Amerikan rüyası kaldırımlarda bitiyor
Sabah sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
ABD Konut ve Kentsel Gelişim Bakanlığı'nın (HUD) 2024 verilerine göre, tek gecelik sayımda 771.480 kişi evsiz olarak tespit edildi. Bu, bir önceki yıla göre yüzde 18'lik artış demek ve modern ABD tarihinde kaydedilen en yüksek sayı. Minneapolis Fed raporuna göre evsizlik oranı, 2022'de her 1.000 kişide 1,75 iken 2024'te 2,3'e çıktı; bu da son iki yılda yüzde 30'luk bir sıçrama anlamına geliyor. Kriz sadece genel nüfusu değil, ABD ordusundan emekli gazileri de sert biçimde etkiliyor. 2023'te yaklaşık 35 bin 574 gazi evsiz durumda; bu rakam, evsiz yetişkin nüfusun yüzde 5 ila yüzde 13'ünü oluşturuyor. Evsizlik, gaziler açısından yalnızca maddi yoksunluk değil, aynı zamanda ruhsal travmaların ve sağlık sorunlarının derinleşmesine neden oluyor. Başkent özelinde yapılan 2025 sayımında 5 bin 138 evsiz tespit edildi. Bunların 798'i doğrudan sokakta, 3 bin 275'i acil barınaklarda, bin 65'i ise geçici konutlarda yaşıyor. Sayı geçen yıla göre yüzde 9 düşmüş olsa da, özellikle şehir merkezindeki park ve köprü altlarında yoğunlaşan çadır kamplar, D.C. kamu düzeni tartışmalarının merkezinde.

TRUMP'IN SERT ÇIKIŞI
Başkan Donald Trump, Ağustos başında yaptığı açıklamada Washington D.C.'deki evsizlerin "derhal" başkentten çıkarılacağını duyurdu. Trump, bu kişilere barınma sağlanacağını ancak bunun "başkentten uzakta" olacağını söyledi. Ancak bu planın nerede, nasıl ve hangi yasal dayanakla uygulanacağı netleşmiş değil. Trump'ın söylemi, Washington D.C. sokaklarını "temizleme" vurgusu üzerine kurulu. Beyaz Saray kaynakları, federal ajanların 7/24 devriye gezeceğini, güvenlik ve asayiş operasyonlarının artırılacağını belirtiyor. Nitekim, son haftalarda yapılan koordineli operasyonlarda yüzlerce kişi gözaltına alındı.
YEREL YÖNETİM VE STK'LARDAN TEPKİ
Washington D.C. Belediye Yönetimi, Trump'ın planını "şehir özerkliğine müdahale" olarak nitelendiriyor. Sivil toplum kuruluşları ise bu yaklaşımın, evsizliğin kök nedenleri olan ekonomik yetersizlik, ruh sağlığı sorunları ve uygun konut eksikliğini göz ardı ettiğini savunuyor. İnsan hakları grupları, özellikle "zorla yerinden etme" uygulamalarının hukuki risk taşıdığını vurguluyor.

NEDEN ÇÖZÜLEMİYOR?
ABD yasaları, özellikle Washington D.C. gibi soğuk iklimli bölgelerde, kış aylarında evsizlere barınma sağlanmasını zorunlu kılıyor. Ancak kalıcı konut üretiminin yetersizliği, sosyal yardım bütçelerinin sınırlı olması ve bürokratik engeller, evsizlerin uzun vadeli çözüm bulmasını engelliyor. Gazilere yönelik "Supportive Services for Veteran Families" (Gazi ailelerini Destekleme Servisi) gibi federal programlar olumlu sonuçlar verse de, genel kriz karşısında yetersiz kalıyor. Konut maliyetlerinin hızla artması ve düşük gelirli grupların kiralarını ödeyememesi, sorunun sürekli yeniden üretilmesine yol açıyor.
SOSYAL KRİZDEN SİYASİ HAMLEYE
Evsizlik, ABD'de yalnızca sosyal hizmet politikalarının değil, aynı zamanda siyasi ajandaların da merkezinde. Trump'ın Washington'daki müdahalesi, destekçileri açısından "güvenlik ve düzen" mesajı verirken, muhalifleri için "sorunu başka yere taşıma" stratejisinden öteye gitmiyor. Veriler, evsizliğin sadece başkentte değil, ülke genelinde hızla arttığını gösteriyor. Dolayısıyla Washington'daki uygulama, eğer bütüncül sosyal politikalarla desteklenmezse, uzun vadeli çözüm üretmesi zor görünüyor. ABD'de evsizlik, ekonomik dalgalanmalar, konut piyasasındaki kriz ve sosyal hizmetlerdeki yapısal eksikliklerin birleştiği bir alan. Trump'ın D.C. hamlesi, krizin görünür yüzünü değiştirebilir; ancak temel nedenleri çözmeden, yalnızca siyasi ve görsel bir müdahale olarak kalma riski taşıyor.

ABD'Yİ KİM YÖNETİYOR
ABD'de başkanın dünya çapındaki büyük kararları tek başına aldığı düşüncesi bir illüzyondan ibaret. Gerçekte Beyaz Saray politikaları, dev savunma sanayi şirketleri, küresel yatırım fonları ve güçlü lobi kuruluşları arasındaki görünmez bir karar zinciriyle şekilleniyor. Bu zincir, hem Washington'da hem de dünya politikasında "modern derin devlet" olarak adlandırılan bir yapıyı ortaya çıkarıyor.
ADIM 1 TEHDİT SENARYOSUNUN ÜRETİMİ
Sistem, genellikle düşünce kuruluşlarında başlar. Bu kuruluşlar çoğu zaman savunma sanayi şirketleri ve yatırım devleri tarafından finanse edilir, yeni bir ulusal güvenlik tehdidi senaryosu üretir.

ADIM 2 LOBİ ŞİRKETLERİNİN DEVREYE GİRİŞİ
Savunma devleri (Lockheed Martin, Raytheon, Palantir vb.) sahip oldukları Washington merkezli lobi firmaları aracılığıyla Beyaz Saray danışmanları ve Kongre üyeleri ile doğrudan temas kurar. Lobi dosyalarında yeni tehdit senaryosu, "ulusal güvenlik önceliği" olarak sunulur.
ADIM 3 MEDYA VE KAMUOYU OPERASYONU
Ana akım medya doğrudan veya dolaylı olarak bu şirketlerin reklam, sponsorluk ya da medya hisseleri üzerinden etkisi altındadır tehdit senaryosunu manşetlere taşır.
ADIM 4 BEYAZ SARAY KARARI
Beyaz Saray, bu yoğun baskı ve kamuoyu dalgası altında "ulusal güvenlik gereği" olarak adlandırılan kararı verir. Başkan, bu süreçte çoğunlukla nihai onay makamı olarak devreye girer; ancak kararın hazırlık aşaması çoktan şirket–lobi–medya ekseninde şekillenmiştir. Karar, genellikle Kongre'den hızla geçirilir. Savunma bütçesinde ilgili projeye ek ödenek sağlanır.
ADIM 5 FİNANSAL KAZANÇ VE YATIRIM DEVLERİNİN ROLÜ
BlackRock gibi yatırım devleri, savunma şirketlerindeki hisseleri sayesinde doğrudan kazanç sağlar. Örneğin, Ukrayna'ya silah paketleri açıklandığında Lockheed Martin ve Raytheon hisseleri %7–%10 yükseldi.
ADIM 6 DÖNGÜNÜN TEKRARI
Her yeni kriz, bu sistemin yeniden devreye girmesini sağlar. Bu döngü, ABD'nin yalnızca kendi güvenlik politikasını değil, aynı zamanda müttefiklerinin ve rakiplerinin stratejik dengelerini de etkiler.
BAŞKANIN GERÇEK ROLÜ ONAY MAKİNESİ Mİ?
Beyaz Saray'da oturan başkan, teoride başkomutan. Ancak pratikte çoğu stratejik karar, bu zincir tarafından hazırlanır. Başkan, sürecin sonunda imza atarak kamuoyuna "karar verici" olarak sunulur. Bu durum, başkanın tam yetkili tek karar mercii olduğu yönündeki küresel algıyı boşa çıkarır. Vanity Fair'in 2010'daki ifadesiyle:"Krizi yöneten görünmez güç, çoğu zaman başkanın yanında oturmaz; onun önüne gelen raporu yazan odadadır."


