AKP li Metiner: Demokratik bir Suriye nin inşası temelinde merkez yerel yönetim ilişkilerinin demokratik anlayışla yapılandırılması yönünde bir talep var
SonTurkHaber.com, T24 kaynağından alınan verilere dayanarak haber yayımlıyor.
Eski AKP Millevekili, Yeni Şafak yazarı Mehmet Metiner PKK'nın silah bırakma kararının bazı çevreleri rahatsız ettiğini ve bu kesimlerin süreci "pazarlık" ve "taviz" iddialarıyla sabote etmeye çalıştığını söyleyerek "Sadece yeni anayasa yapımı sürecinde herkesi kapsayacak ve herkesin temsiline imkan tanıyacak demokratik bir Suriye'nin inşası temelinde merkez-yerel yönetim ilişkilerinin demokratik anlayışla yapılandırılması yönünde bir talep var," dedi
Yazısında, PKK'nın silah bırakmasının ardından "Şimdi sıra devletin atacağı adımlara geldi" açıklamasının çarpıtıldığını belirten Metiner, bazı grupların bu süreci devlet ile PKK arasında gizli pazarlık varmış gibi göstermeye çalıştığını söyledi.
Metiner şöyle yazdı:
"PKK'nın kendini feshedip silah bırakması bazı kesimleri fena halde rahatsız etti.
Şimdiden başladılar mızıkçılık yapmaya.
Fitne fesat yaymaya.
Şehit ve gazilerimizin o tertemiz duygularını siyaseten istismar etmeye.
Silahlarını bütün dünyanın gözü önünde bırakıp yakan PKK'lıların 'Şimdi sıra devletin atacağı adımlara geldi' demesini çarpıtıp durmaları, en kötüsü akıllarındaki yalan senaryoları sanki devlet ile PKK arasında bir pazarlık varmış gibi sunmaları ve bu kirli siyasetlerini milliyetçilik kisvesiyle yapmaları sahiden üzücü.
Bir de buna Kuzey Suriye'de PKK yönetimine rıza gösterilmiş gibi bir algı oluşturmaları da hakikaten utanç verici.
Suriye'nin kuzeyinde tam tersi gelişmeler oluyor.
Öcalan'ın talimatına uygun bir düzenleme Suriye'nin kendi özgün koşullarında hayata geçiriliyor.
Suriye'nin toprak ve siyasi bütünlüğüne bağlılıkta hiçbir sorun yok.
Ayrılıkçı-bölücü bir yönetim talebi yok.
Sadece yeni anayasa yapımı sürecinde herkesi kapsayacak ve herkesin temsiline imkan tanıyacak demokratik bir Suriye'nin inşası temelinde merkez-yerel yönetim ilişkilerinin demokratik anlayışla yapılandırılması yönünde bir talep var.
Bu kadarına da bölücülük gözüyle bakan 'Kürt düşmanları'nı asıl sorun kaynağı olarak görmek gerekir diyorum.
Ha bire pazarlık var deyip duruyorlar.
Varsayalım ki bir pazarlık var olmuş olsun.
Peki bu neyin pazarlığı?
Öcalan ayrı bir ulus devlet istemiyor.
Etnik temelde federasyon, otonomi ve özerklik istemiyor.
'Devlet ve toplumla bütünleşmek' için yalnızca siyasette karar kılınmalı diyor.
Ayrı devlet, federasyon ve özerklik gibi taleplerin hiçbiri istenmediğine ve bütün bunlar tamamen artık tarihe uğurlandığına göre diyelim ki pazarlık varsa bile ne verilirse Türkiye ve Türk milleti zarar görür?
41 yıllık bir kanlı sorun çözülüyor.
Silahlarını bırakıp gelmek isteyenleri aileleriyle, evleriyle ve anne-babalarıyla buluşturmanın önünde varsa yasal engeller bunları ortadan kaldırmanın ve bu cümleden olarak bir büyük buluşmayı ve kucaklaşmayı sağlamanın nesi ülke için zararlı?
PKK elindeki silahlarıyla birlikte sahneden çekildiğinde PKK iltisakları dolayısıyla içeride olanlar için gerekiyorsa yasal düzenleme getirip artık bu sorunu ebediyen bitirmenin nesi yanlış?
Türkiye için bir tehdit unsuru olan dağı, cezaevlerini ve yurtdışını tamamen tehdit unsuru olmaktan çıkartacak ve bu anlamda eve dönüşü mümkün kılacak yasal düzenlemelerle barışı kalıcılaştırmanın nesi yanlış ve zararlı?
Silah yerine siyaseti ikame etmenin nesi yanlış?
Artık hiç kimsenin bir diğerini öldürmediği, ölüm yerine hayatı ikame edeceğimiz bir Türkiye oluşturmak için gerekli demokratik ve yasal adımları atmanın nesi yanlış ve zararlı ki o birileri pazarlık ve taviz diyerek zihinleri iptal etmeye çalışıyor?
Ortada onların iddia ettiği türden ülkemize zarar verecek hiçbir al-ver süreci yok.
Tam tersine ülkemize ve hepimize kazandıracak bir al-ver süreci var.
Silahın yerini siyasete bırakması, ölümün yerini hayata bırakması herkesin/hepimizin ve ülkemizin hayrına bir al-ver süreci değil de nedir?
Bu gönüllü bir tercih ve gönüllü bir geçiş sürecidir.
Kimsenin bir diğerini yendiği bir süreç değildir.
Bu süreci zorla diz çöktürmek veya teslim almak biçiminde yorumlayanlar bilesiniz ki Erdoğan liderliğindeki Türkiye'nin güçlü bir biçimde tarih sahnesine çıkmasını istemeyenlerdir.
PKK'nın varlığından siyaseten nemalananlar, düne kadar PKK ve partisi DEM'i Erdoğan düşmanı siyasetleri için alet olarak kullananlar nedense PKK silah bıraktığında partisiyle beraber hedef tahtasına oturtuldu.
Düne kadar 'terör-terörist ' demeyenler ne hikmetse kendini feshedip silah bırakan PKK için 'terör-terörist' demeye başladılar.
Bir de zihinleri bulandırmak için 'pazarlık-taviz' demeye başladılar.
Benim bu kesim için 'terör-terörist' söylemleri üzerinden bilerek süreci sabote etmek istiyorlar derkenki amacımı da sanki ben PKK için terörist denilmesinden rahatsızlık duyuyormuşum şekline sokup çarpıtarak takdim ettiler.
Dün dünde kaldı.
Dünün kelimeleriyle ne bugün ne de gelecek inşa edilebilir.
Kendini fesheden ve silahlarını bırakan bir örgüte dün elinde silah varken demediklerini bugün diyenlerin asıl niyetlerinin süreci sabote etmek olduğunu söylememin hiçbir yerinde yanlışlık yok.
PKK ve terör parantezi kapansa o birileri 'terör-terörist' demeyi sürdürecekler.
Pazarlık ve taviz demeye devam edecekler.
Çünkü siyaseten varlık nedenleri bu.
En çok korktukları da PKK'nın içeride ve dışarıda harekete geçirdiği milyonlarca Kürt Türkiye'nin gücüne dönüşürse, tarihtekine benzer bir ruhla Türk-Kürt ittifakı oluşur ve bu durum yeni bir siyasi mimariye dönüşürse, temelli tarihe karışmalarıdır."
Yazının tamamı için .


