1960 lardan beri içeri girebilen olmadı, gerçek uydu fotoğraflarıyla ortaya çıktı! İsrail in çölün ortasındaki gizemli nükleer tesisi Dimona da neler oluyor?
SonTurkHaber.com, Hurriyet kaynağından alınan verilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
İsrail'in geçtiğimiz hafta cuma günü başlattığı Yükselen Aslan Operasyonu'ndaki öncelikli gerekçesi İran'ın nükleer programının ilerlemesini engellemek oldu. Hatta bu nedenle programa liderlik eden bilim insanları Feridun Abbasi ve Muhammed Mehdi Tehrançi, ilk saldırıların hedefleri arasında yer aldı. Son olarak dün İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, Tahran civarındaki "10 nükleer hedefi yok etmenin eşiğinde" olduklarını öne sürdü.
ABD Başkanı Donald Trump da ABD istihbarat kurumlarının aksi yöndeki raporlarına rağmen İran'ın nükleer silah geliştirmekte olduğunu söyledi. İstihbarat başkanı Tulsi Gabbard'ın sözleri hatırlatılan Trump, "Onun ne dediği beni ilgilendirmiyor. Bence silaha çok yakınlar" diye konuştu.
The New York Times gazetesi ise İran'ı bu kadar kesin bir dille suçlayan İsrail'in gizli nükleer silah programını gündeme taşıdı. İsrail yönetimi varlığını resmen kabul etmese de bazı uzmanlar, söz konusu programın hızla gelişmekte olduğunu belirtiyor.
Londra'da bulunan Uluslararası Stratejik Çalışmalar Enstitüsü'nden nükleer güvenlik uzmanı Alexander K. Bollfrass, "Diplomatik duruş açısından bakıldığında İsrailliler programın varlığını ne doğruluyor ne de yalanlıyor" dedi.
Ne var ki geçmişte İsrail Orta Doğu'yu nükleer silahlarla "tanıştıran" ilk ülke olmayacağını söylemişti. Bollfrass, bu şekilde kasten muğlak bir ifade kullanılmasının, "gelişmiş olduğu açık olan nükleer silah programının üzerine bir perde çekme" çabası olduğunu ifade etti.
O halde önemli satır başlarıyla İsrail'in nükleer programına bir bakalım...
Dimona'da bulunan Şimon Perez Necef Nükleer Araştırma Merkezi'ne ait bu uydu fotoğrafı 1971 yılından. ABD arşivlerinden çıkan kare bir casus uydu tarafından çekilmiş.
İSRAİL'İN NÜKLEER CEPHANELİĞİ NE KADAR BÜYÜK?
Silah Kontrolü ve Silahların Yayılmasının Önlenmesi Merkezi ve Nükleer Tehdit Girişimi kaynaklarına göre, İsrail'in elinde en az 90 savaş başlığı ve yüzlercesini üretmeye yetecek kadar bölünebilir malzeme bulunuyor.
Birleşmiş Milletler Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'na göre, dünya genelinde 30 ülke nükleer silah geliştirme kapasitesine sahip ancak sadece 9 ülkenin silahı bulunuyor.
Nobel ödüllü Nükleer Silahların Tamamen Ortadan Kaldırılması için Uluslararası Kampanya grubuna göre, en az sayıdaki silah Kuzey Kore'de, ikinci sırada da İsrail yer alıyor.
Uzmanlar, İsrail'in savaş başlıklarını, jetlerden, denizaltılardan ya da balistik füze rampalarından ateşleyebileceğini belirtiyor.
İsrail'in yanı sıra Hindistan, Pakistan, Kuzey Kore ve Güney Sudan, Birleşmiş Milletler Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması'na imza koymadı. 1970'te yürürlüğe giren bu antlaşma, devletlerin nükleer enerjiyi barışçıl amaçlarla kullanmasını ve nükleer silahların yayılmasının önlenmesini amaçlıyor.
İran anlaşmaya imza koymuş bir ülke. Ancak İsrail, ABD ve diğer bazı ülkeler, Tahran'ı nükleer silah düzeyinde uranyum zenginleştirme yaparak anlaşmayı ihlal etmekle suçluyor.
Uranyum zenginleştirme işlemi uranyum235 elementinin santrifüj tesislerinde belirli işlemlerden geçirilmesine deniyor. Bu işlem sonunda uranyum235'in içerisindeki uranyum oranı artırılıyor. Nükleer enerjiden elektrik üretebilmek için uranyum235 yeterli iken nükleer silah üretmek için zenginleştirilmiş uranyum235 gerekiyor. İsrail ve Batılı ülkeler İran'ın uranyum zenginleştirme programına karşı çıkarken İran bunu tamamen barışçıl amaçlarla sürdürdüğünü savunuyor.
Anlaşma kapsamında sadece BM'nin daimi üyeleri olan İngiltere, Çin, Fransa, Rusya ve ABD resmen nükleer silaha sahip ülkeler olarak kabul ediliyor. (Bu ülkelerin hepsi anlaşmanın sınır belirlediği 1967 yılından önce nükleer silah denemesi yapmıştı.) İsrail'in anlaşmayı imzalaması için silahlarından vazgeçmesi gerekiyor.
Dimona tesisinin 1985-86 yıllarından bir fotoğrafı
İSRAİL NE KADAR ZAMANDIR NÜKLEER SİLAHLARA SAHİP?
Tarihsel kaynaklara göre, İsrail yönetimi ülke 1948 yılında kurulduğundan itibaren nükleer silah geliştirmeyi hedefliyor. 1952'de kurulan İsrail Atom Enerjisi Komisyonu'nun ilk bakanı Ernst David Bergmann, nükleer bombanın ikinci bir Holokost yaşanmamasını garantileyeceğini söylediği biliniyor.
Araştırmacılar İsrail'in güneyindeki Dimona kasabası yakınlarındaki ilk silah geliştirme tesisinin 1958 yılında inşa edilmeye başladığına inanıyor.
Nitekim ABD istihbaratına ait Aralık 1960 tarihli bir raporda, Dimona projesinin kapsamında plütonyum üretimi için bir yeniden işleme tesisi bulunduğu belirtiliyordu. Raporda projenin nükleer silahlarla ilişkili olduğu sonucuna varılıyordu.
Silah Kontrol Birliği'ne göre, İsrail 1967 yılı civarında nükleer patlayıcı üretme becerisini gizlice geliştirdi. 1973 yılına gelindiğinde ABD, İsrail'in elinde nükleer silahlar bulunduğuna ikna olmuştu.
Avrupa'da ve Asya'da 30'dan fazla ülke ABD'nin 'nükleer şemsiye'sinin koruması altında. Şemsiye söz konusu ülkeleri ABD'nin koruması altına alıp düşmanlar nezdinde caydırıcı bir etki yaratmanın yanı sıra kendi nükleer silahlarını geliştirmemeleri için de bir gerekçe sunuyor.
İsrail bu ülkelerden biri değil. Uzmanlar bu durumun İsrail'in kendi nükleer silahları ve dolayısıyla caydırıcı gücü bulunmasına ilişkin bir diğer sessiz teyit olduğunu belirtiyor.
Bollfrass, "Nihayetinde İsrail'in güvenliğinin sorumluluğunun İsrail'de olduğuna dair bir hissiyat var ve bunu sağlamak için gereken neyse yapacaklardır" diye konuştu.
Dimona nükleer tesisi 1998 yılında böyle görüntülendi
İSRAİL NÜKLEER SİLAHLARINI HERHANGİ BİR SAVAŞTA KULLANDI MI?
Hayır, kullanmadı.
Dünyada Yahudi tarihiyle ilgili en kapsamlı kaynaklardan biri kabul edilen Yahudi Sanal Kütüphanesi'nde yer alan raporlara göre, İsrail nükleer bombalarını 1967 ve 1973 yıllarındaki savaşlarda hazırladı ancak kullanmadı.
Geçtiğimiz 50 yılda, İsrail'in güneydoğusunda bulunan Necef Çölü dahil çeşitli noktalarda yer altı nükleer silah testleri gerçekleştirdiğine dair haberler çıktı. Bunlardan en dikkat çekeni ve halen tartışılmakta olanı Eylül 1979'da yaşandı.
O tarihte nükleer patlamaları tespit edecek şekilde tasarlanmış olan Amerikan uydusu Vela, Güney Atlantik'le Hint Okyanusu'nun sınırında bir çifte patlama kaydetti. Bazı bilim insanları bu çifte patlamanın İsrail, Güney Afrika ya da her ikisinin gerçekleştirdiği bir nükleer silah denemesinin işareti olduğunu öne sürdü.
İsrail Vela Olayı olarak adlandırılan bu mesele İsrail bu olayda payı olduğunu reddetti. Ancak eski Başkan Jimmy Carter'ın 2010'da yayımlanan Beyaz Saray günlüklerinde yazdığına göre, o dönemde İsrail'in Güney Afrika'nın güney ucu yakınlarında bir nükleer patlama testi yaptığına dair "yaygınlaşan bir inanç" söz konusuydu.
Ancak bu inanç hiçbir zaman kanıtlanamadı. Vela Olayı'na ilişkin belgeler de halen gizlilik kapsamında olduğundan ayrıntılar netleşmiş değil.
Necef'teki nükleer tesise ait olduğu iddia edilen bu fotoğraf, 2005 yılında bir televizyon yayınından alınmış bir ekran görüntüsü.
İSRAİL NÜKLEER SİLAHLARINI NEREDE GELİŞTİRİYOR?
Yaygın kanı İsrail'in nükleer silah programının Dimona'da bulunduğu yönünde.
Uzmanlar, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'na bağlı müfettişlerin bu tesisi hiçbir zaman ziyaret etmediğini, İsrail ile ajans arasında tesisin denetimine ilişkin bir anlaşma yapılmadığını vurguluyor. (Öte yandan İran'ın nükleer silah programı Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı müfettişleri tarafından düzenli olarak denetleniyor.)
1960'lı yıllarda Dimona'yı ziyaret eden ABD'li bilim insanları, nükleer programın barışçıl amaçlara hizmet ettiği sonucuna varmıştı. Ancak tarihsel kaynaklar bu bilim insanlarının tesise dair gözlemlerinin sınırlı olduğuna işaret ediyor. Dahası ABD'li müfettişlerin o tarihten bu yana tesise ayak bastığına dair kamuya açık bir kanıt da bulunmuyor.
Uydu fotoğrafları, geçtiğimiz 5 yılda Dimona'daki yeni inşaatları gözler önüne serdi. Uzmanlar burada en azından bir tamir ve modernizasyon süreci yaşandığını vurguluyor.
İsrail'in nükleer kapasitesini artırmak için Dimona'da yeni bir reaktör inşa ettiğine dair kanı da yaygınlaşıyor. Geçen hafta Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü'nün yayımladığı bir raporda, İsrail'in tesisteki bir reaktörü plütonyum üretebilecek şekilde güncellemekte olduğu belirtildi. Plütonyum hem nükleer silah olarak hem de uzay araçları gibi barışçıl amaçlarla kullanılabilen bir radyoaktif materyal.
Üzerindeki gizem perdesi nedeniyle Dimona yıllardır İsrail'in nükleer silah programına ilişkin merakı ve öfkeyi körüklüyor.
2018 yılında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, burada bir açıklama yapmış ve "Bizi yer yüzünden silmekle tehdit eden düşmanlar kendilerini de benzer bir tehlikeye sokmaktadır ve hiçbir şekilde hedeflerine ulaşamayacaktır" sözleriyle dünyaya mesaj vermişti.


