ABD’de siyasi suikastlar ve özgür düşünce
SonTurkHaber.com, Halktv kaynağından alınan verilere dayanarak açıklama yapıyor.
Serra Karaçam
İfade özgürlüğü, medeniyetin beşiğinin temel yapı taşlarından, aydınlanmanın günümüze getirdiği bir rüzgârdı.
ABD Anayasası ile koruma altında olan, otoriteye karşı düşünsel başkaldırıyı koruyan bir özgürlük.
17 Eylül, ABD’de Anayasa ve vatandaşlık günüydü.
1787’de Philadelphia’da Anayasa Konvansiyonu, tam da ateşli çetelerin şiddet eylemlerini önlemek ve çerçeveyi haklar eksenine çekmek için toplandı.
Bu toplantı, 1786–87’de Massachusetts’te çok sayıda savaş gazisinin öfkeli çiftçinin borçlar ve vergiler yüzünden ayaklandığı Shays İsyanı’nın hemen sonrasında yapıldı.
Şiddetle baş gösteren isyanlar, Konfederasyon yasa maddeleri altındaki daha derin sorunların bir göstergesiydi.
Altında; zayıf merkezi otorite, gelir toplamak için güvenilir bir yolun olmaması, dağınık milisler ve yasaları etkin bir şekilde uygulayamama gibi sebepler yatmaktaydı.
Sonra merkezi yönetim, demokratik kurumlar ile halkın gücünü farklı dengelere dağıttığı bir yapı aldı.
Böylece vatandaşlar yetkileri dağıtıyor ve temsil ediliyordu…
Merkezi yönetim, kendini koruyacak üstün mekanizmaları Anayasa çerçevesinde kurdu.
Delegelerin amaçları, halk ayaklanmalarına yol açan çöküşleri önlemek için daha güçlü bir merkezi hükümet tasarlamaktı.
Ancak mühim olan koltuklara kimin geldiği, gece ne kadar bağımlı olduğu, kendilerinin şantaja, baskıya uğramalarına olanak verecek kirli çamaşırlarının olup olmadığı…
***
11 Eylül saldırılarının 24. yıldönümünden hemen önce ABD, yine bir siyasi şiddet suikastı ile sarsıldı.
Muhafazakar yorumcu, Trump destekçisi ve üniversite gençliğinin yıldızı Charlie Kirk, Utah’da üniversite gençliğine yönelik bir panelde, tam da silah edinme hakkı ile silahlı saldırıların yarattığı tahribat ve LGBT haklarına dair sorulara cevap verirken vuruldu.
Başkan Trump, Pentagon’da son anda mekanı değiştirilerek iç avluya alınan anma törenine konuşmasına, Charlie Kirk’e başkanlık nişanı vereceğini duyurarak başladı.
Siyasi şiddet, Amerikan tarihinde dünden bugüne başkan suikastları, siyasilerin kaçırılması ve son aylarda öldürülmesi şeklinde kendine yer buldu.
2020’de Michigan Valisi Gretchen Whitmer’ı kaçırma girişimi, 2021’de seçim sonuçlarına tepki olarak 6 Ocak Kongre baskını; 2022’de, Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin evine giren saldırgan, Pelosi evde olmadığı için 82 yaşındaki eşi Paul’e çekiçle saldırdı. 2024’te Başkan Trump bir suikast girişiminden son anda kurtuldu. Yine, sağlık sistemine isyan eden biri, ülkenin en büyük sağlık sigortası şirketlerinden United Healthcare’in CEO’su Brian Thompson’a suikast gerçekleştirdi.
2025 yılında, bir silahlı saldırgan Minnesota eski Temsilciler Meclisi Başkanı Melissa Hortman ve eşini öldürdü; Eyalet Senatörü John Hoffman ve eşi ise ağır şekilde yaralandı. Aynı yıl, Pesah sırasında Pennsylvania Valisi Josh Shapiro’nun evine molotof kokteylleri atıldı.
***
Kirk, kendisine Cumhuriyetçi genç kitleler arasında iyi bir yer bulmuştu.
Kürtaj karşıtı, LGBT karşıtı ve Anayasa kapsamında silah edinmeyi savunması açısından bazı karşıtlar ve düşmanlar edindi.
Kendi kızı dahi tecavüz uğrasa kürtajı savunmayacağını ifade etti.
Ölümünden sonra ise, kendisine cinsiyet değiştirme ile ilgili soru soran bir gence verdiği cevabın yer aldığı videosu sosyal medyada daha yaygın yer buldu.
Kirk bu videoda, kendisine hormon tedavisine yönelik soru soran gence “Ben senin doğduğun gibi yaşamanı ve vücudunu kabul etmeni arzulardım, ama bu senin vereceğin bir karar” derken anlayışlı ve sevecen bir dil kullanıyor.
Yani herkes ile konuşabiliyor, provoke olmuyordu.
ABD şimdi, Kirk’ün ölümüne dair sevinç yönünde yorum yapılırsa, vize sahiplerinin vizelerini iptal etmeyi planlıyor.
***
Ancak içeride kaynayan kazana göre, Kirk Epstein’in Mossad’a çalışma ihtimalini sorgulamaya başlamıştı.
Ayrıca, İsrail’i desteklediğini ifade ederken, İsraillilerin dahi oradaki hükümeti sorguladığını, yolsuzluk ve yeni yasal tartışmaları fark ederek bu durumun altını çizdi.
Kimilerine göre Kirk, gelecekte kazanması mümkün bir başkan adayıydı.
Bunu Başkan Trump’ın istemeyeceğini ima edenler oldu. Zira onun planlarının, gelecekte aileden birinin veya onu dinleyeceğine emin olduğu, daha az karizmatik bir başkan adayı olduğuna inanılıyor.
Kirk halktan biriydi, konuşarak kendini anlatmayı seçmişti.
Irk konusunda, bir suikaste kurban giden Martin Luther King’in getirdiği düzenlemelere karşıydı.
Yahudi filantropistlerin beyaz üstünlükçülük karşıtı desteğinin siyah hareketini güçlendirdiğini düşünüyordu, ama antisemitizme de karşıydı.
İslamı Amerikaya tehdit olarak görüyordu.
Erdoğan karşıtı ifadeleri de var.
***
ABD Anayasası, yürütme organı içinde hiçbir kişinin başkandan daha güçlü olamayacağı şekilde bilerek yazıldı.
Kurucular, monarşiye karşı bir devrim yaptılar ve gücün tek bir kişide toplanmasından derin bir endişe duyuyorlardı.
Güvenceler sağlayan bazı mekanizmaların başında aslında Yüksek Mahkeme gelmekte. Zira başkanın eylemleri anayasaya aykırıysa onu geçersiz kılabilir.
Kongre, başkanı azledebilir ve görevden alabilir. Ancak hiçbir partinin, kendi başkanına bunu yapması beklenmez.
Askeri liderlik, yani Pentagon ise sivil denetim altında. Başkan başkomutan olsa da, Kongre finansmanı kontrol eder ve komutanlar sadakatlerini başkana değil, Anayasa’ya yemin ederek bildirirler.
Ayrıca sağlıktan finans düzenleyici kurumlara siyasi atamalar veya işten çıkarmalar, her an Kongre’de bir oturumla denetlenebilir.
Bu hafta, sağlık Bakanı RF Kennedy’nin çocuklara aşı düzenlemesi ardından; Hastalıkları Kontrol Merkezi eski yöneticisinin, Kongre komitesinde dinlenmesi ve yine finans yöneticisine dair Trump’ın görevden alma kararına yönelik yargı sürecini hatırlamakta fayda var.
Bu hafta faizler ise indirildi.
***
Bu koşullar altında siyasi şiddetin sağdan mı soldan mı daha fazla gerçekleştiği tartışılıyor.
Benim gözlemlerime göre iki yönden de benzer eğilimler var. Siyasi şiddet eylemlerini klişe olarak nitelendirilen kişilerin bireysel saldırıları şeklinde niteleyenler de var. Bunların arkasında başka işbirlikleri arayanlar da…
“Kirk’ü öldüren yalnız mı hareket etti?” sorusuna Başkan Trump, “internetteki radikal görüşlerden etkilenmiş” cevabını vermekle yetindi.
17 Eylül günü yeni bir silahlı şiddet eylemi daha yaşandı.
Silah edinme hakkını savunanlar, bu tarz eylemler yapacak kişilerin gidip kendi adlarına kayıtlı silah almadıklarını, el altından temin ettiklerini savunuyorlar.
Silah karşıtları ise, silah edinecek kişilere yönelik güvenlik soruşturmasının daha detaylı olmasına çalışıyor.
Silah lobileri, silah alımı sürecini uzatabilecek bu prosedüre karşı çıkıyor. Anayasa, silah edinme hakkını güvence altına almakta.
Ne olursa olsun ve neyi savunursa savunsun, Kirk siyaseti konuşarak yapıyordu ve susturulması yeni bir sayfanın açılması anlamına geliyor.

