20 yıl sonra yeni çıkmış gibiyim

KEREMCEM
11 yıl sonra 6. albümümü yaptım. Albümün üçüncü video klibi 'Bizi Unutma' şarkısına çektik, çok beğenildi. Yönetmenliğini Amerikalı Türk yönetmen Can Kâtipzâde ve Özge Mine Kâtipzâde'nin yaptığı klip 1940'lara götürüyor dinleyiciyi. Oyuncu arkadaşım Yağmur Yüksel eşlik etti bana. Kostümlere de kız arkadaşım ve stylistim Sena Seçen imza attı. Şarkı aslında bir İran şarkısı. İran'ın en sevilen besteci ve şarkıcılarından Mohsen Yeganeh'e de dinlettim o da çok beğendi. Dizilerden dolayı İran'da Endonezya'da Ortadoğu'da seviliyorum.
16 yıl önce yaptığım şarkıya yer verdim bu albümde. 22 yıl önce yaptığım şarkıyı buldum ve şimdiye kadar nasıl koymamışım albüme diyorum. Her şarkının zamanı var demek.
Konser yapmayı çok özlemişim. Ege turnesi ile sevenlerime ulaşmaya başladım. 21 Mayıs'ta Aydın'daydım. Isparta ve Denizli'de konser verdim. Gerçekten çok heyecanlıyım. 20 yıl sonra yeni çıkmış gibiyim. 29'unda İstanbul, 30'unda Muğla ve 31'inde Manisa ile devam edecek. Ben Milaslıyım. O da benim için ayrı bir heyecan olacak. Bu bir yol hikayesi gibi belgeselleştirme fikrimiz var.
Müziği ihmal etmemin sebebi oyunculuk. 10 yıl sonra hazır albüm yapmışken bunun üzerine gitmek istiyorum.
Aşk Çağırırsan Gelir filminde Melis'le beraber oynamıştık. Albümdeki bütün şarkıların ilk kayıtlarını ilk önce Melis dinledi.
Benim sakinliğim insanı delirtir. Doğru yerde doğru tepkiyi veremiyorum bazen. O tepki de biriktikten sonra bambaşka yerden çıkıyor.

MELİS BABADAĞ
ÇOCUKLUĞUMDAN BERİ RESİM YAPIYORUM
Resim yapmaya 3 yaşında başladım. Çok lanse etmedim aslında. İnsanlar geç gördü, şaşırıyorlar ama Güzel Sanatlar mezunuyum, hep resim yapıyordum. Serginin ismi, 4 yaşında yaptığım resmin adını soran anneme verdiğim cevaptan alıyor: 'Güneşin Başına Gelen Bir Durum'. Küratörümüz Dr. Zeynep Öztürk. Tuval üzeri akrilik boya ve dijital baskı eserlerinden oluşan sergim 14 Haziran'a kadar Piyalepaşa'daki DG Art Galeri'de devam edecek. Yapay zekayı da kullandığım, karma tekniklerle yaptığım 4 dijital eserim çok ilgi görüyor. Güzel dönüşler oldu.
İlk sergimi 5 yaşında yapmışım. Bendeki resim tutkusunu gören annem yönlendirmiş beni.
16 saat çalıştığım zamanlar oluyor. Son iki üç ayım yoğun çalışmayla geçti. Yaptığım işi seviyorum. Bazen uyanıp resme devam ettiğim zamanlar oluyor. Spesifik ilham kaynağım yok. Her şey ilham veriyor bana, sessizlik, müzik, bazen de televizyondaki bir replik... Aslında sesli kitap en güzel eşlikçim oldu. O anda aklımdan ne geçiyorsa onu yansıtıyorum tuvalime.
İçim çok kalabalık. Ama onu dışarı yansıtmıyorum. Desen sevmiyorum, sadeliği seviyorum dış dünyamda. Minimal bir hayatım var.
Tiyatroya 5 yaşında başladım. Okul hayatım boyunca hep sahneye çıktım, sonra kamera önüne evrildi ve sinemaya kadar gitti. Aslında resim ve oyunculuk hep paralel gitti. Mimarlık ofisinde çalışırken sete gittiğim zamanlar da oldu. İç mimarlık okudum ama artık yapmıyorum. Severek okudum.

SANATSEVERLERİN YORUMLARI ÖNEMLİ
Koleksiyonerlerle buluşmak zor olmuyor. 'Bu esere baktığımız zaman, Melis'in eseri deriz' şeklindeki yorumlar benim için çok önemli. İmzanı atmana da gerek yok diyorlar. Ben de çok imza atan biri değilim. Kimse sağ alt köşeye gözü gitmeden evet bu Melis diyorlar. Bu çok değerli ve keyifli.

ÖZGÜN
KISKANDIĞIM ŞARKIYA KAVUŞTUM
Yeni şarkım 'Sen Ağlama'yı çıkardık. Badem grubunun en simgesel şarkılarından biriydi. Kıskandığım şarkılardan biri diyebilirim. Grubun solisti Mustafa ile görüştük onlar da sağ olsun severek verdiler. Çok beğendiler son halini. 8 ay çalıştık. Çok sevilen bir şarkı. Kimse unutmamış, nerede çalarsam çalayım herkes eşlik ediyor. Gürkan Kömürcü çok güzel aranje etti, uzun yıllar beraber çalıştığım yönetmen Burak Sesli de çok güzel klibe imza attı. Çok beğenildi şarkı.
Dinleyici kitlesi çok farklı. Örneğin, İstanbul'da Anadolu yakası ile Avrupa Yakası'nda farklı repertuvar hazırlıyorum. Orkestra arkadaşlarım bu durumdan çok şikayetçi. Anadolu dinleyicisi slow ve arabesk seviyor.
Konser takvimim yoğun. Ediz'le de fazla vakit geçirmeye çalışıyorum. Ediz'in keyfi yerinde. Çocuk şarkıları yazıyorum son 5 senedir. Onun tiyatro oyununu yaptık Ediko'nun Sihirli Sandığı diye. Ben oynamıyorum, şarkılarım yer alıyor. 7 karakterin olduğu Ediz'e miras gibi bir oyun yaptık. Aileler beraber izliyor.
Ediz 10 yaşına geldi ama bu süre bize 10 saniye gibi geldi. 2005'te İstanbul'a geldim. 20 sene geçmiş. İnanmak çok zor. Ediz'le beraber zaman çok hızlı aktı. Ediz olmadan önce oturup uyuyordum. Şimdi ne ara hafta başladı ne ara bitti. Yaz ne ara geldi okul ne zaman başladı. Hakikaten ömür çabuk geçiyor.
Ediz'in Down Sendromlu dünyaya gelmesi ilk başlarda kafamızı çok meşgul etti. Tabii ki bizden sonra ne olacak en büyük korkumuz bu. Ama sırf böyle bir şey için bir çocuk daha dünyaya getirmek o çocuğa da haksızlık diye düşünüyoruz.

EDİZ SAYESİNDE DAHA ÇOK TANINDIM
Ediz'den sonra farklı bir farkındalığa büründü sanat hayatım. Tanınırlığım Ediz'le birlikte çok fazla oldu. Sosyal sorumluluk gibi oldu bu süreç. Dünyaya sadece şarkı söyleyip insanları eğlendirmek için gelmedim diyordum. Ediz'le beraber bu mevcudiyetimi de tamamlamış oldum.

BENGÜ BEKER
BU ALBÜM BENİ BÜYÜTTÜ
Meslek olarak 21. senem. Niye albüm yapmıyorsun diyorlardı. 12 şarkılık bir albüm nihayet çıktı. İki buçuk sene sürdü hazırlığı. 'Bir Yol Bu' isimli albümde Mabel Matiz'le çalıştık. Albümün prodüktörlüğünü ve müzik direktörlüğünü Mabel Matiz üstlendi. 11 şarkı ona ait.
Bir şarkılık bir buluşma için bir araya geldik aslında Mabel'le ama sonra aktı gelişti her şey. Birkaç albümlük şarkılar geldi geçti elimizden. Bana en çok sabrı öğretti. Kendimle ilgili yeni şeyler keşfettiğim öğrendiğim bir süreç oldu. Zamandan hiç korkmamayı öğretti bu albüm bana, büyüttü beni.
En sevdiğim albümler kadar yürüsün diye niyet etmiştim. Çok güzel yorumlar alıyorum. Her şeyden önce ben de bir müzik dinleyicisiyim, ben seviyorsam insanlar da sever diye bir güvenle yol aldık.
İlk yurtdışı konserimi de 31 Mayıs'ta Köln'de veriyorum. Sonra turneye çıkacağım. Adana, Antalya, Diyarbakır gibi yerlerden çok talep geliyor.
Lise ve üniversitede müzik eğitimi aldım. Konservatuarda tiyatro okudum. Güzel Sanatlar Lisesi'nde çello ile başladım. Viyolonsel ve piyano dersleri alıyordum ama sahnede olmayı çok seviyordum. 18 yaşında babama çıtlattım, başta istemedi ama sonra ikna oldu. 2004'te yılbaşı gecesi kendimi sahnede buldum bir daha inmedim.

GÜZELLİK PAZARLANACAK BİR ŞEY OLMAMALI
zaman güzelliği yansıtmaya çalışmadım. Pazarlanacak bir şey olmamalı güzellik. Özellikle Bursa'da kadınlar beni tehlike olarak görmesin, her şeyi çok iyi yaptığımı düşünmesinler onlara kendi eksikliklerini hatırlatmayayım diye bazen gereksiz hassasiyetle aldığım kararlar vardı.
Hiçbir