27 Mayıs taki CHP ABD ittifakı Gündem Haberleri
SonTurkHaber.com, Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
27 Mayıs darbesinin hiç şüphesiz bir de dış ayağı vardı: ABD… 1950 yılından itibaren darbeyi ilmek ilmek işleyen CHP’nin en büyük destekçisi okyanus ötesiydi. 27 Mayıs, 12 Mart’tan 12 Eylül’e, 28 Şubat’tan 15 Temmuz’a kadar her müdahalenin arkasında olan ABD’nin Türkiye’deki ilk başarılı darbesiydi.
1950 ila 1960 yılları arasında yaşananların anlatıldığı MAH raporu, resmi tarihin kararttığı gerçeklere ışık tutuyor.
MENDERES ABD’Yİ DİNLEMEDİ
Peki ABD, neden Menderes'i devirmek istedi? İktidarının ilk 4 yılında Demokrat Parti hükümeti ile yakın çalışan ABD, 1954’ten sonra izlenen bağımsız politikalardan rahatsız olmaya başladı. Menderes’in hayata geçirmeye çalıştığı sanayileşme hamlesi, tehlike olarak görülüyordu. Washington yönetimi Türkiye’nin kendisine bağımlı olarak kalması için ekonomi alanında atılacak adımlar dikte etmek istiyordu.
Darbeden sonraki yıllarda açıklamalarda bulunan dönemin bürokratları da 27 Mayıs gerekçelerini sıralarken Adnan Menderes'e yapılan dayatmalara dikkat çekti. DP iktidarı döneminde Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri İktisadi İşler Yardımcısı olan Melih Esenbel bir gazeteye verdiği beyanatta ABD’nin rahatsızlığını şöyle aktardı: “ABD yıllık büyüme hızının %8-9’dan %4’ler seviyesine indirilmesini ve devalüasyon yapılmasını istedi. Menderes de buna direnerek inşaatına başlanmış olan yatırımların bitirilmesini sağladı…”
DEVİREN ABD’LİLER
O dönem Dışişleri Bakanlığı'nda Ticaret İşleri Genel Müdürü olan Hasan Esat Işık da Amerikalıların Menderes’e olan düşmanlığına vurgu yaptı. Işık “Menderes ve Fatin Beyi deviren Amerikalılardır. 27 Mayıs’ı yapan olaylar ve kişiler değildir demiyorum. Ama böyle bir hareketin yapılmasını, Menderes ve Zorlu’nun işbaşından uzaklaştırılmasını Amerikalılar herkesten çok istiyorlardı” ifadelerini kullandı.
WASHINGTON HOŞNUT DEĞİL
Sadece o dönemin Türk aktörleri değil, yabancı aktörleri de ABD’nin Menderes hükümetine karşı tavır aldığını işaret etti. İngiliz gizli belgeleri inceleyerek Menderes-ABD kavgasını kitaplaştıran Gazeteci Nur Batur’a göre İngiltere’nin Ankara Büyükelçiliği Müsteşarı, 27 Mayıs’tan önce Londra’ya gizli bir rapor gönderdi. İngiliz Müsteşar raporda özetle şunları kaydetti: “ABD Menderes ve Zorlu’ya ‘Yatırımları durdurun, sanayileşmeden vazgeçin’ dedi. Washington Menderes ve Zorlu’nun tutumundan hoşnut değil.” ABD’liler bu hoşnutsuzluklarını sadece sözle değil, icraatla da ortaya koydu. Washington 1954’ten 1958’e kadar döviz ve yardım musluğunu kapatarak DP iktidarını cezalandırdı. Adnan Menderes’in SSCB ile iyi ilişkiler kurması, Moskova’ya ziyaret hazırlığı yapması da ABD açısından bardağı taşıran son damla oldu.
CHP, ABD’YE TAŞERON OLDU
Milli bir yol haritası çizen Menderes’i tasfiye etmek isteyen ABD, taşeron olarak CHP’yi seçti. Ana muhalefetle ilişkiyi, Türkiye’nin önde gelen masonlarından olduğu bilinen CHP Genel Sekreteri Kasım Gülek üzerinden kurdu. İddiaya göre Gülek, hem Adnan Menderes hükümetinin icraatlarını, hem de ordu içindeki hareketlenmeleri gün gün ABD’ye rapor etti.
HABERİMİZ VAR RAHAT OLUN
Bu iddia o döneme ilişkin Millî Emniyet Hizmeti Riyâseti (MAH) tarafından hazırlanan raporda özetle şu ifadelerle yer aldı: “Harp akademilerinde ABD’li subaylar ders veriyor ve CHP’li yetkililere hükümetin gidişatından memnun olmadıklarını açık açık ifşa ediyorlardı. İnönü’nün bir şeyler planladığından ABD’nin haberi olduğunu ve onay verdiğini rahat olmamız gerektiğini sık sık hatırlatıyorlardı.”
GÜLEK ORGANİZASYONU ABD ELÇİLİĞİNDEN KOORDİNE ETTİ
“(…)Kasım Gülek’in ABD ziyaretinden sonra ABD’nin ve Avrupa devletlerinin olurunu alan CHP, istihbarat örgütleri ile temasını güçlendiriyor, DP’nin her yaptığı eylemi soruşturuyor, tutanak altına alıyor, raporluyordu. Celal Bayar ve Adnan Menderes’in tüm görüşmeleri tutanak altına alınıyor ileride kullanılması için MAH bünyesinde korunuyordu. Adnan Menderes’in özel hayatı, ilişkileri bir bir takip ediliyor ve toparlanıyordu. Kasım Gülek, ABD elçiliğinde organizasyonu kontrol ediyor ve İnönü ile temasla orduyu ve gazeteleri, Cumhuriyeti koruma ve kollama adına takip ediyor ve nihai çözüm adım adım yaklaşıyordu.”
“AMERİKALI DOSTLARIMIZ...”
27 Mayıs 1960’tan sonra Cemal Gürsel hükümetlerinde dışişleri bakanı olan Selim Sarper de ABD-CHP ilişkisini ortaya koyan isimlerden birisi. Darbe öncesinde yaptıkları gizli bir toplantıda İnönü’nün Demokrat Partili yetkililerin kamu kaynaklarını istismar ettiğini öne sürerek şu ifadeleri kullandığını belirtiyor: “… Memleket dışındaki yabancı bankalara yekünü milyarları bulan paralar yatırarak milli serveti memleket dışında kaçırdıkları tahakkuk etmiştir. Amerikalı dostlarımız bize bu bankalardaki miktarları belgeleri ile iletmişlerdir. Önümüzdeki zarflarda durumu izah eden kopyaları mevcuttur..”
Suphi Gürsoytrak
ABD ordunun en küçük birimine kadar girmişti
27 Mayıs’a giden süreçte ABD sadece 27 Mayıs darbesinin mimarları ile değil, ordu içindeki tüm cunta yapılanmaları ile ayrı ayrı irtibat halindeydi. Milli Birlik Komitesi üyelerinden Suphi Gürsoytrak , “ABD, 1960’tan önce ordunun her kesimine, en küçük birimine kadar her yere girmişti” sözleriyle bu gerçeği tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor. Darbenin ana aktörleri olan 38 Milli Birlik Komitesi üyesinin 18’inin NATO’da görev yapmış olması, ABD bağlantısını inkar edilemez hale getiriyor. Cuntacılar 27 Mayıs’ta yaptığı açıklamada “Bütün ittifaklarımıza ve taahhütlerimize sadığız. NATO’ya inanıyoruz ve bağlıyız. CENTO’ya bağlıyız” diye selam çakarken ABD Ankara Büyükelçisi Fletcher Warren da darbeyi yapan askerler tarafından bilgilendirildiği ve tüm anlaşmalara bağlı kalacakları güvencesini verdikleri ifade ediyordu.
Şükran Özkaya
ABD’nin her cuntayla irtibatı vardı
ABD 27 Mayıs darbesi sonrasında da ordu içindeki cuntalarla irtibatını devam ettirdi. 12 Aralık 1968’de Silahlı Kuvvetler içinde Sezai Okan, Şükran Özkaya, Mucip Ataklı ve Suphi Karaman öncülüğünde kurulan ve Milli Demokratik Devrim Ordusu verilen gizli yapılanmada da ABD’nin parmağı vardı. Yapılanmaya kuruluş aşamasında destek veren ABD, daha sonra bu ekibi yüz üstü bıraktı. MBK üyesi Şükran Özkaya o süreci kendi daktilo ettiği bir metinde şöyle anlattı: Milli Demokratik Devrim Ordusu kuruluşunda bulunan Ekrem Acuner, Sezai Okan, Mucip Ataklı ve Suphi Karaman başarılı olabilseydik, Türkiye yepyeni bir dünyaya açılacaktı. Bu ordunun kuruluşuna yardım eden ABD ve istihbarat örgütleri, mason teşkilatları önce desteklerini bize bildirdiler, sonra bizi yalnız bıraktılar. Mason teşkilatında en yüksek derece sahibi Kasım Gülek bize en büyük darbeyi vurmuştur. İleride bunun neden sonuçlarını açıklayacağım. CHP’yi tamamen ABD’nin istihbarat örgütlerinin maşası durumuna Kasım Gülek ve ekibi getirmiştir. İnönü de sessiz kalarak adeta masonların partiyi ele geçirmesini seyretmiştir.
Fletcher Warren
Övgüler yağdırdı: Böyle süratli darbe görmedim
ABD, elçiliğinde planlanan darbenin başarılı olmasından duyduğu sevinci gizleme gereği bile duymadı. ABD’nin Ankara Büyükelçi Fletcher Warren, 28 Mayıs sabahı darbecilerin Dışişleri Bakanı olan Selim Sarper ile birlikte Genelkurmay Başkanlığı binasında bulunan Orgeneral Cemal Gürsel’i ziyarete gitti. Gayriresmi görüşmede Warren, darbecilere övgüler yağdırdı:
“Lâtin Amerika ülkelerinde görev yaptığım zaman çok darbeler gördüm.... Bu darbe ise, şimdiye kadar şahidi olduğum darbelerin en dakik, en etkin ve en süratli olanıdır.” Görüşmede Gürsel’in 180 milyon dolar borç talebine de Warren şu cevabı verdi: Ok...
11 Haziran 1960 günü de ABD Başkanı Eisenhower da bir mektup göndererek Gürsel’i tebrik ederek en üst ağızdan desteğini gösterdi.


