Adalet Bakanı Tunç, AK Parti Adana İl Başkanlığı ziyaretinde konuştu: Adana Haberleri
SonTurkHaber.com, Haberturk kaynağından alınan verilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Savunmanın yapılacağı yerler sokaklar veya meydanlar değil, mahkemelerdir. Herkes kendi savunmasını yapar ve zaten şeffaftır; deliller, iddianameler ortaya çıktığında herkes neyin ne olduğunu görür." dedi.
Bakan Tunç, AK Parti Adana İl Başkanı Tamer Dağlı ve partililerle görüşmesinde yaptığı konuşmada, Eskişehir'deki yangında 5'i orman işçisi ve 5'i AKUT çalışanı 10 kahramanın cansiparane mücadele verirken şehit olduklarını anımsatarak, yaşananların Türk milletini derinden üzdüğünü söyledi.
Şehitlerin cenazelerinin Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığı'na götürüldüğünü hatırlatan Tunç, kimlik tespitiyle ilgili çalışmalar yapıldığını bildirdi.
Yaralı orman işçilerinin tedavilerinin iyiye gittiğini dile getiren Tunç, yangınlarla ilgili soruşturmaların da devam ettiğini belirtti.
Tunç, orman yangınlarının son zamanlarda arttığını ifade ederek, "Yangının çıkış nedeni genelde ihmalden kaynaklığı yönünde genel bir kanaat var. Hepimiz dikkatli olmalıyız. Yangınların çıkmaması ve çıkan yangınların söndürülmesi konusundaki hassasiyetimizi sürdürmeliyiz. Giden canlarımıza üzülüyoruz, bundan sonra bu acıları yaşamamamız için de gerekli tedbirleri almak durumundayız. Orman teşkilatımız, Sayın Bakanımızın koordinatörlüğünde, yangınlarla mücadelede büyük bir çaba içerisinde. Onlara kolaylıklar diliyoruz. Şehitlerimize bir kez daha Allah'tan rahmet diliyoruz." diye konuştu.
AK Parti'nin 23 yıldan bu yana kesintisiz iktidarda olduğunu anımsatan Bakan Tunç, "Türkiye Cumhuriyeti demokrasi tarihinin en uzun süreli iktidarda kalma başarısını gösterdik. Milletimizin liderine güvenmesi, ona güçlü bir şekilde sahip çıkması, diğer yandan Cumhurbaşkanı'mızın liderliğinde tüm kadrolarımızla beraber topyekun milletimizin taleplerine duyarlı olmamız sayesinde bu günlere geldik. Milletten uzaklaşırsak millet de bizden uzaklaşır. Hep milletimizin yanında olmaya, onlar gibi düşünmeye, onların düşündüklerini icraata dönüştürmeye hep devam edeceğiz inşallah." ifadelerini kullandı.
- "15 Temmuz'da milletin şanlı direnişiyle karşı karşıya kaldılar"
Tunç, 23 yıl önceki Türkiye ile bugünkü Türkiye arasında fark olduğunu vurgulayarak, her alanda 81 vilayeti ayrım yapmadan kalkındırdıklarını vurguladı.
AK Parti'ye geçmişte kapatma davası açıldığını anımsatan Tunç, şöyle konuştu:
"2012'ye geldiğimizde MİT Müsteşarı, Başbakandan izin alınmadan tutuklanmaya kalkışıldı. Böyle bir şey olabilir mi? Kanunda diyor ki 'İzin alman gerekir soruşturabilmen için'. İzin aldın mı? Yok. Böyle hukuk olabilir mi? 2013'e geldik, Gezi Parkı'nda iki ağacı bahane ederek bir kaos ortamı, Taksim'den yola çıkarak bütün ülkeyi ateşe vermeye yönelik bir çaba. Sokak kalkışmasıyla iktidarı devirme çabası. Sonra bunda başarılı olamayınca sokakta gerçekleştiremediklerini acaba masa başında yapabilir miyiz? 17-25 Aralık emniyet, yargı darbesine kalkıştılar. Orada da başarılı olamayınca işte 2014-2015 yıllarını hatırlayalım. Türkiye'nin değişik yerlerinde patlamalar, terör olayları, Kobani, Suruç, gar patlaması... Adeta 15 Temmuz 2016 hain kalkışmasına giden taşları birer birer döşemeye, darbenin altyapısını oluşturmaya çalıştılar. Son darbeyi de 15 Temmuz 2016'da vuracaklarını zannettiler ama milletin şanlı direnişiyle karşı karşıya kaldılar. Millet 'Müsaade etmeyiz, Tayyip Erdoğan'ı yedirmeyiz. Milletimizin bağımsızlığını yabancılara peşkeş çektirmeyiz, bayrağımıza sahip çıkarız' dedi ve 253 şehit verdik o gece."
Tunç, yargının milli irade ve hukukun yanında olması gerektiğini vurgulayarak, "Bugün Türk yargısıyla, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığıyla ilgili birtakım eleştirilerde bulunanlar, işte yabancı kuruluşların Türkiye'yi karalamak için oluşturduğu listelerde 'Hukuk güvenliğinde ta şuralarda gerilerdeyiz' diyerek kara propaganda yapanlar, Türk yargısının geçmişten bugüne nereye geldiğini aslında hazmedemeyenler, demokrasiyi hazmedemeyenler." değerlendirmesinde bulundu.
- "Savunmanın yapılacağı yerler sokaklar değil, mahkemelerdir"
Bakan Tunç, Türk yargısına yönelik eleştirilere değinerek, şöyle konuştu:
"Yargımız, 25 bin hakim ve savcımız gece gündüz çalışıyorlar. Verdikleri kararlar içerisinde hatalı kararlar olabilir ama onu düzeltme imkanı yine yargı içerisinde var. İstinafı var, temyizi var ama günlük bazı soruşturmalardan yola çıkarak, özellikle dosyanın içeriğiyle ilgili hiç bilgi sahibi olmadan bu soruşturmaları 'siyasi soruşturmaymış' gibi okuma, algı çalışması yaparak hakim ve savcılarımızı karalamak, onları tehdit etmek hukuk devletinde olacak şeyler değil. Eğer bir iddia karşısında cumhuriyet savcısı bir soru soruyorsa sen delillerini savcılığa ve mahkemeye sunarsın, kendini savunursun. Masumiyet karinesi var. Hiç kimse peşinen elbette ki suçlu ilan edilmiyor ama siz dosyanın içeriğini bilmeden sadece yargıyı etkilemeye ve vatandaşlarımıza yönelik yargı mensuplarıyla ilgili olarak karalama yaparsanız, bu hukuk devletinde olmaz. O nedenle savunmanın yapılacağı yerler sokaklar veya meydanlar değil, mahkemelerdir. Herkes kendi savunmasını yapar ve zaten şeffaftır; deliller, iddianameler ortaya çıktığında herkes neyin ne olduğunu görür. Sabırla, körü körüne sahip çıkmak değil. Eğer o suçlamalarla ilgili olarak varsa deliliniz, onları ortaya koyarsınız."
Türk yargısına yönelik eleştirilere tepki gösteren Tunç, şu ifadeleri kullandı:
"Özellikle bazı televizyon ve YouTube kanallarında ya da hala köşe yazılarına devam eden, 27 Mayıs'ı da 12 Eylül'ü de 28 Şubat'ı da hatırlayan ve 15 Temmuz'u da yaşamış olan bazı gazetecilerin hala 'Geçmişte yargı çok bağımsızdı. Her şey güllük gülistanlıktı ama şimdi bağımsız değil' şeklindeki yazılarını gördükçe, tabii onlardaki o düşüncelerini paylaşmak mümkün değil. Biz yargımızın en doğru kararları vereceğine yürekten inanıyoruz. 15 Temmuz'da çok büyük sınav verdiler. Tabii ki yargı da vesayetçi ruhtan arındıkça, 'Demokratik Hukuk Devleti' ilkesine daha çok yaklaşmış oldu. Dolayısıyla 17-25 Aralık ve 15 Temmuz süreçleri diğer kurumlarımızda olduğu gibi yargıda da bir 'arınma' ve 'temizlik' sürecini ortaya çıkardı ve bu da hukuk devletinin güçlenmesine neden oldu."
- Yeni anayasa çalışmaları
Bugüne kadar yapılan anayasa reformlarını anımsatan Adalet Bakanı Tunç, şöyle konuştu:
"Anayasa'mızdaki bu vesayetçi ruhu ortadan kaldırmaya yönelik çabalarımız küçümsenemeyecek derecede yüksek ama Anayasa'nın darbeciler tarafından yazılmış olması bile tek başına değişiklik için yeter sebep. Artık Türkiye Yüzyılı'na başladık, Türkiye Yüzyılı'nı inşa edeceğiz. Demokratik, sivil, katılımcı, temel hak ve özgürlükleri öne alan, toplumun her kesiminin kendisini içinde bulduğu toplum sözleşmesini yapmak durumundayız. Tabii bunun için uzlaşma gerekir. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde partilerin bu konuda uzlaşması önemli. Siyasi partilerin her birine sorduğumuz zaman hepsi yeni, demokratik bir anayasa istiyor."
Tunç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Seçimlere 3 yıl gibi bir zaman var. Eğer bir uzlaşma zemini sağlanırsa, partiler, vesayetçi ve darbeci anlayışın yazdırdığı bir anayasa yerine milletin temsilcileri tarafından yazılan ve millet tarafından onaylanan bir anayasa noktasında mutabık kalırsa, bu milletimiz ve ülkemizin menfaatine olacak. Bu noktada destek veren siyasileri de milletimiz takdir edecektir. Bu konuda inşallah başarılı olunur. Bütün temennimiz bu."
Demokrasi ve ülkenin her bir köşesine hizmet götürülmesi için yapılan çalışmaların "Terörsüz Türkiye" döneminin zeminini hazırladığını dile getiren Tunç, şu değerlendirmede bulundu:
"Son gelişmelerle beraber Terörsüz Türkiye hedefinde çok önemli bir noktaya geldik. İnşallah bu süreç, silahların yakılması süreci, tabii ki devletimizin ilgili kurumları tarafından hassasiyetle takip ediliyor, izleniyor. Bu anlamda yapılması gerekenleri yapmanın çabası içerisindeyiz. Devlet kurumları tam bir koordinasyon içerisinde bunu gerçekleştiriyor. Bir devlet politikası olarak bu hayata geçiriliyor ve milletimiz tarafından da büyük destek buluyor. Terörsüz bir Türkiye demek, gelişmiş ve kalkınmış, dünyada ekonomisi güçlü bir Türkiye demektir."
Parti teşkilatlarına önemli görevler düştüğünü anlatan Tunç, şunları kaydetti:
"Önümüzde seçimsiz geçecek 2,5-3 yıllık zaman var. Bu zamanı en iyi şekilde değerlendireceğiz inşallah. Terörsüz bir Türkiye yolunda, ekonomiyi de inşallah toparlayarak, halkımızın alım gücünü daha da artırarak 2028'e yaklaştığımızda bu millet yine Cumhurbaşkanı'mız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti ve Cumhur İttifakı diyecek. Bundan hiç şüpheniz olmasın."


