Af Örgütü, Saraçhane eylemlerini araştırdı: Şiddet soruşturulmalı Agos
SonTurkHaber.com, Agos kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
Mart ayında Saraçhane’deki kitlesel eylemlerde yaşanan hak ihlallerini belgeleyen Uluslararası Af Örgütü, “Bu hukuksuz şiddet eylemleri hızla soruşturulmalı ve failler adil yargılanmak üzere adalet önüne çıkarılmalıdır” dedi. Rapor şiddetin münferit değil, sistematik olduğunu belirtti.
Uluslararası Af Örgütü, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı ve CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu ile 91 kişinin, 19 Mart’ta gözaltına alınmasıyla başlayan protesto eylemlerinde yaşanan ihlallere dair bir araştırma raporu yayınladı.
“Nefes Alamıyorum’: Mart ayında düzenlenen protestolar sırasındaki işkence ve diğer türde kötü muamele iddiaları” başlıklı araştırmada, protestolar sırasında ve sonrasında yaşanan polis şiddeti belgelendi.
Araştırma kapsamında, protestocular ve avukatlarla görüşülüp, mahkeme kararları incelendi. Ayrıca Kanıt İnceleme Laboratuvarı, protestocuların dağıldıkları sırada, direnmediklerinde ve halihazırda hareket kabiliyetleri kısıtlandığında dahi kolluk görevlileri tarafından nasıl darp edildiklerini, tekmelendiklerini ve yerde sürüklendiklerini belgeleyen onlarca videoyu inceleyip analiz etti.
Araştırmada, kolluk görevlilerinin barışçıl protestoculara karşı sıklıkla hukuka aykırı güç kullandığını gösteren kaygı verici kanıtları ortaya koyduğunu vurgulayan Uluslararası Af Örgütü Avrupa Araştırmalar Direktör Yardımcısı Esther Major, “Yetkililer, yalnızca haklarını kullanan insanlara karşı göz yaşartıcı gaz, biber gazı, kinetik etkili mermiler ve tazyikli su kullandı. Belgelenen ihlaller zalimane, insanlık dışı veya alçaltıcı muamele teşkil ediyor ve bazı durumlarda işkence kapsamına girebilir. Bu hukuksuz şiddet eylemleri hızla soruşturulmalı ve failler adil yargılanmak üzere adalet önüne çıkarılmalıdır” ifadelerini kullandı.
“Bulgularımızın gösterdiği üzere, Mart’ta düzenlenen ve büyük oranda barışçıl olan bu protestolar sırasında Türkiye’de yaşananlar, insanların ifade ve barışçıl toplanma özgürlüğü haklarına yönelik açık bir saldırıydı” diyen Major, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Gereksiz güç kullanımı vakaları münferit değildi; daha ziyade, bu vakalar görünüşe göre kolluk görevlilerinin barışçıl şekilde protesto eden, duran veya dağılmaya çalışan insanları sistematik olarak hedef aldığı bir uygulamayı ortaya koyuyor. Bu ihlaller, barışçıl muhalefetin ifade edilmesine yönelik geniş çaplı ve süregelen baskıların son halkasıdır. Türkiye yetkililerini ihlallerin soruşturulmasını, faillerin adalet önüne çıkarılmasını ve ihlallere maruz bırakılan kişilerin zararlarının tazmin edilmesini sağlamaya çağırıyoruz.”
Örgütün araştırmacıları, görüşülen kişilerin tanıklıklarını doğrulayan mahkeme belgelerini, adli muayene raporlarını ve protestocuların kötü muamele iddiaları ile yaralanmalarının ayrıntılarını kayıt altına alan suç duyurularını da inceledi.
Rapora göre protestocular polis tarafından, uluslararası insan hakları hukuku ve standartlarına aykırı olarak, çoğunlukla yakın mesafeden, doğrudan kafaları ve üst gövdeleri hedef alınarak tazyikli suya, göz yaşartıcı gaza ve kinetik etkili mermilere maruz bırakıldı. Araştırmada, kolluk görevlilerinin pek çok durumda yanma, ıstırap ve kızarıklığa neden olacak şekilde bir metreden kısa bir mesafeden doğrudan insanların yüzüne biber gazı sıktığına yer verildi.
Görüşülen kişilerin neredeyse tamamı, Uluslararası Af Örgütü’ne, polisin hoparlörlerden dağılma uyarısı yaptığını duymadığını veya uyarıdan hemen sonra müdahalede bulunulduğunu söyledi.
"Hukuka aykırı güç kullananlardan hesap sorulmalı"Protestocuların anlattıkları
Araştırma kapsamında bir kişi, Uluslararası Af Örgütü’ne, 23 Mart günü İstanbul’daki bir protestoda polisin kalabalığa dağılmaları için bir kez anons yaptığını ancak anonstan hemen sonra, insanların alandan ayrılmasına zaman tanımadan biber gazı ve kinetik etkili mermiler sıkmaya başladığını anlattı.
Kaçmaya çalışan birçok kişinin, “domino taşı gibi birbirlerinin üzerine düştüğünü, polisin yerdeki insanlara biber gazı sıkmaya ve fiziksel şiddet uygulamaya devam ettiğini” ifade etti. Bu kişinin Uluslararası Af Örgütü’ne, “Arkama bakıyorum, her yanımda insanlar var, ‘nefes alamıyorum’ diye bağırıyorlardı. 20-30 kişi yerde, herkes üst üsteydi. İnsan piramidi gibi” bilgisini verdiği paylaşıldı.
Rapora göre 23 Mart’ta, İstanbul Saraçhane Meydanı’nda bir erkek, kinetik etkili bir mermiyle gözünden vuruldu. Bunun sonucunda retinal dokuyu onarmak amacıyla yapılan vitrektomi ameliyatı olmak zorunda kalan kişinin, görme yetisinin bir daha tamamen düzelemeyebileceğini söylediği aktarıldı. Ankara’da bir başka protestocunun ise ayağının TOMA tarafından ezildiği ifade edildi.“Öleceğimi düşündüm”
22 Mart’ta İstanbul’da bir protestoya katılan 27 yaşındaki bir öğrenci de, avukatı aracılığıyla Uluslararası Af Örgütü ile şunları paylaştı: “Geçerken tekme atıyorlardı. Ayağıma çok basamıyordum, çok tekme yedim. Sürekli düşüyordum. Dizlerim yerdeyken sürüklüyorlardı. Öleceğimi düşündüm.”
23 Mart günü İstanbul’da bir protestoya katılan bir diğer erkek de, “6-7 çevik kuvvet polisi tekmeliyor ve yumrukluyordu, yüzüme ve kafama vuruyorlardı. Biri, göğsüme uçan tekme attı. Darp yüzünden dişlerimden bazılarının yerinden oynadığını hissettim. Döverken bir yandan da ‘Ananı bacını…, … çocuğu’ diye bağırıyorlardı” dedi.
Raporda, “Uluslararası hukuk uyarınca devletler, başkalarıyla bir araya gelmek isteyenlerin barışçıl toplanma özgürlüğü hakkına saygı göstermek ve bu hakkı güvence altına almak konusunda yasal yükümlülüğe sahiptir. Barışçıl toplanma hakkına yönelik tüm kısıtlamalar yasada düzenlenmeli, meşru bir amaca hizmet etmeli ve bu amaç doğrultusunda gerekli ve orantılı olmalıdır. Protestolara yönelik genel yasaklar varsayımsal olarak orantısızdır. Toplanmalara getirilen kısıtlamalar, yetkililer tarafından katılımcıların davranışları veya belli bir toplanma hakkında yapılan vaka bazlı bir değerlendirmeye dayanmalıdır. Kolluk görevlilerinin her türlü güç kullanımı mutlaka gerekli ve orantılı olmalıdır; dahası, yalnızca gerekli olan asgari güç kullanılabilir. Hukuka aykırı güç kullananlardan hesap sorulmalıdır” vurgusu yapıldı.


