ABD deki Yalçın Ayaslı SBK davasında yeni karar
SonTurkHaber.com, Halktv kaynağından alınan verilere dayanarak haber yayımlıyor.
Sezgin Baran Korkmaz ile BoraJey'in eski sahibi Yalçın Ayaslı arasında ABD'de görülen davalar sürüyor. ABD'de savcılık, Yalçın Ayaslı tarafından Korkmaz'a karşı açılan davada, Kaliforniya Merkez Bölge Mahkemesi'ne görüşünü yazılı olarak sundu. Görüşte, davacı Yalçın Ayaslı’nın Korkmaz ile ilgili "kara para akladığı, muhbirlik ve Türk hükümeti yetkililerine karşı işbirliği yaptığı" iddialarının gerçekle bağdaşmadığı ifade edildi.
Ayaslı hakkında, 2016 yılında gerçekleşen BoraJet'in Sezgin Baran Korkmaz'a satılması sürecinde "şirket mizan ve bilançoları üzerinden gerçekleri kasıtlı bir şekilde çarpıtmak suretiyle katılanları yanılttığı” iddiasıyla açılan Türkiye’deki davada, İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi, sanık Yalçın Ayaslı’ya, “satış sırasında, muhasebe kayıtlarındaki belgelerle oynama yaparak söz konusu şirketin gerçek borcunu eksik gösterdiği” gerekçesiyle “nitelikli dolandırıcılık” suçundan 6 yıl, “özel belgede sahtecilik” suçundan 2 yıl hapis cezası verdi.
DAVALAR ABD'DE DEVAM EDİYORABD’de 16 Kasım 2022 tarihinde Yalçın Ayaslı’nın şikayetiyle açılan dava, sanık Sezgin Baran Korkmaz hakkında ABD Utah Bölge Mahkemesi'nde süren ceza soruşturması nedeniyle askıya alındı. Ayaslı ise davanın görüleceği California Merkez Bölge Mahkemesi'ne başvurarak, yargılamaya devam edilmesini talep etti. Bu talep üzerine California Merkez Bölge Mahkemesi, ABD Savcılığına görüş sordu. Savcılık ise mahkemeye gönderdiği görüşte, mahkemeden davadaki askıya alma kararını kaldırmamasını talep etti.
ABD Adalet Bakanlığı Kıdemli Dava Danışmanı imzalı görüşte, Ayaslı’nın, bu teknik talebini, "Korkmaz hakkında gerçekmiş gibi sunulan spekülatif, taraflı ve temelsiz iddialarla süsleyerek kötüye kullandığı" savunuldu.
Görüşte, şunlar kaydedildi:
'AYASLI'NIN İFADELERİ YANILTICI'"Ayaslı’nın Korkmaz’ın bir hükümet muhbiri olduğunu öne sürmesi ve hatta Türk hükümet yetkililerine karşı işbirliği yaptığına dair imalarda bulunması, hükümetin ceza davalarına doğrudan tehdit oluşturmaktadır. Bu tür spekülasyonlar, olası işbirlikçilerin korkmasına ve hükümetle işbirliğinden vazgeçmesine neden olabilir. Ayrıca Ayaslı’nın bu beyanı, Korkmaz’ın ceza davasının mühürlenmiş statüsünü de riske atmaktadır. Hükümet bu tür mühürleme kararlarını davaların güvenliği ve adil yürütülmesi için almaktadır. Hükümet, Ayaslı’nın başvurusunu gördüğünde, bunun basit bir prosedürel talep olmadığını, aksine Korkmaz’a yönelik karalayıcı bir anlatıyla dolu olduğunu fark etmiştir. Örneğin, Ayaslı, Korkmaz’ın Michael Flynn soruşturmasında jüri önünde ifade verdiğini iddia etmektedir. Bu durumun bu davanın seyriyle hiçbir ilgisi yoktur."
if (!$ISMOBILE) : ?>include(__DIR__.'/320x100.php');?>
Ayaslı’nın ifadelerinin yanıltıcı, çelişkili ve temelsiz iddialardan oluştuğu öne sürülen savcılık görüşünde, Ayaslı’nın dilekçede, "Korkmaz’ın kara para aklama suçunu kabul ettiği iddiasında bulunduğu" bildirilerek, şöyle denildi:
'ARALARINDA CİDDİ HUSUMET BULUNDUĞU AÇIK'"Bu doğru değildir. Korkmaz’ın New York Belediye Başkanı Eric Adams’a karşı muhbirlik yaptığı için serbest bırakıldığını söylemektedir. Bu asılsızdır. Korkmaz’ın Türk hükümeti yetkililerine karşı işbirliği yaptığını öne sürmektedir. Hükümetin elinde böyle bir soruşturma bilgisi yoktur. Korkmaz’ın devlete yalnızca 6,5 milyon dolar ödediğini iddia etmektedir. Gerçekte daha fazla ödeme yapılmıştır."
Savcılık yazısında, Ayaslı ile Korkmaz arasında ciddi bir husumet bulunduğunun açık olduğu vurgulanarak, şunlar kaydedildi:
"Bu bağlamda, Ayaslı’nın Korkmaz’ı muhbir olarak tanımlaması, Türk yetkililere karşı işbirliği yaptığına dair asılsız imalarda bulunması ve sahte iddialarda bulunması, mühür kararının ihlaline ve soruşturmanın zarar görmesine neden olmaktadır. Hükümet, Ayaslı’nın gelecekte benzer davranışlarda bulunmayacağından emin değildir. Ayaslı, yalnızca prosedürel bir talepte bulunacağını beyan etmesine rağmen, bu taahhüdüne aykırı olarak, Korkmaz’ın savunması ve işbirliği konusunda ciddi zarar doğurabilecek spekülatif iddialarda bulunmuştur. Özellikle Korkmaz’ı bir hükümet muhbiri olarak teşhir etmeye çalışması, hükümetin yürüttüğü davaları tehlikeye atmaktadır. Bu nedenlerle hükümet, daha önceki muvafakatını geri çekmekte ve mahkemeden davadaki askıya alma kararını kaldırmamasını talep etmektedir.”


