Antalya Emniyet Müdürü’nü arkadaşı mı yaktı?
SonTurkHaber.com, Halktv kaynağından alınan verilere dayanarak duyuru yapıyor.
Antalya Emniyet Müdürü İlker Arslan, dün Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’e yönelik soruşturma kapsamında haksız mal edinme ve suçtan kaynaklı malvarlığı değerlerini aklamak iddiasıyla tutuklandı.
Arslan, 19 Mart’tan beri yolsuzluk suçlamasıyla açığa alınıp cezaevine gönderilen en üst düzey emniyet görevlisi.
Teşkilatta ‘Milli Görüşçü’ diye biliniyor.
90’lı yıllarda Başbakan Necmettin Erbakan’ın ve Bakan Recai Kutan’ın korumalığını yaptı.
Tanık Koruma Dairesi Başkanlığı ve Üsküp Büyükelçiliği’nde İçişleri Müşavirliği görevlerini üstlendi.
Üsküp dönüşü Antalya Emniyet Müdürü olarak atandı.
Makam aracında polis kardeşi çıktı
Arslan, İçişleri Bakanlığı tarafından açığa alındığı 6 Eylül’de
Ankara’daydı.
Ankara Emniyeti’nden arandı.
“İfadeniz alınacak, Ankara Emniyeti’ne gelin” denildi.
Arslan, polis kardeşi Cafer Tayyar’ı arayıp makam aracını ona teslim etti. Telefonunu kapatıp araçta bıraktı. Cafer Tayyar Arslan, Antalya’ya giderken Cihanbeyli’de durduruldu. Araçta İlker Arslan’ı bulamayan polisler, kardeşini gözaltına aldı.
İlker Arslan, bir arkadaşının aracıyla Antalya’ya gidip emniyete teslim oldu.
Yeni ifadede isimleri verdiler
Arslan adı, soruşturma dosyasına işadamı Fazlı Ateş’ten ötürü girdi.
Ateş, Refah Partisi’nin gençlik kollarında görev almış.
Arslan ile bu vesileyle tanışıp arkadaş olmuşlar.
Antalya’ya yerleşmiş, iş hayatına girmiş.
Arslan, Antalya’ya atanınca ilişkileri ilerlemiş.
Dostları arasında Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek var.
Hatırlarsanız…
Böcek, 5 Temmuz’da rüşvet suçlamasıyla tutuklandı. Belediyeden ihale alan işadamı B.Ç. ve E.T., 30 Temmuz günü ifade verdi. Bu ifadelerinde ne Ateş’ten ne de Arslan’dan söz ettiler.
Ne olduysa 5 Eylül’de tekrar ifadeleri alındı.
Bu kez Ateş ve Arslan hakkındaki iddiaları dile getirdiler.
Hatıra binaen!
Ateş, çevresine Arslan ile Böcek arasındaki yakınlığı anlatarak, belediyede iş çözme vaadiyle menfaat elde etmekle itham ediliyor. Arslan’ın adını kullanarak, B.Ç.’den 6 milyon TL ve Arslan’ın lojmanında görüştüğü E.T.’den 2 milyon TL almakla suçlanıyor. Paranın bir kısmını Arslan’ın kızına alınan evin teminatı için gönderdiği öne sürülüyor. Arslan’ın eşini şirketinde çalışan gösterdiği iddia ediliyor.
Ateş, ifadesinde Arslan’a ‘aralarındaki dostluk sebebiyle hatıra binaen’ ödeme yaptığını söylüyor. Arslan’la Gölbaşı’ndaki arsanın satışına ilişkin bir sözleşme imzaladıklarını kaydediyor. Sözleşme bedelini emniyette 2, savcılıkta 5 milyon TL diye beyan ediyor. Arsanın büyüklüğünü de yanlış hatırlıyor.
‘Adımı kullanmış olabilir’
Arslan, Ateş’i 30 yıldır tanıdığını, Antalya’ya gelince lojmanın peyzaj işini ona verdiğini söylüyor. Lojman bahçesinde Ateş, Böcek ve bir kişiyle birlikte ‘okey’ oynamışlar. Böcek’le başka bir sosyal temasının olmadığını savunuyor. Böcek’in oğlu Gökhan’a koruma tahsisinde ayrıcalık yapmadığını da belirtiyor.
Arslan, şöyle diyor:
“Ateş’e güvenirim ancak bilgim dışında nüfuz ticareti yapmak amacıyla adımı kullanmış olabilir. B.Ç. tarafından Ateş’e verilen paralarla ilgim olmadığı gibi, menfaat temin etmem de söz konusu değildir. Usule uygun olmayan talepleri olmamıştır.”
Arslan, E.T.’yi tanımadığını, bu kişi ile Ateş arasındaki ilişkiyi bilmediğini savunuyor. “Ateş’in benim aracılığımla dile getirilen sıkıntıların çözümü için emniyetteki çalışanlara para verileceğine dair söylemlerde bulunup bulunmadığını bilmiyorum. Para almadım” diyor.
Eşinin Ateş’in şirketinde altı ay çalıştığını kaydediyor. “Benden sonra evden ayrıldığı için hangi saatlerde çalıştığını, uzaktan çalışıp çalışmadığını bilmiyorum” diyor.
Üsküp’te paraya ihtiyacı olduğunu, Yenimahalle’deki arsasını 5 milyon TL’ye Ateş’e sattığını ifade ediyor. Ateş’in 1.5 milyon TL’yi kızı için Antalya’da aldığı evin müteahhitine gönderdiğini söylüyor. Üsküp’te satın aldığı aracı Türkiye’ye ithal edebilmek için gereken 997 bin TL’yi de Ateş’in yolladığını belirtiyor. Bu ödemelerle birlikte Ateş’ten 3 milyon TL aldığını, 2 milyon TL alacağının bulunduğunu vurguluyor.
Ateş’in ev için gönderdiği 1.5 milyon TL’yi H.E.’den aldığı belirlendi. H.E.’nin oğlunun okul kaydı için ricada bulunduğu, Ateş’in Arslan’ı, Arslan’ın da milli eğitim müdürünü arayıp “Bir arkadaş görüşmeye gelecek” dediği anlaşılıyor.
Soruşturmaya müdahale iddiası
Arslan, Ateş’in telefonunun dinlendiğini bilmediğini savunuyor. “İletişimin dinlenmesi kararı verilen şahıslarla ilgili bilgi notları tarafıma sunulur. Bu belgeler içerisinde Ateş’le ilgili değerlendirme olup olmadığını hatırlamıyorum” diyor.
Ateş’in soruşturma kapsamında olduğunu ifade edecek şekilde çevresinde “Bu işlerin içinde Fazlı da varmış” diye sözler duyduğunu belirterek, şunları söylüyor:
“Ateş’in güvenilir olup olmadığını anlamak için Antalya Başsavcısı ile yaptığım görüşmede kendisine Fazlı’nın bir sıkıntısı olup olmadığını bizzat sordum ve kendisiyle olan tanışıklığımın nedenini açıkça ifade ettim. Başsavcımız herhangi bir sorun olmadığını ifade etti. Başsavcımıza Ateş’in bu işlerle ilgisi olmadığını, soruşturmaya dahil edilmemesi gerektiğini söylemedim.”
Arslan, kumpas kurulduğunu iddia ediyor.
Menfaat temin etmediğini ve hiçbir usulsüz işlem yapmadığını kaydediyor. Borçlarının bulunduğunu belirterek, “Rüşvet alan biri bu kadar maddi sıkıntı içinde olmaz” diyor.
‘Finansal ilişki içinde’
Tutuklamaya sevk yazısında, Arslan’ın Ateş’le ‘görev tanımına aykırı şekilde sosyal ve finansal ilişki içerisine girdiği’ ileri sürülüyor. Eşinin Ateş’e ait bir mekan ya da envanteri bulunmayan şirkette çalışıyor gibi gösterildiği iddia ediliyor. Arsa satışına ilişkin sunduğu adi sözleşmeye itibar edilemeyeceği, içeriğiyle Ateş’in beyanlarının çeliştiği anlatılıyor.
Yazıdan:
“Arslan’ın kredi kartı borcu olduğundan bahsetmesine rağmen yurt dışından getirmiş olduğu aracın gümrük bedelinin ödenmesi ve kızına daire almasının hayatın olağan akışı içinde itibar edilemeyeceği….”
Arslan’ın rüşvete aracılıktan haberdar olduğuna ilişkin bir delil elde edilemedi.
Emniyet şaşkın
Arslan’ın tutuklanması Emniyet’te şaşkınlık yarattı.
Arslan’ın arkadaşı olan bir emniyet müdürü bana şöyle yazdı:
“Arslan, babası demiryolları fabrikasında çalışan işçi çocuğudur. Ankara Trafik Şube’de göreve başladı. Otobüs ve kamyonların sık geçtiği kavşakta akşama kadar kan ter içerisinde çalışır, üstü başı egzoz dumanı kokarak eve gelirdi. Ankara’da güneş görmeyen bir evi var.
Büyük kızı üniversiteyi bitirmesine rağmen işsiz.
Büyük oğlu devlet bursuyla Makedonya’da hukuk okuyan mütevazi ve yiğit bir kardeşimiz.
Küçük oğlu üniversite öğrencisi olacak bu sene.
30 yıllık dostluğu bulunan bir şahsın soruşturmada ismi geçtiği için bağlantı kurulmaya çalışılan, aralarındaki arsa alışverişinden kaynaklı cüzi parayı bile soruşturmaya bulaştıran mantıkla bunlar reva görülmüştür.”


