11 yaşındaki Yiğit’in ölümünde şok iddia: Frenini kasten bozdular
Halktv kaynağından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.
Olay, 2 Temmuz tarihinde Atapark Mahallesi 1269'uncu Sokak'ta meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, Gülhane Ortaokulu öğrencisi Yiğit Cem Altınok, yaz tatilinde arkadaşlarıyla birlikte sokak arasında yokuş aşağı bisikletini sürerken, 8 metre yüksekliğindeki istinat duvarından düştü. Olay yerine çağrılan ambulans ile hastaneye kaldırılan Yiğit Cem, tedavi altına alındı ancak yapılan tüm müdahalelere rağmen 4 Temmuz'da hayatını kaybetti.

Oğlunun ölümünün basit bir kaza olmadığına inanan anne Nazlıcan Aygün, olayın arkasında kasıt olduğunu iddia ederek adli süreci başlattı. Aygün, savcılığa yaptığı suç duyurusunda, oğlu Yiğit Cem'in arkadaşlarının bisikletin fren sistemine kasten müdahale ettiğini belirtti. Anne Aygün, ayrıca istinat duvarının bulunduğu binanın müteahhidinin de duvarda yeterli güvenlik önlemi almadığını ileri sürerek şikayetçi oldu. Soruşturma kapsamında adı geçen çocukların ifadelerine başvuruldu.

Soruşturma dosyasına giren güvenlik kamerası görüntüleri, annenin iddialarını destekler nitelikte detaylar içeriyor. Kayıtlarda, Yiğit Cem Altınok'un önce yokuştan bisikletini elinde çıkarırken görüldüğü, tekrar bisikletine bindiği esnada ise bir arkadaşının fren mekanizmasından bir malzemeyi çektiği anlar yer alıyor. Görüntülerin devamında Yiğit Cem'in yokuş aşağı bisikletiyle hızla gözden kaybolması ve kazayı gören arkadaşlarının panik içinde sağa sola koşması da kameralara yansıyor.

Demirören Haber Ajansına (DHA) konuşan anne Nazlıcan Aygün, tek çocuğu olan Yiğit Cem için 78 gündür adalet aradığını ifade etti. Aygün, süreci şu sözlerle anlattı:
"Oğlum okul tatil olunca dışarı bisiklet sürmeye çıktı. Oğlum yokuştan aşağı tek başına ilk önce bisikletiyle iniyor. Geri bisikletini eline alarak çıkıyor. Bisikletini eline alıp üstüne bindiğinde, birisi oğlumu oyalayarak öbürü de bisikletinin fren pabuçlarını söküyor. Oğlum yolda iki tur attıktan sonra yokuştan gitmesi için işaret ediliyor. Çok sakin ve soğukkanlı bir şekilde oğlumu düşüşüne kadar izliyorlar. Oğlum 8 metrelik istinat duvarından bisikletle beraber uçuyor. 8 metrelik istinat duvarına çok alçak bir şekilde demir koymuşlar."
Soruşturmadaki eksikliklere de dikkat çeken Aygün, "Sadece iki kişinin ifadesi alınıyor. Halbuki olay yerinde 5 tane çocuk var. Belki tanık çıkacaktı aralarında çocukların. Ama sadece 2'sinin ifadesi alınıyor" dedi.

Aygün, delillerin karartılmaya çalışıldığını ve sürecin yavaş ilerlediğini savunarak "Çocuklardan birisi ifadesinde bisikletin frenlerini kontrol ettiğini söylüyor. Fren oradan kontrol edilmez. Fren direksiyondan kontrol edilir. Avukatım gece 00.00'da geldiğinde sadece kendi binamdaki kamera kayıtlarında frenle oynandığını fark ediyor. Biz hastanede yoğun bakım kapısında beklerken oğlumun bisikletini teslim etmeye çalıştılar. Ama herhangi bir tutanak tutulmamış. 'Bisiklet kazası' diye geçmişler. Bisiklet kazası bile olsa o frenler kontrol edilmez miydi, düşünülmez miydi? Ben acımı bıraktım, adalet aramaya başladım. Adalet bana gelmeliydi, ben uğraşmamalıydım, acımı yaşamalıydım." dedi.

Daha önce yaşanan benzer bir olayı hatırlatarak oğlunu uyardığını belirten Aygün, "Bu olaydan önce Ahmet Minguzzi olayında ben oğlumu uyarmıştım; 'oğlum bak böyle böyle yapıyorlar' diye. Bizim başımıza geldi. Kimse demesin ki 'bizim başımıza gelmez.' Benim oğlumun başına geldiyse herkese gelir. Oğlumun yaşama hakkını aldılar. Oğlum sadece bisiklet sürmek istemişti. Onların bisikleti yok diye ikinci bisikleti de onlara vermişti. Onlar bisikletin frenlerini koparttılar, oğlumu ölüme gönderdiler" diye konuştu.
"ADLİ SÜRECİN BAŞLAMASINI İSTİYORUM"Kamera kayıtlarının önemine vurgu yapan Aygün, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bu kamera kaydı olmasaydı olay kapatılacaktı. Polisler müteahhidi bulamadığını söylüyor. Suça sürüklenen çocuk diye bir şey olduğunu asla kabul etmiyorum. Çocuk benim çocuğumdu. Okula gidiyordu. Bisiklet sürmeye çıkmıştı. Ölümü hak etmemişti benim oğlum. Benim oğlum hasta değildi. Kendiliğinden vefat etmedi. Benim oğlum ölmedi, öldürüldü. 78 gündür dosyamız hala karakolda. Adli sürecin başlanmasını, aydınlatılmasını istiyorum. Bu binayı yapan müteahhitten de şikayetçiyim. Neden benim oğlumun frenlerini çektiler? Kamera kaydında var kontrol etmiyor bilakis çekiyor frenleri çok hızlı bir şekilde. Çok tecrübeli bir şekilde yapıyor. Bir tane çocuğum vardı o da gitti. Ne zorluklarla büyütmüştüm. Okul birincisiydi benim oğlum okuyordu. Yaz tatiline girecekti, takdir almıştı."


