ABD bu skandalı konuşuyor! Dışişleri Bakanı Rubio nun sesini kopyaladılar: Bakanları ve siyasetçileri kandırdılar

ABD’de yaşanan son skandal, yapay zekânın ulaştığı tehlikeli boyutu bir kez daha gözler önüne serdi.

The Washington Post’a konuşan üst düzey bir ABD yetkilisinin verdiği bilgiye ve gazetenin ulaştığı bir Dışişleri Bakanlığı belgesine göre, kimliği henüz belirlenemeyen üç kişi, Bakan Marco Rubio’yu taklit etti.

Yapay zekâ destekli bir yazılım kullanan bu kişiler, Rubio’nun sesini ve yazım tarzını başarıyla kopyaladı.

Sahtekârlar, elde ettikleri verilerle sesli ve yazılı mesajlar göndererek aralarında bir eyalet valisi ve bir Kongre üyesinin de bulunduğu en az beş hükümet yetkilisiyle iletişime geçti.

ABD'li yetkililer, bu girişimin amacının büyük ihtimalle "bilgi veya hesaplara erişim sağlamak" için güçlü isimleri kandırmak olduğunu açıkladı.

Trump yönetimi döneminde yaygın olarak kullanılan Signal mesajlaşma uygulaması aracılığıyla yapılan sahtecilikte, sahtekârların üç Dışişleri Bakanlığı yetkilisi, bir eyalet valisi ve bir Kongre üyesi dahil olmak üzere en az beş üst düzey isimle bağlantı kurduğu belirtildi.

Rubio’nun e-posta adresini taklit ederek Signal hesabı oluşturan failler, bu sayede yerli ve yabancı diplomatlarla ve politikacılarla şüphe çekmeden temas kurmayı başardı.

Dışişleri Bakanlığı, Signal üzerinden en az iki kişiye sesli mesaj bırakan sahtekârlar hakkında "kapsamlı bir soruşturma yürütüleceğini ve benzer olayların tekrar yaşanmaması için önlemler alınacağını" duyurdu.

Bakanlığın açıklamasında, gönderilen mesajların içeriğine ya da hedef alınan diplomat ve siyasetçilerin isimlerine dair herhangi bir bilgi verilmedi.

KİMLİK SAHTECİLİĞİ İLK DEĞİL

Marco Rubio’nun kimliğini taklit etmeye yönelik bu girişimin çok benzeri yakın tarihte de yaşanmıştı. Mayıs ayında meydana gelen olayda Beyaz Saray Genel Sekreteri Susie Wiles hedef alınmıştı.

Wiles’ın telefonunu ele geçiren failler, Genel Sekreter gibi davranarak senatörler, valiler ve iş insanlarıyla iletişime geçmişti. Beyaz Saray ve FBI, olayla ilgili soruşturma başlatmıştı.

ABD Başkanı Donald Trump ise yaşananların önemsiz bir mesele olduğunu belirterek, Wiles hakkında, “Bu durumun üstesinden gelebilecek harika bir kadın” ifadelerini kullanmıştı.

“DETAYLI PLANLAMAYA GEREK YOK”

Kaliforniya Üniversitesi Berkeley’de dijital adli tıp uzmanı olarak görev yapan Hany Farid, yaşanan gelişmeleri The Washington Post için değerlendirdi.

Bu tür sahtekârlık girişimlerinin başarıya ulaşması için detaylı planlamaya veya usta suçlulara ihtiyaç olmadığını vurgulayan Farid, yetkililerin veri güvenliği konusunda dikkatsiz davranmasının, bu girişimlerin etkili olmasına zemin hazırladığını belirtti.

“İşte bu nedenle, resmi devlet işleri için Signal veya benzeri güvensiz uygulamalar ve iletişim kanalları kullanılmamalı” ifadelerini kullanan Farid, kötü niyetli kişilerin herhangi bir devlet yetkilisinin Signal hesabına bağlı telefon numarasını ele geçirdikten sonra kolaylıkla kimlik sahteciliği yapabileceğini söyledi.

YİNE SIGNAL YİNE SKANDAL

Bu uyarılar, geçtiğimiz mart ayında yaşanan kritik bir olayı da yeniden gündeme taşıdı.

Görevinden alınan eski ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Waltz

Hatırlanacağı üzere, Beyaz Saray’ın eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Waltz, ABD'nin Yemen’de düzenleyeceği bir saldırıyla ilgili son derece hassas planları Signal uygulamasındaki grup sohbetine yanlışlıkla bir gazeteciyi ekleyerek ifşa etmişti.

The Atlantic dergisinin editörü Jeffrey Goldberg’in bu bilgileri yayımlamasının ardından Waltz görevden alınmıştı.

Onun yerine Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak Marco Rubio atanmıştı.