“6 7 Eylül”e 8 Eylül de eklendi
Halktv sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com haber yayımlıyor.
Uğur ERGAN
Tam 70 yıl önce.
İktidarda Adnan Menderes liderliğinde sağ muhafazakar Demokrat Parti.
Ülke ekonomisi bugünkünden hiç de farklı değil.
Fiyatlar almış başını gidiyor, halk geçinemiyor, köylü, çiftçi perişan.
Menderes iktidarı ne yapsa ekonomik kirizi önleyemiyor.
Dış politikada da sıkıntılar var.
Kıbrıs sorunu nedeniyle Ankara ile Atina arasında soğuk rüzgarlar esiyor.
Yunanistan, Ankara’nın ve Kıbrıs Türkü’nün sinir uçlarına basıyor.
Ama ülkenin içinde bulunduğu ekonomik buhran nedeniyle iktidarın eli kolu bağlı, fazla hareket edemiyor.
Yüksek enflasyon durdurulamayınca halkın desteğini iyice kaybetmiş olan Menderes yönetimi, büyüyen tepkilere karşı tıpkı bugünkü gibi muhalefeti, aydınları, öğrencileri susturmak için her türlü anti-demokratik yönteme başvuruyor.
Almanya’nın Ankara Büyükelçiliği Ağustos 1955’de o zamanın başkenti Bonn’a, “Menderes hükümetinin Eylül ayının ilk haftasında İstanbul, Ankara ve İzmir’de sıkıyönetim ilan etmeyi gündemine aldığını” rapor ediyor.
Menderes yönetimi sonunda çareyi Türk ekonomisinin kalbi İstanbul’da hemen her alanda güçlü sermayaye sahip başta Rumlar olmak üzere tüm gayrimüslim azınlıklara yönelik bir provokasyonu devreye sokmakta buluyor.
DP yanlısı İstanbul Ekspres isimli gazete 6 Eylül 1955’de “Selanik’te Atamızın evi bombalandı” yalan manşetiyle yıldırım baskı yapıyor.
Tirajı 15-20 binlerde olan İstanbul Ekspres’in yıldırım baskısı ne hikmetse 6 Eylül 1955’de 290 bin basılıyor ve İstanbul genelinde dağıtılarak halk galeyana getiriliyor.
Anadolu’nun dört bir yanından özel olarak getirilmiş yağmacılar, başta Rumlar olmak üzere, Ermeni ve Musevi vatandaşların işyerlerine, evlerine ve ibadet yerlerine saldırıyorlar.
İlk saldırı Şişli’de Haylayf Pastanesi'ne yapılıyor. Daha sonra İstanbul’da gayrimüslim vatandaşların yoğun olarak yaşadığı Beyoğlu, Kadıköy, Kumkapı, Yedikule ve Samatya gibi yerlere yayılıyor.
Hepinizin bildiği, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük ayıplarından olan 6-7 Eylül olayları yaşanıyor. İki gün ortalıkta görünmeyen kolluk kuvvetleri 11 kişi öldükten sonra sokağa çıkıyor, Menderes yönetimi de sıkıyönetim ilan edip, amacına ulaşıyor.
Ve gelelim 1955’den 2025’e.
Dün gün boyu HALK TV’den yaşananları izledim.
Anlatılanlara göre, Türkiye’nin birinci partisi CHP’nin İstanbul İl Başkanlığı, iktidarın baş aktör olarak görevlendirdiği sözde CHP’li kayyum Gürsel Tekin’in can güvenliği gerekçesiyle adeta yağmalanıyor.
Polisler eşliğinde girmeyeceğini söyleyen Tekin, “Baba ocağı” dediği parti binasına utanmadan, sıkılmadan arkasına 5 bin polisi alarak giriyor.
Genci, yaşlısı, çalışanı, emeklisi, polisin sıktığı biber gazıyla, kafasına inen coplarla yerlerde sürükleniyor.
6-7 Eylül olaylarından sonra artık 8 Eylül de, Türkiye’nin siyasi tarihine “kara gün” olarak eklenmiştir.
Hem de CHP’de genel sekreterlik, milletvekilliği, genel başkan yardımcılığı yapmış kayyumun marifetiyle.
Bakalım aynı rezaleti 15 Eylül’de Genel Merkez’de yaşatacaklar mı, göreceğiz.


