Aktör ve gazeteci Yervant Tolayan’ın anıları Türkçede: Gavroşname Agos
Agos kaynağından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.
Yervant Tolayan da küçük yaşlardan itibaren gazeteciliğe adım attı. Tolayan anılarında esprili bir şekilde tesadüflerin onu bir hicivci yaptığını anlatıyor. Editörü “Arkasında, bir Ermeni Moliere’i olan yeni bir Hagop Baronyan” var demişti, aynı zamanda hiciv yazılarıyla çalışmaya devam etsin diye de maaşını yükselterek teşvik etmişti.
Ermeni tiyatro sanatçıları arasında anılarını yazan varsa da, Türkçeye tercüme edilerek basımı yapılan anı kitabı yok gibidir. Aktris Azniv Hraçya’nın anılarını yazdığını biliyoruz. Ama o da henüz Türkçe çevirisi yapılarak okuyucuya ulaşamamıştır.
Yervant Tolayan’ın eseri ‘Gavroşname’ ise sıradan bir anı kitabı değildir. Tolayan, bu eserinde kişisel anılarını değil, Türk ve Ermeni tiyatroları, aktör ve aktrisleri, Osmanlı’nın Türk ve Ermeni gazeteleri ve yazarları, Ermeni siyasi ve sosyal yaşamı hakkında yazmıştır. Bu nedenle, Tolayan’ın yazdıklarının çok değerli ve eğitici, ufuk açıcı birer kaynak olduğu söylenebilir.
Anıların yazıldığı yılları 1933 ile 1937 arası olarak tahmin etmek mümkündür. Zaten Ermenistan’a gitmeden önce, henüz Paris’ten ayrılmadan, yayın hayatına devam etmekte olan ‘Gavroş’ gazete-dergisinin sayfalarında 1 Ocak 1934’den itibaren Tolayan’ın anıları tefrika edilmeye başlanmıştı. Daha sonra Yerevan’a giden Tolayan, burada el yazması anılarına 1936-1937 yıllarında devam etmiş ve bugünkü son haline getirmiştir.
Gavroşname’de dönem itibariyle sosyalist ideolojiye büyük saygı gösterilmesi ve Ermeni ulusal partilerine karşı aşırı önyargılı tutumu nedeniyle bu kitap okuyucuya ilk bakışta modası geçmiş gibi görünebilir. Aslında Tolayan’ın anıları, 1930’ların sonlarında yazarlık yaptığı dönemde basılıp yayımlanmalı ve Ermeni basın ve tiyatro tarihi açısından basılı bir kaynak olarak kalmalıydı.
Gavroşname’nin 1. cildi 2008 yılında Yerevan Edebiyat ve Sanat Müzesi tarafından yayımlanmış, ancak 2. cildi Yerevan’da günümüze kadar okuyucuya ulaşamamıştır. Aras Yayıncılık tarafından Ermenice ve Türkçe olarak Yervant Tolayan’ın anı kitapları, Tolayan’ın Ermenice El Yazmalarının tamamını içermektedir ve tam yayımlanmış ilk baskılardır.
Siyasi çalkantılarla dolu bir dönemde yaşayan Yervant Tolayan, Hamidiye diktatörlüğü, 1915 Çankırı sürgünü ve Stalinist diktatörlüğün Sibirya sürgünü ve ölümleriyle mühürlenen dönemin sert etkilerini yaşadı.
Doğuştan İstanbullu olan Tolayan, 1883’te İstanbul’da Taksim’de Feridiye Mahallesi, Eğri Sokak’ta doğdu. Babası ünlü gazete yazarı, çevirmen, oyuncu, yayıncı Hovhannes Tolayan’dı. Katolik Ermeni ailesinin yönlendirmesiyle eğitimini Beyoğlu Sakızağacı’ndaki Ermeni Katolik İlkokulunda ve Karaköy’deki Saint Benoit Fransız Okulu’nda aldı.
Yervant Tolayan da küçük yaşlardan itibaren gazeteciliğe adım attı. Tolayan anılarında esprili bir şekilde tesadüflerin onu bir hicivci yaptığını anlatıyor. Editörü “Arkasında, bir Ermeni Moliere’i olan yeni bir Hagop Baronyan” var demişti, aynı zamanda hiciv yazılarıyla çalışmaya devam etsin diye de maaşını yükselterek teşvik etmişti.
Tolayan Haziran 1908’den itibaren ‘Gavroş’ hiciv gazetesini çıkarmaya başladı. Giderek ‘Gavroş’ ciddi bir girişim biçimine büründü. Aslında bu sadece bir eğlence yayını değildi, aynı zamanda dönemin sosyal ve kültürel, özellikle teatral gerçekliği hakkındaydı ve Ermeni siyasetine dair de zengin materyaller içeriyordu.
1908’den 1910’a kadar üç haftada bir yayımlanan Gavroş, 17 Kasım 1910’da haftalık gazete olarak yayımlanmaya devam etti. 1908-1926 yılları arasında belli aralıklarla İstanbul’da, kısa bir süre Kahire’de ve 1927-1936 yılları arasında Paris’te mizah dergisi Gavroş’u Ermenice olarak yayınlarken, aynı zamanda Gavroş hiciv yıllıklarının yayımlanmasıyla da uğraşıyordu.
Yervant Tolayan’ın hiciv gazeteciliğindeki başarısı, tiyatro oyunculuğunun önündedir. Tek başına gazetenin sahibi, müdürü, muhtelif takma adlarla yazarı ve idarecisiydi. Gavroş, 1908’den başlayıp 1935’e kadar, arada bazı kısa aralıklı kesintilere rağmen, bazı değişik isimlerle de olsa, 1. Dünya Savaşı koşullarında dahi yayın hayatını devam ettirmiş, uzun soluklu bir gazetedir.
Gavroş’un son sayısı Mayıs 1936’nın ilk haftasında Paris’te yayımladı ve ardından Tolayan Gomidas Vartabed’in mumyalanmış naaşını taşıyan Sinaya gemisiyle ve 2000 kişilik kafileyle Ermenistan’a göç edenlerin arasında yer aldı.
Tolayan edebi-editoryal çalışmalarının yanında tiyatro faaliyetlerine de katıldı. İstanbul’da Mardiros Mınakyan’ın tiyatro kumpanyasının bir parçası oldu. İlk olarak 25 Kasım 1900’de Mınakyan Kumpanyası’nda Pera Concordia Tiyatrosunda ‘İki Yetim Kız’ (Yergu Vorpuhiner) oyununda sahneye çıktı. Mınakyan, dramatik tiyatro taraftarıydı. Buna karşılık Yervant Tolayan komedi, müzikal ve operet tiyatrosuna daha yakındı.
1903 yılında, Mikayel Çaprasd yönetiminde, ancak gerçek yöneticisi Reşat Rıdvan olan Osmanlı Komedi Tiyatrosu’nda, diğer adıyla Mesire Tiyatrosu’nda komik rollerde sahneye çıkmaya başladı. 1907 yılında Ahmet Fehim’in kurduğu Komedi, Vodvil ve Operet Kumpanyası kadrosunda Yervant Tolayan da vardı.
1908’de yeniden Mınakyan’ın yanındaydı. Ancak artık Gavroş dergisinin sahibiydi ve tanınmışlığı artmıştı. Sahnede manevra alanı genişlemişti. Bir yandan Mınakyan’ın oyunlarında rol alırken, diğer yandan başka kumpanyalarda sahneye çıkmaya başladı. Reşad Rıdvan’ın, Burhanettin Tepsi’nin Türk kumpanyalarından gelen teklifleri de karşılıksız bırakmadı. Tolayan, Arşak Benliyan’ın grubu ile birlikte Paris ve Londra’ya turneye gitmiştir.
1910 yılında, Tolayan’ın uzun yıllar boyunca, ama aralıklı olarak iş birliği yapacağı müzikal ve operetçi Arşak Benliyan’ın Osmanlı Operet Kumpanyası da tiyatro dünyasına girmişti. 1912 yılında Osmanlı Operet Kumpanyası ile uzun süren bir birliktelik oluşturdu. 1912 yılının Nisan ayında Odeon Tiyatrosu’nda Vahram Papazyan’ın Ermenice ve Muhsin Ertuğrul’un Türkçe oynadığı ilk ‘Hamlet’ piyesinde Polonius rolünde Yervant Tolayan da oynuyordu. Genç Ermeni tiyatro sanatçılarının kurduğu ve gelecekte büyük işler yapacak olan Ermeni Dramatik Tiyatro Topluluğu’nun sahneye koyduğu ‘Ölümsüz Jirayr’da da Yervant Tolayan vardı.
24 Nisan 1915’te, Yervant Tolayan, İstanbul’dan tutuklanan Ermeni aydınları ile birlikte Çankırı’ya gönderildi. Tolayan, 13 gün sonra, 7 Mayıs 1915’te Dahiliye Nezareti’nden gelen yazılı bir emirle, Zare Bardizbanyan, Rafael Karagözyan, Püzant Keçyan, Garabed Keropyan, Agop Nargileciyan, Vahram Torkomyan ve Gomidas Vartabed ile birlikte Çankırı’dan İstanbul'a dönmek üzere serbest bırakıldı. Bu ayrıcalıklı 8 kişi İstanbul’daki yönetim tarafından seçilmiş ve özel muameleye tabi tutulmuşlardı.
Çankırı dönüşünde kısa bir süre faal olamayan Yervant Tolayan, 20 Mart 1916’da Yervant Tolayan Tiyatro Topluluğu olarak Pera Petit Champs Tiyatrosu’nda Tosun Ağa isimli opereti sahneye koydu. Tolayan, 1916 ve 1917’de Mınakyan ve ayrıca Arşak Benliyan ile birliktedir.
Savaşın sona ermesinden sonra toparlanan Ermeni tiyatro sanatçıları 1919 yılında, ilk kurucuları arasında Yervant Tolayan’ın bulunduğu İstanbul Ermeni Dramatik Topluluğu’nu kurdular. Son derece zengin bir kadroya ve geniş bir seyirci sayısına ulaşan bu topluluk 1922’nin Eylül ayına kadar sahne faaliyetlerini sürdürdü. İstanbul Ermeni Dramatik’in komiği ‘Gavroş’ Tolayan’dı.
Ermeni sahne sanatçıları, 1922’nin Eylül ayında yaşanan siyasi gelişmeler nedeniyle ülkeyi terk etmek ve Diaspora’da sahne faaliyetine devam etmek zorunda kaldılar. Gidenler arasında Yervant Tolayan yoktu. Bu tarihten sonra, ülkede meydana gelen değişikliklere uyum sağlayarak, her türlü zorluğa karşın tiyatro yapmaya devam etti. Ancak Gavroş’u yayımlamak ve satmak ülke koşullarında giderek zorlaşmıştı. En son kaydını gördüğümüz, 28 Şubat 1926 tarihinde Sahir Operet Topluluğu ile Şehzadebaşı’nda Leblebici Horhor Ağa’yı sahneye koyduktan sonra 1926’da İstanbul’dan ayrılıp gittiği Paris’te yeniden sahneye çıktı.
Paris’ten Sovyet Ermenistanı’na1936 yılında Yervant Tolayan, eşi Parisli Ermeni tiyatro oyuncusu Anahit Tadavoryan ve diğer sanatçılarla beraber Sovyet Ermenistanı’ndadır. Heyecanla, Ermenistan’daki yeni düzene inanarak Stalinist rejimi övmeye başladı, ama tiyatro cephesinde, Mıgırdiç Çanan, Yervant Tolayan (Gavroş) ve diğerleri karşı-devrimci alçaklar diye ihraç edildiler ve o, aynı rejimin kurbanı oldu.
Ermeni tiyatrocuların siyasal görüşleriTolayan, anılarında özel hayatından, subjektif izlenimlerinden pek söz etmez. Daha ziyade geçmişin önemli siyasi ve kültürel olaylarının ve başkalarının yaşamlarının ve etkinliklerinin mütevazı bir kaydedicisi olarak görünür. 1915’te Ermeni aydınlarıyla birlikte sürgüne gidişini ve kurtuluşunu dahi detaylandırmadan geçiştirir.
Tolayan anılarında, dönemin siyasal gelişmelerine karşı duruşunu açık bir şekilde dile getirmiştir. Kalemi Türklere karşı hoşgörülüydü. Ancak Ermeni ulusal figürleri hakkında kaleminde her zaman acımasız aşırılık vardı. Hayatında acımasızca eleştirilerini şovenist fikirlere sahip Ermeni milli şahsiyetlere doğrultuyordu.
İstanbullu olarak, Ermeni ve Türk kültüründen beslenen Tolayan, Sovyet topraklarında “görünüşünü” değiştirerek, “kapitalizmin ve dinin baş düşmanı” haline gelmişti. Her fırsatta Ermeni ulusal partilerini, özellikle Taşnaksutyun’u hedef almıştır. Ermenistan’ın Taşnak yönetimindeki günlerinde utanç verici bir halde olduğunu yazıyor, işçi sınıfına uygulanan baskıyı hatırlatarak Sovyetler Birliği’nin sosyalist düzenini övüyordu.
Bugüne kadar herhangi bir Ermeni tiyatrocunun siyasal duruşunu açık bir şekilde ifade ettiği ne görülmüştür, ne de duyulmuştur. Tolayan ilk defa bu tabuyu yıkmış ve adeta Ermeni tiyatro sanatçılarının ortalama bir siyasi rengini açıklamıştır. Anılar bu açıdan Ermeni tiyatro tarihi için çok önemli bir eser niteliğindedir.
Tolayan’ın teatral anılarında, Bedros Atamyan, Gomidas, Vahram Papazyan, Hagop Vartovyan vardır. Tolayan, Türk halk tiyatrosunun, tuluat ve orta oyunu olarak bilinen eski formlarını da ayrıntılı olarak anılarında anlatmıştır.
Basın ve yazım adamı Yervant Tolayan, hiçbir partiye mensup olmamakla birlikte siyasetten uzak kalamadı. Bir zamanlar Ermeni masasından sorumlu siyasi şube müdürü Reşad Bey’e hiçbir zaman Taşnak yanlısı olmadığına dair itiraz ettiğinde, Reşad Bey şöyle yanıtlamıştı: “Biliyorum, senin Taşnagtsagan (Taşnak yanlısı) olmadığını, Ramgavar olmadığını, ne de Hınçak olmadığını, sen de bize karşı çok dost canlısısın, ama sen de Ermeni halkının diğer halklarla birlikte kendi hükümetiyle bağımsız ve özgür yaşamasını özlemiyor musun? Demek ki sen de bizim gözümüzde aynısın... Üzgünüm”
Tolayan, Türk-Ermeni ilişkilerinde, ikisi arasında eşitlik işareti koyarak, uzlaşmaz tarafları ifade etmekten uzak durdu. Anılarını kaleme alırken yaşadığı Sovyet ülkesinden bile, Türk-Ermeni ilişkilerinin uzlaşmazlığının suçunu her iki ulusun dini temsilcilerine ve “İmparatorluğun Emperyalist Politikası”na yüklemeyi tercih etti.
Ulusların eşitliğini savunan sosyalist ideolojiye büyük saygı göstererek, diğer taraftan Avrupalılaştırma ve radikal reformlarıyla Mustafa Kemal’in Türkiye’sini ve Türkleri, “akıllı ve sağlıklı cumhuriyetçi eğitim” çabalarını övüyordu. Mustafa Kemal’in Ermeni karşıtı eylemleri hakkında yazmayan, sessiz kalmayı tercih eden Tolayan, Ermenilerle Türklerin barışçıl işbirliğine vurgu yapıyordu… Çünkü Sovyetler Birliği Türkiye Cumhuriyeti’nin müttefiki ve dostuydu...
Tolayan’ın kitabı ‘Gavroşname’, özellikle ortak geçmişi vurgulayan bir Türk-Ermeni diyaloğunun başlatılması için girişimlerde bulunulan bugünlerde çok olumlu bir rol oynayabilir.


