ABD Büyükelçisi Tel Aviv’i eleştirdi: ‘İsrail parçalı Suriye istiyor’
SonTurkHaber.com, Hurriyet kaynağından alınan bilgilere dayanarak haber veriyor.
ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Suriye’nin güneyindeki Dürzi geriliminin yatışmasının ardından Lübnan ziyareti sırasında Associated Press’e verdiği röportajda hem Şam’a hem de federalizm talebiyle merkezi yönetimle karşı karşıya gelen Dürzi çetelere ve terör örgütü PKK’nın Suriye kolu olan SDG’ye mesaj verdi. Suriye’nin hâlâ yaklaşık 14 yıldır süren iç savaşın etkilerinden kurtulmaya çalıştığını ve şimdi de mezhepsel şiddetle sarsıldığının altını çizen Barrack, ülkede birliği sağlamak için Şam’daki hükümetle beraber çalışmaktan başka bir planları olmadığını söyledi.
ŞAM ELİNDEN GELENİ YAPTI
Ülkenin güneyinde bir haftadır meydana gelen insan hakları ihlalleriyle ilgili de konuşan Barrack, Süveyda’da her iki tarafta da yaşanan cinayetlerin kabul edilemez olduğunu, Şam yönetiminin sorumluluk alması ve hesap vermesi gerektiğini ifade etse de “Bence Suriye’nin mevcut hükümeti, yeni kurulmuş, çok az kaynağa sahip bir yönetim olarak, çeşitliliği yüksek bir toplumu bir araya getirmeye çalışırken elinden gelenin en iyisini yaptı” ifadelerini kullandı. İsrail’in Şam’daki bazı noktaları uçaklarla vurmasını da eleştirel bir tonda değerlendiren Barrack, “İsrail’in egemen bir devlete müdahale etmesini kabul edip etmemek zor bir soru” dedikten sonra Tel Aviv’in Şam’ı bombalamasının zamanlamasının kötü olduğunu ve istikrar çabalarını zorlaştırdığını söyledi. ABD’li büyükelçi ayrıca İsrail’in Suriye’yi güçlü merkezi bir devletten ziyade parçalanmış olarak görmeyi tercih ettiğini belirterek “Güçlü ulus devletler bir tehdittir. Özellikle Arap devletleri İsrail için bir tehdit olarak görülür” diye konuştu.
SDG’YE MESAJ
“Suriye’deki tüm azınlıkların bir arada merkezi yönetim altında olmayı isteyecek kadar akıllı olduğu görüşündeyim” ifadesini kullanan Barrack, geçen hafta sonu PKK’nın paravan örgütü SDG’nin elebaşı Mazlum Abdi ile bir araya geldiğini hatırlatarak, Süveyda’daki şiddetin Şam ile SDG arasındaki görüşmeleri rayından çıkaracağına inanmadığını ve önümüzdeki haftalarda bir ilerleme sağlanabileceğini söyledi. Öte yandan ABD’nin Suriye ile Türkiye arasında bir savunma anlaşması ihtimaline ilişkin bir tutumunun olmadığını söyleyen Amerikalı yetkili, “Çevredeki ülkelere ne yapacaklarını söylemek ABD’nin çıkarına değildir” dedi. Barrack birkaç hafta önce Rudaw’a verdiği demeçte de Suriye ve Irak’ta federal yönetim modellerinin işleyemeyeceğini belirterek, “Hepimizin uzlaşması ve şu sonuca varması gerekiyor: Tek millet, tek halk, tek ordu, tek Suriye” ifadelerini kullanmıştı.
KATZ’IN PAYLAŞIMI
Bu arada İsrail Savunma Bakanı Israel Katz, X’ten yaptığı açıklamada “İsrail’in Süveyda ve Şam’daki rejim hedeflerine yönelik saldırıları, İsrail’deki Dürzi kardeşlerimizin kardeşleri olan Suriye’deki Dürzilere yönelik katliamı durdurmanın tek yolu olduğunu” belirterek “Saldırıları eleştirenler gerçekleri bilmiyorlar” dedi. Katz’ın bu sözlerle Büyükelçi Barrack’a yanıt verip vermediği net değil.
ARAPLAR SÜVEYDA’DAN TAHLİYE EDİLİYOR
Suriye İçişleri Bakanlığı’ndan dün yapılan açıklamada Dürzilerin çoğunlukta olduğu Süveyda vilayetinde, mevcut koşullar nedeniyle bölgeden ayrılmak isteyen Bedevi Arapların güvenlikleri sağlanana ve evlerine güvenli bir şekilde dönene kadar tahliye edilmesi konusunda anlaşmaya varıldığı, söz konusu ailelerin tahliyesine başlandığını belirtildi. Yerel kaynaklar bin 500 ila 2 bin kişi civarındaki Arap nüfusun Şam’a taşındığını aktardı. Suriye devlet haber ajansının (SANA) aktardığına göre Süveyda vilayeti iç güvenlik komutanı Ahmed el Dalati de vilayetten ayrılmak isteyen herkesin çıkışını güvence altına alma konusunda tam bir kararlılık içinde olduklarını dile getirdi. Öte yandan Suriye’de sivillere yönelik hak ihlallerini belgeleyen Suriye İnsan Hakları Ağı’ndan yapılan açıklamaya göre 13-20 Temmuz tarihleri arasında Süveyda’daki çatışmalarda ölümleri belgelenenlerin sayısı 558’e yükseldi. Hayatını kaybedenler arasında 11 çocuk, 17 kadın, 6 sağlık personeli ve 2 medya çalışanı yer aldı.


