ABD yi sarsan borç batağı: Doların gücü tehlikede... Dünyada krize neden olur mu?
Hurriyet sayfasından alınan bilgilere göre, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.
ABD merkezli siyaset, uluslararası ilişkiler, ekonomi dergisi Foreign Affairs, Washington yönetiminin giderek büyüyen kamu borç krizini ve etkilerini ele alan kapsamlı bir analiz yayımladı.
Harvard Üniversitesi Ekonomi Profesörü ve eski IMF başekonomisti Kenneth S. Rogoff tarafından kaleme alınan analizde, ülke ekonomisinde artan borç yükü ve genişleyen bütçe açıkları nedeniyle doların istikrarını ve ABD'nin küresel "süper güç" rolünü tehdit ettiği vurgulandı.
"Amerika'nın Yaklaşan Çöküşü: Washington'un Borç Bağımlılığı Küresel Krizi Tetikler mi?" başlıklı analizde, doların istikrarsızlığının küresel piyasaları ciddi şekilde etkileyeceği kaydedildi.
Analize göre, son 25 yılda savaşları, maliyedeki ve sağlıktaki krizleri aşmak isteyen ABD, büyük miktarda borçlar aldı ve ulusal borcu 37 trilyon dolara yükseldi.
Gayrisafi yurt içi hasılanın (GSYİH) %100’üne yaklaşan kamu borçları, uzun süre endişe yaratmazken 2008-2009 finansal krizinin ardından hazine borçlarının faiz oranları düşük kaldı. Bu durum, ABD için borçlanmayı hem kolay hem de cazip hale getirdi.
Doların güvenli liman konumunda olması sayesinde, küresel yatırımcılar kriz dönemlerinde bile ABD tahvillerini satın almaya devam etti. Bu da ABD’nin, gelecekteki krizler için rezerv oluşturmadan borçlanabilmesine imkan sağladı.
Halihazırda Trump yönetiminin sırtında ağırlık oluşturan 37 trilyon dolarlık borç, ABD Hazine tahvillerinin uzun vadeli faiz oranlarının yükselmesiyle birlikte ekonomide riskler oluşturmaya başladı.
Kredi derecelendirme kuruluşlarının borç notunu düşürdüğü ABD'de, borçların faiz ödemeleri savunma harcamalarını aşarak rekor seviyeye ulaştı.
"SİHİRLİ BİR ÇARESİ YOK"
Uzmanlara göre, "yüzyılda bir yaşanabilecek krizin" eşiğinde olan ABD ekonomisi için "sihirli bir çare" yok. Trump'ın, faiz artışlarından Federal Rezerv Sistemi'ni (FED) sorumlu tutması ise yanlış bir yaklaşım. Piyasalarda yaşanan riskler de dolara olan güveni her geçen gün zedeliyor. Trump'ın ek gümrük vergisi kararları, hayata geçmese dahi piyasalarda güven kaybına neden oluyor.
Trump yönetiminin ekonomi politikaları, çöküş sürecini hızlandırsa da krizin kökleri Reagan dönemine kadar uzanıyor.
George W. Bush’tan Biden’a kadar süren politikalar, ABD'nin barış dönemlerinde bile rekor açıklar vererek büyük harcamalar yapmasına ve sürekli borçlanmasına neden oldu.
Tahminlere göre ABD’nin borcu, 2054 yılına kadar GSYİH’nin %172-190 seviyesine yükselebilir. Bu durum, ABD’nin küresel "süper güç" rolünü yitirmesine ve doların rezerv statüsünü kaybetmesine yol açabilir.
Tahminleri karamsar bulan Trump'ın ekibi, bazı dış borçların seçici olarak ödenmemesi gibi ihtimalleri gündeme getirdi. Ekonomik büyümenin yapay zekadaki ilerlemeler yardımıyla hızlanabileceğini düşünen Trump yönetimi, enerji tüketiminden popülist politikalara kadar çıkabilecek engeller nedeniyle darboğaz ile karşı karşıya kalabilir.
KÜRESEL EKONOMİ İÇİN TEHDİT
Trump yönetimi, bankaların yanı sıra emeklilik fonları ve sigorta şirketleri aracılığıyla kamu borcunun özel sektöre yönlendirilmesini öngören "finansal baskı stratejisini uygulayabilir. Ancak II. Dünya Savaşı sonrası Avrupa ve Japonya’yı kurtaran bu strateji, uzun vadede ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyerek ABD için kalıcı çözüm olamayacaktır.
Bir sonraki ekonomik krizin öngörülememesi nedeniyle ister kemer sıkma ister finansal baskı stratejilerinden hangisi seçilirse seçilsin hem ABD’yi hem de küresel ekonomiyi derinden sarsabilir. Bu durum da, doların küresel gücünü elinden alabilir.
Dolar, 16. yüzyılda İspanya'nın gümüşü, 17. yüzyılda Hollanda'nın guldeni ve 19. yüzyılda İngiltere’nin sterlini gibi tahtından inebilir ve bu durum, sadece ABD ekonomisi için değil, dolar üzerinden işleyen tüm küresel ticaret sistemi ve ülke ekonomileri için tehdit olabilir. Doları güç kaybeden ABD, para birimi tahtından olan diğer ülkeler gibi küresel "süper güç" rolünü kaybedebilir.


