Ablukayı denizden kırmaya hazırlanırken… Ersin Çelik
Yenisafak sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com haber yayımlıyor.
Kahire’den yola çıkıp, arama noktalarını türlü maceralara aşarak Mısır’ın İsmailiye şehrine vardığımda navigasyonu açmış ve Refah Sınır Kapısına ne kadar uzaklıkta olduğumuza bakmıştım.
Gazze’ye 210 kilometre uzaklıktaydık
. Bunu bilmek, görmek ve o an orada, Gazze’ye her zamankinden çok daha yakınlarda olmak çok farklı bir duygu.
Izdıraptı aslında.
Üzerinden iki ay geçti. Arada kendimi yokluyorum. O anda kalmışlık hissi var üzerimde.
Geçtiğimiz haziran ayında, dünyanın birçok ülkesinden Kahire’ye gelen binlerce aktivist, Büyük Gazze Yürüyüşü’nü başlatmak istemiş ancak
Mısır polisinin şiddeti ve 'Baltacılar' olarak bilinen grupların saldırılarıyla engellenmiştik.
Bir grup aktivistle ana buluşma yeri olan İsmailiye’ye varabilmiştik ancak sonrası tehlikeli bir belirsizlikti. Yürüyememiştik. Dönüşte kaleme aldığım yazı dizisinin son bölümünde de vurgulamıştım: “Soykırımın pençesinde can çekişen Gazze’ye giden bir yol vardı. Biz o yoldan dönüyorduk şimdi. Kendi kendimi, o yolun olduğunu görmekle ve artık bilmekle teselli ettim. Eğer bir yol varsa bir gün mutlaka aşılacaktı.”
Şimdi yeni bir yolun hazırlığını yapıyoruz.
Karadan geçit bulamayan aktivistler, Gazze’ye ulaşmayı ve ablukayı kırmayı bu kez denizden deneyecekler.
Bilinen ancak “tamamlanamayan” bir yol bu. Mavi Marmara, Madleen ve Hanzala gemilerinin rotası takip edilecek fakat bu kez yalnız olunmayacak.
Akdeniz’den onlarca gemi aynı anda sefere koyulacak. Önceki yazıyı yazarken elimdeki bilgi 50 gemiydi.
Sayı son olarak neredeyse iki katına çıktı.
Katılımcı sayısı da bir o kadar arttı. Türkiye’den katılacak aktivistler de netleşti.
FAZLADAN BİR KİŞİ YAZILAMIYOR
Bu yazıda filoyla ilgili üç hususun altını çizeceğim:
1-
Filoya katılmak isteyen yüzlerce kişiden mesaj aldım. Telefonla ulaşanlar oldu. Açıkça ifade edeyim:
“Ben de gelmek istiyorum, ne yapabilirim?” sorusunu havada bırakmanın üzüntüsünü yaşıyorum.
Çok yakın arkadaşlarımın, dostlarımın seslerindeki kırgınlığı, yüzlerindeki hayal kırıklığının muhatabı olmak çok zor. Filoda bir dahlim ya da rolüm yok. Bir gazeteci olarak katılıyorum. Fakat
Küresel Sumud Filosu’nun Türkiye delegasyonunun da listeleri hazırlarken ne kadar zorlandıklarına şahidim.
Kontenjan kısıtlı, fazladan bir kişiyi yazamıyorlar. Neden mi? Hareket kabiliyeti yüksek fakat yolcu kapasitesi sınırlı olan küçük tekne ve yatlarla denize açılınacak. Mürettebat faktörünü hesaba katarsak gemilerde 10-12 aktivist olacak.
YOLCULAR NEYE GÖRE SEÇİLİYOR?
2-
Katılımcıların hangi kriterlere göre belirlendiği sorusunu da çok fazla aldım. Delegasyonu en fazla yoran meselelerden biri de bu.
Kimi neye göre seçiyorlar?
Burada aradan çekileceğim ve yanıtı Küresel Gazze Hareketi’nin Türkiye Delegasyon Koordinatörü Dr. Hüseyin Durmaz verecek:
“Katılımcıların seçilme kriteri tamamen Global Sumud misyonuna uygun bir şekilde çerçevelenmiştir. Misyon ise Gazze’deki ablukayı kırmak olduğu için en muhtemel senaryolar hesaplanarak bunun üzerinden bir katılımcı seçimine gidildi. Kimse kayrılmadığı gibi Türkiye komitesi, Türkiye Delegasyonu Koordinatörü olarak benim de gemilerde görev almamı uygun görmediler. Bu noktada katılımcı seçilirken hiç kimseye ayrıcalık tanınmamıştır, tamamen Gazze’deki ablukayı kırma hedefine dönük, başvurular üzerinden seçimler yapıldı.”
Buraya ben de bir ekleme yapayım. Kahire’deki yürüyüş girişimimizde, Mısır medyasında aleyhimizde çıkan haberler analiz edildiğinde, İsrail’in çok profesyonelce bir algı operasyonu yaptığını görmüştük. Aktivistleri, bozguncu, provokatör ve Türkiye’den Mısır’ı karıştırmak için gelenler olarak tanımlamışlardı. İngilizce servis edilen haberlerde, Gazze yürüyüşü için Kahire’ye gelen
aktivistleri Batılı ülkelerden uzaklaştırarak Türkiye başta olmak üzere bazı Müslüman ülkelere yıkma girişimi kriminal bir çalışmaydı.
İsrail, benzer senaryoyu filo için de yazmak isteyecektir. Bunun önüne geçmek için de 50’den fazla ülkeden katılımcıyı ön plana çıkarmak gerekiyor. Türkiye’den katılımcılar olarak
Avrupalı, vicdan sahibi insanların ön planda olduğu bir çalışmanın parçasıyız.
LİSTE BELLİ AMA İLAN EDİLMİYOR
3-
Türkiye’den kimler olduğu da merak konusu. Filodaki gemi sayısı arttığı için Türkiye’den katılımcıların da 50’nin üzerine çıktığını biliyorum. Ben gazeteci olarak filoda olacağım. Bildiğim,
iki önemli gazeteci daha gemilerde olacak.
Kendileri ilan etmedikleri için isimlerini burada yazmıyorum. Ayrıca sivil
toplum çalışmalarında öne çıkan bazı kıymetli isimlerin olduğunun bilgisini aldım.
Gizli saklı bir durum yok ancak şimdilik güvenlik nedeniyle ilan etmeme önlemi alınıyor. Delegasyonun bu kararını ben de destekliyorum. Önceki yazıda da ifade etmiştim:
İsrail, filodaki gemileri kullanacak kaptanlara engelleme girişimlerinde bulundu.
YOLA ÇIKMAK YETMİYOR
Gelelim diğer detaylara… Gemiler Tunus ve İspanya’dan kalkacak.
Ek olarak iki farklı ülkeden daha filoya katılım olasılığı var.
Gazeteci olarak da gözlemliyorum: Çok dinamik ve anlık değişkenliklerin yaşandığı bir sürecin içerisindeyiz.
Tehdit boyutu yüksek, çok katmanlı, çok taraflı ve büyük bir organizasyonun parçasıyız.
Yola çıkmak ya da böyle bir cesareti ortaya koymak yetmiyor. Güvenlik ve gemilerin tedariki gibi nedenlerle çıkış limanlarının değişmesi söz konusu. Nihai hedef 1 Eylül’de yola koyulmak.
ÖNCE EĞİTİMLER ALINACAK
Gemilere çıkılmadan önce ciddi bir eğitimden geçinilecek. Sıradan bir seyahat ya da turistik gezi olmayacak.
Eğitimler, Türkiye’de başlayacak ve kalkılacak ülkelerden gemiye binene kadar sürecek.
Birçoğumuz uzun süreli deniz yolculuğu nedir, gemide neler yapılır bilmiyoruz. Bunun yanında;
İsrail müdahalesinde ne yapacağız? Ne söyleyeceğiz? Nasıl davranacağız?
Bu durumlarla ilgili de kapsamlı bir eğitim alacağız.
KİŞİSEL ŞOV MU? ASLA!
Son olarak… Bu kadar insan kaynağının,
farklı milletlerden çeşit çeşit insanların bir amaç için karınca gibi geceli gündüzlü ve hiçbir menfaat beklemeden çalışması İsrail karşısında edinilmiş bir irade zaferidir.
Devasa, lojistik organizasyon gerektiren, denize açılmadan çok sayıda engelle karşılaşılacak, çok yönlü riskleri olan bir abluka kırma girişiminden söz ediyoruz. Böyle bir girişimin içerisinde olmak, gemide olmak ya da aşağıda yer almak çok önemli değil. Kimse o gemilere fotoğraf paylaşmak için binmiyor.
Hem şahsen hem de katılan herkes adına ifade edeyim: Hepimiz, bu eylemi kişisel bir şova dönüştürme fikrinden Allah'a sığınıyoruz.


