Akademisyenler ve gazeteciler Bakü hapishanelerini dolduruyor Agos
Agos sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
Peki o halde, bir doktora öğrencisine yönelik bu son derece sert baskının nedeni ne? Bunun sebebi, Azerbaycan muhalefetinin bir yekûn olarak başaramadığını Bahruz Samadov’un tek başına başararak, devlet destekli milliyetçiliğe karşı alternatif bir söylem geliştirmesi, Azerbaycan halkı için özgürlük ve refaha giden yolun savaşlardan ve etnik temizlikten değil, Ermeni meslektaşlarıyla konuşmaktan, buluşmaktan, fikir alışverişi yapmaktan ve birlikte çalışmaktan geçtiğini söylemesidir.Bu yıl 30 Haziran’da Azerbaycan’ın önemli gazetecilerinden Ulviyya Ali, Azerbaycanlı tanınmış doktora öğrencisi ve medya yorumcusu Bahruz Samadov ile bir röportaj yaptı. Ancak bu olayın sürreal bir tarafı vardı. Röportajın ele aldığı konu, Samadov'un araştırma faaliyetleri ya da ülkesi ile Ermenistan arasında devam eden barış görüşmeleri hakkında ne düşündüğü değil, daha birkaç gün öncesinde Azerbaycan’da bir mahkemenin Samadov hakkında aldığı 15 yıl hapis cezası kararıydı. Azerbaycan'ın önde gelen gazetecilerinden biri olan ve bir dönem Amerika'nın Sesi'nin muhabirliğini de yapmış Ulviyya Ali’nin kendisi de şu an hapiste. Söz konusu röportaj Bakü'deki bir cezaevinde yapılmış.
Samadov bu röportajda şunları söylemiş: “Yaptığım en son eleştirel konuşma, Manchester'daki konuşmamdı ve son yıllarda izlenen politikalar hakkındaydı. Yetkililer tarafından bu bir hedef gibi görüldü. Tutuklanmam aynı zamanda Avrupa'nın Eylül 2023 olaylarına yönelik tutumuna da bir yanıt niteliğindeydi. Savaşa karşıydım ama bu, toprakların geri verilmesine karşı olduğum anlamına gelmiyor." Röportajın en dramatik kısmı ise tutuklanma sebebiydi: “Devlet Güvenlik Servisi'nde bana meselenin Ermenilerin yazılarıma atıfta bulunması olduğu söylendi.”
Bir akademisyenin, sırf karşı topluluktan meslektaşları onun makalelerini okuyup alıntı yaptığı için tutuklandığını, hapse atıldığını, işkence gördüğünü düşünün.
Bahruz Samadov'un bahsettiği Manchester etkinliği, Haziran 2024'te Manchester Üniversitesi'nde düzenlenen Ermenistan-Azerbaycan Akademisyen İnisiyatifi'nin (Araz) ikinci akademik çalıştayıydı. Bu köşenin yazarı da, üç meslektaşıyla birlikte - Altay Goyushov, Aude Merlin ve Laurence Broers - bu akademik çalıştayın eş organizatörüdür. Girişimimiz tam olarak Ermeni, Azeri, İngiliz veya Belçikalı akademisyenler arasında akademik paylaşımlar yapmaktı. Bizi bir araya getiren şey etnik kökenimiz değil, akademik araştırmalarımız. Amacımız da ‘tarih’i“tarihi”, milliyetçi ideolojiler üretmek ya da savaşı ve şiddeti meşrulaştırmak için kullanmak yerine, birbirimizi okumak ve birbirimizden bir şeyler öğrenmek. Ancak öyle görünüyor ki, bazı ülkelerde akademik araştırmacılar olarak mesleklerimizi icra etmek dahi bir suç.
Bahruz Samadov, geçtiğimiz yıl 20 Haziran'da Manchester Üniversitesi'nde, ülkesi Azerbaycan'ın sıkıntılı dönemlerine ilişkin bir tebliğ sundu. Doktora öğrencisi olan Samadov, bağımsızlığın ilk yıllarında Azerbaycan'da yaşanan bir dizi krizin, Sovyetler sonrası Azerbaycan'da Aliyev hanedanının otokratik yönetiminin kurulmasına nasıl yol açtığını araştırıyordu. Çalışmasının başlığı şöyleydi: "Anksiyete ve Hegemonya: Krizlerle Boğuşan Azerbaycan'da Devlet Olma Zanaatı (1991-1995)". Araştırmasını sunmasından bir yıl sonra, bu yıl 23 Haziran'da Bakü'deki bir mahkeme doktora öğrencisini on beş yıl hapse mahkum etti.
Siyasi cesaretiyle benzersiz bir kişi
Bahruz Samadov benim için sadece son yıllarda tanıdığım en özgün genç akademisyenlerden biri değil, aynı zamanda çeşitli vesilelerle ortaya koyduğu siyasi cesaretiyle de benzersiz bir kişi. Eylül 2020'de Azerbaycan silahlı kuvvetleri Dağlık Karabağ'a saldırdığında, Samadov Bakü'de savaşa karşı gösteri yapan bir avuç genç barış aktivistinden biriydi ve bu nedenle tutuklandı ve hapsedildi. Yine de Samadov analizinde netti; savaşın en yoğunlaştığı dönemde verdiği bir mülakatta aktivist arkadaşlarına “marjinalleştirilmeye hazır olun” çağrısında bulundu. Karabağ savaşı sırasında pek çok Azeri muhalif, askeri zaferin sadece İlham Aliyev'e babasından miras kalan ülkeyi yönetmek için meşruiyet kazandırmakla sınırlı kalmayacağını, aynı zamanda baskıyı azaltacağını ve ülkeyi açacağını düşünüyordu. Hakikaten de pek çok Azeri muhalif Avrupa'daki sürgün hayatını geride bırakarak Bakü'ye döndü ve rejimin söylemlerini yinelemeye başladı.
Baskı daha da arttı
Ne var ki beklentilerin tam tersi oldu: Ermenilerin Dağlık Karabağ'dan etnik olarak temizlenmesinden bu yana baskı daha da arttı. Azerbaycanlı yetkililer bağımsız gazetecilerden, siyasi aktivistlerden, insan hakları savunucularından ve hatta bağımsız akademisyenlerden geriye kalanlara baskı uyguladı. Bu yıl 20 Haziran'da bir mahkeme Abzas Media'dan bir grup gazeteciye “kara para aklama” suçundan yedi ila dokuz yıl arasında değişen hapis cezaları verdi. Halihazırda Azerbaycan hapishanelerinde 300'den fazla siyasi mahkûum bulunuyor. Siyasi mahkûumlardan biri de Mayıs 2025'te yine “vatana ihanet” suçundan 18 yıl hapse mahkûm edilen Talış etnik azınlığından genç akademisyen Igbal Abilov.
Azerbaycan büyük bir hapishaneye benziyor; Covid-19 pandemisinden bu yana ülkenin kara sınırları, sanki salgın ülkeyi hiç terk etmemiş gibi, kapalı kalmaya devam ediyor. Sınırların kapalı tutulması kararı 1 Ekim 2025 tarihine kadar bir kez daha uzatıldı.
Azerbaycan makamları Bahruz Samadov'u “vatana ihanet” ve Ermeni istihbarat örgütlerine bilgi aktarmakla suçluyor. Prag'daki Charles Üniversitesi'nde siyaset bilimi alanında doktora yapan bir öğrencinin ne türden hassas ve gizli bilgilere sahip olabileceği net değil ancak Azerbaycan’dan yetkililer, ikisi geçen yıl Manchester Üniversitesi'ndeki çalıştaya katılan ve üçü de akademisyen olan üç Ermeni kadınla temaslarından söz ediyor. Tüm bunlar olurken, bir taraftan da Azerbaycan komşusu Ermenistan ile barış görüşmeleri yürütüyor. Bu süreçte, Azerbaycanlı yetkililer hükümet yanlısı “düşünce kuruluşlarının” etkinliklere katılmalarına ve Ermeni meslektaşlarıyla konuşmalarına, resmi çizgiyi tembelce tekrarlamaları koşuluyla izin veriyor.
Peki o halde, bir doktora öğrencisine yönelik bu son derece sert baskının nedeni ne? Bunun sebebi, Azerbaycan muhalefetinin bir yekûn olarak başaramadığını Bahruz Samadov’un tek başına başarmış olması; devlet destekli milliyetçiliğe karşı alternatif bir söylem geliştirmesi, Azerbaycan halkı için özgürlük ve refaha giden yolun savaşlardan ve etnik temizlikten değil, Ermeni meslektaşlarıyla konuşmaktan, buluşmaktan, fikir alışverişi yapmaktan ve birlikte çalışmaktan geçtiğini söylemesidir. Komşu Ermenilerle barış içinde bir arada yaşamanın sadece bir ihtimal değil, aynı zamanda arzu edilen bir şey olduğunu söylemesidir.
Sembole dönüştü
Bahruz Samadov düşünceleri ve eylemleri uğruna aldığı riskin farkındaydı ama aynı zamanda umut doluydu. 2020 yılında, kendisi gibi aktivistlerin ötekileştirilmeye devam edeceğini bilse de, “bu ötekileştirmenin uzun süreli olmayacağını” düşünüyordu. Savcının ağır bir hapis cezası talep etmesinin ardından Bahruz Samadov hücresinde intihara teşebbüs etti, ve bir mahkum arkadaşı tarafından kurtarıldı.
Azerbaycan makamları Bahruz'u uzun yıllar hapis cezasına çarptırarak onu çoktan bir sembole dönüştürdüler. Kendileriyle çelişen, kendilerine karşı çıkan, meydan okuyan ve otokratik milliyetçiliğe alternatif bir varoluş biçimini temsil eden bir sembol.
(İngilizceden çeviren: Burcu Becermen)
if (!$ISMOBILE) : ?>
include(__DIR__.'/320x100.php');?>

Akademisyenler için yaşam alanı desteği
10 Mayıs 2025 07:21
Genç akademisyenler vergi sorunlarını tartıştı
12 Mayıs 2025 09:58
Çin’den gelen akademisyenler Rize’de çay topladı
21 Mayıs 2025 22:12
Tekirdağ da Türk ve Bulgar akademisyenler ile öğrencilerin eserlerinden oluşan sergi açıldı Tekirdağ Haberleri
13 Mayıs 2025 16:46
Türkiye, Bakü ye gidecek Netanyahu ya hava sahasını mı kapadı? Agos
08 Mayıs 2025 19:18

