Akbelen de zeytinlikler içni tehlike devam ediyor: Her biri 100 yaşını geçmiş 750 ağacım tehdit altında!
T24 sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
Zeytinlik alanların maden işletmeciliğine açılmasını öngören Kanun sonrasında, Muğla Milas İkizköy Akbelen'de zeytin ağaçlarının sökülmesine yönelik tepkiler sürerken, Milas'ta zeytincilikle uğraşan Çağlayan Üçpınar, söküm işlemlerinin bölgelerine doğru ilerlediğini belirterek, zeytinlerini vermemek için ellerinden gelen mücadeleyi sürdüreceklerini söyledi. Üçpınar, "Her biri 100 yaşını geçmiş 750 ağacım tehdit altında. Bu sadece bir ağaç meselesi değil, bir yaşam mücadelesi" dedi.
Zeytinlik alanların maden işletmeciliğine açılmasını öngören 7554 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un ardından Muğla’nın Milas bölgesindeki maden faaliyetleri için zeytin ağaçlarının sökülmesine başlandı. Akbelen’in yanında binlerce zeytin ağacı için tehlike devam ederken 39 yıldır hekim olan ve Milas'a bağlı Alaçam Mahallesi'nde 8 yıldır zeytincilikle uğraşan Çağlayan Üçpınar, süreci ve yaşadıklarını anlattı.
Kararın ardından zeytinlik sökümlerinin bu kadar hızlı başlayacağını öngöremediklerini belirten Üçpınar, "63 dönüm bir arazide yaklaşık 750 ağacım var. Her biri 100 yaşından daha yaşlı. Geçen yıl Akbelen süreci sonlandıktan sonra el konulan alanın üzerinin açılması sonrasında görüldü ki o bölgede çıkarılması beklenen kömür, ne miktar olarak yeterli ne de kalite olarak bekleneni karşılamıyordu. Bunun üzerine 7554 sayılı kanun hükmünde kararname ile Torba Yasada Akbelen, Karacahisar, Alaçam, Beyciler, Söğütçük, Beyciler, Dörtyol ve Kısırlar'ın da içinde bulunduğu toplam 37 köyün arazilerine istimlak edilmesi ve bu bölgenin kömüre tahsis edilmesi yönünde bir karar alındı. Akbelen sürecinden sonra bunun bu şekilde gelişeceği söyleniyordu ama açıkçası bu kadar hızlı gelişeceği hiç aklıma gelmemişti” diye konuştu.
“Santrali çalıştırmak için de zeytinlikleri söküp yok ediyorsunuz”Zeytinlerin taşınmasının birçok farklı etkene bağlı olduğunun altını çizen Üçpınar, şunları söyledi:
“Akbelen ve çevresindeki alanda zeytinleri sökmeye başladılar. Zeytinleri birer ikişer söküyorlar. Bir de bununla ilgili çeşitli bildiriler sosyal medyada yayınlamaya başladılar. Kimler yayınlıyor? Bu alanın açılmasından çıkarı olanlar, YK Enerji'nin kiraladığı insanlar diyeceğim. İsimlerin önünde profesör ve benzeri titirler bulunan insanlar, ‘Zeytinler taşınabilir’ diye ahkam kesiyorlar.
Zeytinleri taşıyacaklarmış. Nereye taşıyacaklar? Nereye götürecekleri meçhul. Alıp taşıyacaklar. Yatağın’a mı götüreceksiniz? İzmir'e mi götüreceksiniz? Bursa'ya mı götüreceksiniz? Benim zeytinlere nasıl ulaşmamı bekliyorsunuz? Zeytinleri taşıdınız, götürdünüz. O bölgedeki toprak yapısı benim burada yetiştirdiğim kalitede zeytin ve zeytinyağı üretmeme olanak verecek mi? Şu anda bu bölgede coğrafi işareti alan yüksek polifenollü, uluslararası yarışmalarda da ödül alan zeytin ve zeytinyağları çıkıyor. Ben yıllardır Londra'da ve başka birçok yarışmada ödüller alıyorum. Bundan sonra alabileceğim konusunda şüphem var. Zeytinlik yasası var. Zeytinlerin taşınmasını bırakın, taşınmasının 3 kilometre yakınına kadar sanayi tesisinin kurulmasını bile yasaklayan bir içeriği var. Kalkıp zeytin alanının içine termik santral kuruyorsunuz ve bu santrali çalıştırmak için de zeytinlikleri söküp yok ediyorsunuz.”
Zeytinliklerin taşınmasının maddi ve manavi boyutları olduğunun altını çizen Üçpınar, şöyle devam etti:
“37 köyden bahsediliyor. 77 kişi dava açtık yürütmenin durdurulması talebiyle. Umarım çok geç olmadan mahkeme görülür, sonuca bağlanır. Açıklanan koordinatların içinde benim zeytinliğim de var. Bu zeytinlik gidecek. Bu zeytinliği daha iyi zeytin ve zeytinyağı üretmek için banka kredisi kullandım. Su yok burada. Elektrik yok. Güneş enerjisi, güneş panelleri kurarak elektrik elde ettim. 100 küsur metreden su çıkardım. Damla sulamayla zeytinleri suluyorum. Zeytinleri yapraktan beslemek için tarım aletleri aldım. Bir sürü yatırım yaptım. Kredi kullandım. Bunların taksitlerini ödüyorum. Benim zeytinlerimi götürdünüz diyelim. 5-6-10 yıl sonra ben bundan tekrar geri dönüş alacağım maddi anlamda. Bu arada benim kredi taksitlerimi kim ödeyecek? Benim burada yaptığım yatırımı da zeytinlerimi dikecekleri yere bana yapıp geri verecekler mi? Bunların hepsi soru işareti. Hiç kimse, kanunların yaptırımının insan çabasından daha üstün olduğunu iddia edemez. Burada yaşayan insanlar buraya anlamını katıyorlar. Biz olmadıktan sonra bizim yetiştirdiğimiz, bizim baktığımız, bizim ürettiğimiz zeytinler ve onların ürünleri olmadıktan sonra buranın hiçbir anlamı yok.”
“Zeytinlerimizi vermemek için elimizden gelen mücadeleyi sürdüreceğiz”Çağlayan Üçpınar, maden faaliyetlerinin su sorununu da beraberinde getireceğini belirterek, "Yeniköy Termik Santralı'nın etrafında çıkarılmış kömürlerin arkasında kalan yer koskoca bembeyaz bir çukur. Kayadan başka hiçbir şey yok. Özellikle bu bölge Milas ve Bodrum'un suyunu sağlayan bir bölge. Su havzası burası. Yapılan patlatmalarla, kazılarla suların yatakları değişiyor. Sular daha derinlere gidiyor. Bodrum ve Milas'ın susuzluk sorunu giderek daha fazla artacak. Yeşil alan kalmadı. Baktığımız zaman toprağı görüyoruz artık. Toprağı da değil, kayayı görüyoruz. Toprak olsa işleyebilirsiniz, kayaya bir şey yapamazsınız. Beklentim bu bölgenin gençlerinin de bu mücadelenin içine girmesi. Yoksa ben ve benden daha yaşlı, bu toprağın kıymetini bilen insanlar zaten bu mücadelede saf tutuyorlar. Nerede oldukları belli. Toprağımızı ve zeytinlerimizi vermemek için elimizden gelen mücadeleyi sürdüreceğiz. Ben de bu mücadelenin bir parçası olacağım” diye konuştu. (ANKA)


