Akın Gürlek Sözcü Gazetesi
Sozcu sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
Sevgili okurlarım yakın geçmişte bir Cumhuriyet Başsavcısı vardı, adı Zekeriya Öz idi...
Astığı astık kestiği kestik bir adamdı. Önüne geleni tutuklardı.
Öylesine sivrilmişti ki, Fetö’nün yüksek yargıdaki en önemli, etkili ve yetkili adamlarından biri olmayı başarmıştı.
Zaman geçtikçe bu başsavcı belli kesimlerin bir numaralı boy hedefi oldu...
Şunu da söyleyeyim, kendisine yönelen suçlamaları çoktan hak etmişti.
Yasa dışı işlere yönelmişti.
‘Marifetleri’ birer birer ortaya çıkıyor, önüne geleni Fetö’den gelen talimatlar doğrultusunda tutukluyordu...
Ve Zekeriya Öz günün birinde yurt dışına kaçtı. Eldeki bilgilere göre şimdi Almanya’da hayat sürüyor.
Dönemin kararlarıyla ünlü başsavcısı Zekeriya’yı artık ne arayan var ne de soran! Kendi gitti ismi kaldı yadigar ama marifetleri, hukuk tanımazlığı, günlük siyasetin içinde böylesine yer alması hiçbir zaman unutulmayacak.
★★★
Şimdi aradan uzunca bir süre geçti, Fetö’cüler yargının üst düzey makamlarından temizlendi ve yerlerine yeni kadrolar geldi.
Onlardan birinin, hatta en başta gelen ve şimdi bir numaralı boy hedefi olan Başsavcının adı Akın Gürlek.
Özgeçmişi çok kısaca şöyle...
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. Şimdi 43 yaşında.
İsmini öğrendiğimizde İstanbul’da 37. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı olarak görev yapıyordu. Bu mahkeme Fetö dahil “Terör ve gizli örgüt” sanıklarını yargılamakla görevli idi.
Yıl 2017... Günün birinde torbadan benim de ismim çıktı ve bizim SÖZCÜ ekibiyle birlikte kendimizi Akın Bey’in önünde sanık olarak yargılanırken bulduk.
Suç: Fetö örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yazılarımla destek vermek!
O güne kadar hakkımda çeşitli nedenlerle bir sürü davalar açılmıştı ama meslek yaşamımda ilk kez, hem de terörden, Ağır Ceza’da yargılanıyordum. Üstelik ‘Fetöcülük’ suçlamasıyla!
★★★
Sonuçta benim payıma 3 yıl 6 ay 15 gün hapis düştü.
İstinaf bu cezayı aynen onadı. Yargıtay’a gittik.
Dosyayı inceleyen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı mahkemenin bu kararını esastan bozdu.
Dosya bu kez terör davalarına bakan ve son kararı verecek olan Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nde incelendi. Hepimiz oybirliği ile beraat ettik.
Uzun süren dava süreci sıkıntılı idi. Hukukçulara soruyordum:
Tutukluluk kararı çıkar mı?
Eğer Akın Gürlek isterse savcıyla konuşup anlaşır ve savcının talebi doğrultusunda kelepçeyi taktırırmış. Ya da Yargıtay kararı onarsa, doğrudan cezaevini boylarmışız.
★★★
Bu yargılama sürecinde herkesten aynı şeyi duyuyorduk... “Dikkat edin, Akın Gürlek siyasidir ve iktidara çok yakın biridir.”
Ortada suç yoktu ki, dikkat edip ne yapacaktık!..
Ancak bizi tutuklamadı.
Gürlek bu aşamada nice önemli davalara baktı, Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamadı. Kamuoyunda ismi hep iktidarın sağlam adamı olarak geçiyordu.
Nitekim bir süre sonra daha da yükseldi ve Adalet Bakanlığı’na Bakan Yardımcısı olarak atandı. Tam bir siyasi atama idi.
Sonra da İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı oldu. Şimdi o görevde...
★★★
Akın Gürlek şimdi birbiri ardına çok önemli kararlara imza atıyor, herkes hakkında soruşturmalar başlatıyor, tutuklanmalarını sağlıyor.
Emrinde çok sayıda Cumhuriyet savcısı var.
Hiç tartışmasız bu dönemin en güçlü ve en yetkili hukukçusu.
★★★
Ayrıntıya girmiyorum, İmamoğlu davaları dahil... Her şeyin sorumlusu olarak kamuoyunda (istese de istemese de) onun adı geçiyor...
Ve doğal olarak özellikle muhalefet tarafından şiddetle eleştiriliyor.
Muhalefet kesiminde bir numaralı hedef olduğu kesin.
Gündeme son olarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi AKP’de iken kendisine tahsis edilen lüks araçlar ve lüks konut geldi.
Bu konuda avukatı bizzat ekranlara çıkıp Gürlek’i savunmaya çalıştı.
Saray bile onu savunmak için devreye girdi.
Suçlamalar Meclis kürsüsünde bile devam ediyor ve hiç kuşkum yok, bundan sonra da sürüp gidecek.
★★★
Böylesine büyük yetkilerle donatılmış bir hukuk adamının günlük siyasette ve parti çekişmelerinde böylesine taraf olması doğrusu pek hoş olmuyor.
Akın Bey günün birinde karar değiştirip kendisini biraz olsun farklı bir kulvara çekmeye acaba razı olur mu?
Örneğin “Tarafsızlık” kulvarına...
Örneğin yargı ve adalet kavramını daha fazla yıpratmamak adına...
Bunu yapmak çok zordur, biliyorum.
Kararı elbette kendisi verecektir.
Doğru bir karar vermesini içtenlikle dilerim.


