AKP kulisi: Uyarıları dinlemeyip Kervan yolda dizilir dediler, şehir hastaneleri milletin başına bela oldu
T24 sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com haber yayımlıyor.
Nefes gazetesi yazarı Nuray Babacan'ın AKP kulislerinden aktardığına göre; geçmişte yapılan itirazlar dinlenmediği için, şehir hastanelerinde vatandaşın sağlık hizmetlerine ulaşması konusundaki sıkıntılar büyüdü. Şehir hastanelerinin "milletin başına bela olduğunu" belirten AKP'li yetkililer, "O dönem şehir hastanelerinin yaratacağı sorunlara Bakanlar Kurulu’nun büyük bölümünün katıldığını, ancak itirazlara rağmen ‘kervan yolda dizilir’ mantığı ile start verildiğini" söylüyor.
Nuray Babacan, "Şık hastanelerde eziyet…" başlıklı şunları kaleme aldı:
"Sağlık hizmetlerine ulaşma konusunda yaşanan sorunlar her gün hızla büyüyor. Yeni sağlık bakanının çözüm üreten biri olduğu ve sorunları çözebileceğine iddia eden AKP’lilerin sesleri artık çıkmıyor. 'Şık binalarda, eziyet çeken hastalar' benzetmesi de şehir hastaneleri için kullanılıyor.
Kamu Hastanelerindeki haksız kazançla ilgili soruşturma başlatıldığı haberlerini görünce, iki ay önce bir hastadan muayenehanesinde 100 bin lira bıçak parası isteyen doktor, Bilkent Şehir Hastanesi’nde ‘ameliyat için önünüzde 500 kişi var’ diyen sağlık görevlisi, bu hastanelerde her gün yaşanan sağlık skandalları geldi aklıma.
Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu’nun seri toplantılarla sorunlara teşhis koyduğunu anlatanların sözleri havada kaldı. Özellikle şehir hastanelerindeki devasa sorunlar, randevu alamama, doktora ulaşamama gibi eziyetler, sağlık personelinin sorunları, hasta ziyaret saatlerinde stadyumu andıran kalabalık görüntüler, hastaların mikropla sınavı geldi gözümüzün önüne.
***
Deneyimli bir AKP’li siyasetçi, ellerinde patlayan şehir hastanelerine karar verilme aşamasındaki toplantıları anlattı. O dönem şehir hastanelerinin yaratacağı sorunlara Bakanlar Kurulu’nun büyük bölümünün katıldığını, ancak itirazlara rağmen ‘kervan yolda dizilir’ mantığı ile start verildiğini aktardı.
İşin sadece ekonomik maliyeti açısından değil, vatandaşın hizmete ulaşması açısından yaratacağı sorunların anlatıldığını ve işin şu üç başlıkta özetlendiğini söyleyerek, şu saptamaların yapıldığını aktardı;
'1-Ya bu hastaneler bu coğrafyada örnek teşkil eden kurumlar olurlar.
2-Ya Hacettepe ve Çapa gibi marka ihtisas hastanelerine dönüşürler.
3- Ya da bu milletin başına bela olurlar…'
Şu anda yaşanan tam da üçüncü seçenek. Bu tartışmalar yapılırken, ‘yap-işlet mantığının hastane hizmetleri için uygun olmadığını, vatandaşın hizmete ulaşma güçlüğünün düşünülmesi gerektiğini, maliyetlerin katlanarak devlet bütçesinde büyük bir yük oluşturacağını’ söyleyenlerin dikkate alınmadığı da anlatılanlar arasında.
***
Tabi bir de hastane atamaları ve kadrolaşma var ki; onun da acısını vatandaş çekip, ayrıcalığını FETÖ’cüler yaşadı. 15 Temmuz FETÖ darbe girişiminin ardından yaşanan kadrolaşma ve liyakatsizlik de kötü yönetimin göstergesi oldu.
Yıllardan beri biriken sorunların bir yıl içerisinde çözülmesini beklemek hayal belki ama iyileşme görmek isteyenler de umutsuz. Hukuk başta olmak üzere sağlık ve eğitimdeki sistemsizliğin bugün çığ gibi büyüyen sorunları yarattığını herkes görüyor."


