3. Dünya Savaşı’nın eşiğinde, 1. Dünya Savaşı’nın izini sürdük... Tarihin tetiği burada çekildi
SonTurkHaber.com, Hurriyet kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi paylaşıyor.
ASLINDA Avrupa, 20. yüzyılın başında görünürde bir barış içindeydi. Ancak bu sükûnet, sanayiyle pekişen sömürgecilik rekabeti ve örgütlü milliyetçilik hareketlerinin tehdidi altındaydı. Avrupalıların iflah olmaz çekişmeleri dışında neredeyse hepsinin Osmanlı için ayrı ayrı hesapları vardı. Ortam bir kibrit alevini bekleyen barut fıçısı gibiydi. Nihayet o kıvılcım 28 Haziran 1914’te Saraybosna’da bir kaldırımda parlayacak; imparatorluklar, tahtlar, hanedanlar ve milyonlarca can kavrulacaktı…
RUSYA VE ‘KARA EL’
Osmanlı idaresindeki Bosna, 1878’de fiilen, 1908’de resmen Avusturya-Macaristan hâkimiyetine girdi. Bosna’daki Sırplar bundan hiç memnun değildi, Sırbistan’a bağlanmak istiyor, ‘Büyük Sırbistan’ hayali kuruyorlardı. Rusya da arkalarındaydı. ‘Kara El’ örgütüyle Avusturya hâkimiyetine karşı suikast ve sabotajlar yapıyorlardı. Neticesini kendilerinin bile öngöremediği bir suikast da yakındı. Avusturya-Macaristan tahtının veliahtı Arşidük Franz Ferdinand ve eşi Arşidüşes Sofia Saraybosna’ya geliyordu. Haberi alan ‘Kara El’ 7 kişilik bir suikast timi kurmuştu.
EL BOMBASINDAN KURTULDU
Ferdinand, üstü açık otomobiliyle Miljacka Nehri’ne paralel yolu boydan boya geçerek şehrin yönetim binasına gidecekti. Korumaları yanındaydı. El bombaları ve tabancalarla teçhiz edilen suikastçılar ise gruplar halinde yolun etrafındaydı. İlk suikast ekibini atlattılar. Ferdinand’ın otomobili onları geçip ilerledi. Bekleyen ikinci gruptakiler el bombası attı. Bomba Prens’in otomobiline çarpıp yere düşerek infilak etti. Ferdinand zarar görmedi, korumaları yaralandı.
SUİKASTÇININ ÖNÜNE DÜŞTÜ
Ferdinand önce belediyeye ardından da yaralıları ziyaret için hastaneye yöneldi. Güvenlik uyarılarını da dinlemedi. Latin Köprüsü’ne geldiklerinde otomobili sağa döndü. Ama şoför yanlış istikamete saptıklarını fark edip aracı durdurdu. O an oradaki lokantadan çıkan suikastçılardan Gavrilo Princip gözlerine inanamadı. Princip, Kara El’in yol üstündeki adamlarından biriydi. El bombalı ilk teşebbüsten sonra da uzaklaşmamıştı. Şimdi ise peşinde olduğu veliaht birkaç metre ötesindeydi. Tereddüt etmeden silahına davrandı, tetiği çekip üst üste ateş etti. Sadece Ferdinand değil eşi Sofia da vurulmuştu. İkisi de hayatını kaybetti.
�
Suikastçının ayak izlerinin üzerinde durup etrafa baktım. Suikast anını zihnimde canlandırmaya çalıştım. Kitaplarda okuduğum, belgesellerde izlediğim o yer gözümün önünde, ayaklarımın altındaydı. Hemen yakındaki Latin Köprüsü’ne bakarken yalnızca bir suikastın değil, dünyanın seyrini değiştiren büyük bir kırılmanın da yankısını hissettim. Bosna’nın o bilindik hüzünlü sessizliği, bu tarihi noktada daha da yoğun hissediliyor...
PRENS ÖLDÜ DÜNYA KARIŞTI
Avusturya, suikastın sorumlusu gördüğü Sırbistan’ın üzerine yürüyünce onları himaye eden Rusya işe dahil oldu. Almanlar, İngilizler derken ortalık karıştı. Gavrilo’nun kurşunları Pirenelerden Kafkaslara, Çanakkale’den Mısır’a kadar dünyanın dört bir yanına ateş saldı. İmparatorluklar çöktü, tahtlar devrildi, 20 milyona yakın insan öldü. Dünya haritası yeniden çizildi.
�


