıyla kendi kararı. Oğlumun kanını 100'e mi sattı, kaça sattı bilmiyorum. Şu an bir olup mücadele etmemiz gerekirken parçalandık, dağıldık. 12 yılla yargılanması gerekirken, 6 yılla yargılanacak. Geldiklerinde serbest kalacaklar. Kesinlikle ekonomik sorunu yok. Kalksın banka hesaplarını döksün ne zaman sıkıntı çekmiş? Ekonomik sıkıntı; evi olduğu halde 6 milyona Göktürk'te daire almak mı? 2 milyonluk sıfır araç almak mı? Şükriye hanımın ticari taksisi var. Para için... Havuzlu villada oturuyordu, oğlumun evini boşalttı, annesinin yanına taşındı. Gittiğinde zaten para girişiminde bulunacağını tahmin ettim"
"ONLARI DOLANDIRACAKMIŞIM, ŞİMDİ O DOLANDIRMADI MI?"
İstanbul-Eyüpsultan'da 17 yaşındaki Timur Cihantimur'un çarparak ölümüne neden olduğu Oğuz Murat Aci'nin eşi Şükriye Aci, ABD'ye kaçan Timur Cihantimur'un annesi Eylem Tok ile babası Bülent Cihantimur'un da bulunduğu 4 şüpheli hakkındaki şikayetinden vazgeçmişti. Konuyla ilgili İhlas Haber Ajansı'na açıklamada bulunan baba Özer Aci gelininin telefonlarına çıkmadığını ve süreci basın aracılığıyla öğrendiğini belirtti.
Özer Aci açıklamasında, "İlk çıkan haberlerde sanki aile olarak vazgeçmişiz gibiydi. Bunu özellikle belirtmek istiyorum, ben bir davadan vazgeçmiş değilim. Kanunlarımız çerçevesinde yasal mirasçı oğlu ve gelinim. Bu çerçevede eşi ve çocuğu bu davadan vazgeçmiş.
Üzülerek belirteyim. Maddi ve manevi haklarından vazgeçtiğini belirtmiş, bizim Şükriye Aci. Acaba çocuğu için yaptığı bu hamleyi neden benden gizli yaptığını kendisine sizin aracılığınızla sorarım. Benim yüzüme karşı avukatımla bir olup gelinimi dolandıracakmışım veya torunumu dolandıracakmışım. Şimdi o, torunumun büyükbabasını dolandırmadı mı? Avukatıyla bir oldu. O parasında boğulsun onun. Ne kadar dayanacağını, ne olacağını sağ olan herkes görecek." dedi.
"BÖYLE BİR ŞEY YAPACAĞINI TAHMİN EDİYORDUM"
Torununun 20'li yaşlara geldiğinde annesine yazıklar olsun diyeceğini ifade eden Aci, "Telefonlarıma çıkmıyor. Çıkmadığı için de bugün basın aracılığıyla öğrendim. Üzüldüm. Böyle bir şey yapacağını tahmin ediyordum. Hayatta bir insanın çevresinden, ailesinden, devletinden gizli yapmış olduğu bir şey yanlıştır. Aile olarak, benim soy adımı taşıyarak, benim torunumu, her ne kadar küçük olduğundan dolayı bakıyorsa bile ancak gizlediği için yaptığı şey külliyen yanlıştır. Şu an benim gönül rahatlığıyla onu da savunuyor olmam lazım ama savunacak bir şey yok. Yarın öbür gün, çocuğu için yaptığı bu hamlede, aldığı parayı acaba 19-20 yaşındaki bir gence; 'Yavrum senin babanın kanını sattım, seni böyle yaşattım' dediğinde acaba o çocuk annesini tebrik mi edecek yoksa merhametiyle, vicdanıyla annesinin karşısına geçip 'Yazıklar olsun anne' mi diyecek? Ben 61 yaşındayım. Şu ana kadar aç açıkta kalanı görmedim. Ufacık gayret edip, çalışan, onuruyla para kazanıyor. Para nedir ki? Kendisi mağdur olduğunu söylüyor. Evliliği döneminde kira mı ödemiş, elektrik, su, doğal gaz parası mı ödemiş? Almış olduğu oğlumun hayat sigortası parasını ne yapmış?" şeklinde konuştu.
"OĞLUMUN KANINI KAÇA SATTIĞINI BİLMİYORUM"
Gelininin ne kadar para aldığını bilmediğini söyleyen Aci, "Ne kadar ücret aldığını, kaç para aldığını, kaça oğlumun kanını sattığını bilmiyorum. Ama mevzu onun para alması değil, onun üzerinden avukatların para alması. 3 günlük avukatlara kandı. Şükriye Hanım'a karşı bir girişimim olmaz. Ancak çocuğum ve torunumla ilgili girişimim olur ve olacaktır da. Devam edeceğim. Sahip çıkacağım. O her ne kadar göstermeyip, kaçırsa da, telefonlarıma çıkmasa da şurada birkaç sene var. O çocuk da telefon sahibi olacaktır. Muhakkak büyükbabasının telefonuna cevap vereceğine inanıyorum. Onun mayası bendendir." dedi.
Kendisine bu süreçte herhangi bir teklif yapılmadığını ifade eden Aci, "Şükriye Hanım hiçbir zaman bana gelin olmadı. Gelin olsaydı böyle yapmazdı. Ben avukatımla beraber olup gelinimi dolandıracakmışım diye beyanda bulunmuş. Peki kendisi ne yaptı? Avukatıyla bir olup beni dolandırdı. Benden gizli iş çevirdi. Bana açıkça bir teklif gelmedi. O insanların bir lokması boğazımdan geçmesin. Her seferinde şunu dile getirdim. 1,5 yaşında yetim kalan çocuğun hakkını onlara yedirmem, dedim. Sözümün arkasındayım. Ama Şükriye Hanım benim değil kendisinin çözmesi gerektiği yolunda hareket etti. Kendi tercihidir. Bu saatten sonra davaya gelmeyecekmiş, suçlular az ceza alacakmış, o vebalde yaşasın. O paraların içerisinde boğulsun. Bakalım o paralar onu ne yapacakmış." ifadelerini kullandı.
Bugünden itibaren konuyu kamuoyuna duyurma yoluna gideceğini söyleyen Aci, "Şu an kamuoyunda benim acımı acısı olarak paylaşan vicdanlı, merhametli binlerce insan var. Kamuoyu vicdanını doğru bilgilendireceğim. Bugüne kadar hakkında hiçbir şey konuşmadım. Bu sabah itibarıyla sizler aracılığıyla doğru neyse onu söyleyeceğim. Ben davamdan vazgeçmediğimi tekrar tekrar anlatacağım. Yapacağım ilk şey budur." dedi.
"BUNLAR BİZE PARA TEKLİF EDİYOR" DEDİĞİNDE "RIZKI VEREN ALLAH" DEMİŞ
Baba Özer Aci, Anadolu Ajansı'na yaptığı açıklamada daha önce Bülent Cihantimur ile görüşmeye giderken gelinine, "Bunlar para teklif ediyorlar, düşüncen nedir?" diye sorduğunu, gelininin de "Rızkı onlar değil Allah verir." dediğini aktararak, Şükriye Aci'nin avukatları tarafından kandırıldığını savundu.
Baba Özer Aci, kazadan sonra Bülent Cihantimur ile yaptığı 'istek' konuşmasını anlattı. Özer Aci, "Bugüne kadar bana acımı paylaştığımı söylemedi, benimle empati yapmadı" dedi.
Ailenin kendisine bir teklifte bulunmadığını, ne istediği sorulduğunda Bülent Cihantimur'a, çocuğunu ve eski eşini Amerika'dan getirterek adalete teslim etmesini söylediğini anlatan Özer Aci, "Bugüne kadar 'Ben senin isteğini yerine getiremedim. Bir acılı baba olarak empati kurdum, üzüntünü paylaşıyorum.' diyemedi. Parayla çözmeye çalışıyor." ifadesini kullandı.
Aci, ilahi adaletin bir gün mutlaka tecelli edeceğine inandığını vurgulayarak, "Ben hiçbir zaman davamdan vazgeçmedim ve vazgeçmeyeceğim. Bana İstanbul'u verseler ne diyeyim? Oğlum mezardan çıkıp geri gelecek mi?" dedi.
Devam eden dosyayla ilgili de baba Aci, şöyle konuştu:
"Yasalar çerçevesinde oğlumun miras hakkı eşi ve çocuğunundur. Benim mücadelem o 1,5 yaşındaki çocuğu içindir. 'Pars, Pars diyorsunuz, ben ne olacağım?' diyor. Şükriye Hanım'a şunu söyledim; 'Kızım Pars'ın imkanlarından, ekmeğinden, suyundan sen otomatikman annesi olduğun için faydalanacaksın.' Ama o ne yaptı? Bana bir bardak çay veya su ikram etmeye üşendi. Para almayı tercih etti. Yolu açık olsun.''


