Ankara’da korkutan deprem: 4.1 büyüklüğünde sallandı! ‘Asla küçümsenmemeli, fay haritasında açıkça görülüyor’
SonTurkHaber.com, Hurriyet kaynağından alınan verilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
Türkiye, son dönemde art arda yaşanan büyük depremlerle sarsılırken, şimdi de başkent Ankara’da yeni bir sarsıntı meydana geldi. Balıkesir’in Sındırgı ilçesinde yaşanan 6.1 büyüklüğündeki depremin ardından binlerce artçı sarsıntının devam ettiği süreçte, bu kez Kalecik merkezli 4.1 büyüklüğündeki deprem başkentte kısa süreli paniğe yol açtı.
Genellikle çevresindeki depremlerle sarsıntı hissedilen Ankara’da, bu kez depremin merkez üssünün doğrudan şehir sınırları içinde olması, uzmanları ve vatandaşları endişelendirdi.
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), depremin 11,8 kilometre derinlikte gerçekleştiğini duyururken, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş yaptığı açıklamada, "Şu an için herhangi bir olumsuzluk bildirilmemiştir, gelişmeleri yakından takip ediyoruz" dedi.
#DEPREM
— AFAD Deprem (@DepremDairesi) September 11, 2025
Büyüklük:4.1 (Ml)
Yer:Kalecik (Ankara)
Tarih:2025-09-11
Saat:08:24:32 TSİ
Enlem:40.24556 N
Boylam:33.42361 E
Derinlik:11.08 km
Detay:https://t.co/FhbHv46Lik@afadbaskanlik @trthaber @anadoluajansi
‘ANKARA DEPREME TAMAMEN İZOLE DEĞİL’
Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) İnşaat Fakültesi Öğretim Üyesi ve deprem uzmanı Prof. Dr. Şükrü Ersoy, Ankara’nın deprem riski açısından tamamen güvenli bir bölge olmadığını vurguladı.
Prof. Dr. Ersoy, “Ankara'nın depremden arınmış, izole bir bölge olduğunu söylemek doğru değil. Ankara çevresinde, kenti etkileyebilecek ve şehirde yaşayanların hissedebileceği depremler zaman zaman meydana geliyor” dedi.
Depremin Kalecik’in tam ortasından geçen kuzey-güney doğrultulu bir fay hattı üzerinde gerçekleştiğini belirten Prof. Dr. Ersoy, “Bu fay, diri fay haritasında net şekilde görülüyor ve haritada ölçeklenebilir biçimde çizilmiş. Fay hattı üzerinde, batı kesiminde 4’ün üzerinde büyüklüğe ulaşabilecek depremler oluşturabilecek segmentler mevcut gibi görünüyor” ifadelerini kullandı.
Söz konusu fayın varlığına dikkat çeken uzman isim, “Bu da gösteriyor ki Ankara ve çevresinin depremden hiç etkilenmeyeceğini düşünmek doğru değil” şeklinde uyarıda bulundu.
Gazi Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin 2008 tarihli raporuna göre, Ankara ve çevresi tarih boyunca birçok yıkıcı depreme sahne oldu. 1900 yılı öncesinde bölgede 4 büyük hasarlı deprem kaydedildi. En dikkat çekeni, 1668 yılında peş peşe meydana gelen ve hem Beypazarı’nda hem de Ankara merkezde ciddi yıkıma yol açan depremlerdi.
1900 sonrası aletsel dönemde ise Ankara ve çevresinde 10 büyük deprem yaşandı. 1902 yılında Çankırı merkezli depremde 3 bin ev yıkılırken, 4 kişi öldü, 100 kişi yaralandı. 1938’de Kırşehir-Keskin’de meydana gelen depremde 149 kişi yaşamını yitirirken, 3860 yapı hasar gördü. 1943 Ladik ve 1944 Gerede depremleri binlerce can kaybına ve Ankara’nın kuzey ilçelerinde büyük yıkıma neden oldu. Son yıllarda ise 2000 Dodurga, 2005 ve 2007 Bala-Ankara depremleriyle kent yeniden sarsıldı. 2007 depreminde 834 konut ağır hasar gördü. Uzmanlar, bu verilerin Ankara’nın ciddi bir deprem riski taşıdığını gösterdiğini vurguluyor.
‘BU DEPREM ASLA KÜÇÜMSENMEMELİ’
“4.1 büyüklüğündeki bir deprem hissedilebilir nitelikte ama yıkıcı değil. İnsanlar sokakta pek hissetmemiş olabilir ancak evlerinde mutlaka hissetmişlerdir” diyen Prof. Dr. Şükrü Ersoy, şöyle devam etti:
“Özellikle zemini gevşek olan bölgelerde sarsıntılar daha fazla hissedilir. Bunu İstanbul’da da yaşıyoruz; örneğin Balıkesir ve Bursa’daki depremler zaman zaman İstanbul’dan da hissediliyor. Bu da benzer bir durum.”
Küçük gibi görünen depremlerin dahi önemsenmesi gerektiğini vurgulayan Ersoy, “4.1 küçük bir deprem değil. Hele ki büyüklük 5’e ulaştığında, aradaki enerji farkı yaklaşık 30 kat artıyor. Bu da sarsıntının çok daha güçlü hissedilmesine neden olur” ifadelerini kullandı.
‘FAYIN 6 BÜYÜKLÜĞÜNE KADAR ÇIKABİLECEK BİR KAPASİTESİ OLABİLİR’
Depreme neden olan fayın daha büyük sarsıntılar üretebilecek potansiyele sahip olduğunun altını çizen ve fayın kısa bir segment olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Şükrü Ersoy, “Bu depreme neden olan fay, 4 büyüklüğünün üzerine çıkabilecek depremler üretebilir. Bunu kesin olarak öngörmek zor ama enerji potansiyeli açısından 6 büyüklüğüne kadar çıkabilecek bir kapasitesi olabilir” dedi.
Ancak bu açıklamanın hemen bir deprem olacak anlamına gelmediğini belirten Prof. Dr. Ersoy, “Bu, mutlaka bir deprem olacak demek değil. Ama diri fay haritasına baktığımızda, 4.1 büyüklüğündeki bu depremin gerçekleştiği fayın kısa bir fay olmadığını görüyoruz. Dolayısıyla biraz daha büyük bir deprem üretme ihtimali göz ardı edilmemeli” ifadelerini kullandı.
ANKARA’DA YAPI GÜVENLİĞİ GÖZDEN GEÇİRİLMELİ
Deprem uzmanı Prof. Dr. Şükrü Ersoy, 5.5 ve üzeri büyüklükteki depremlerin kırsal bölgelerde yapısal hasara neden olabildiğine dikkat çekerek, yapı kalitesinin hayati önem taşıdığını vurguladı.
“5.5 büyüklüğünü geçen depremlerden sonra kırsal kesimlerde yapılarda hasar meydana geliyor. Depremin büyüklüğü 6’ya ulaştığında ise yapısal hasar ve yıkımlar görülebiliyor. En son Balıkesir’de yaşadık bunu” diyen Prof. Dr. Ersoy, sorunun sadece depremin büyüklüğüyle değil, yapıların dayanıklılığıyla da ilgili olduğunu belirtti.
“Bunları sadece depremin enerjisine bağlamak doğru değil. Asıl sorun yapı stoğumuzda. Evi iyi yapamamışız. 6.1 büyüklüğünde bir depremde ev yıkılmamalı. Ama Sındırgı depreminde bir ev yıkıldı, pek çok evde de hasar oluştu” ifadelerini kullanan Prof. Dr. Ersoy, kırsal kesimdeki yapıların da depreme dayanıklı hale getirilmesi gerektiğinin altını çizdi:
“Evlerin iyi inşa edilmiş olması gerekiyor. Köy evi bile olsa depreme dayanıklı yapılabilir. Hele ki Ankara gibi başkentimiz olan ve önemli bir nüfusu barındıran bir şehirde vurdumduymaz olmamak gerekiyor. Bu bölgedeki tehlikenin ne kadar büyük olduğunun detaylı biçimde incelenmesi şart.”


