Arka Sokaklar’ın başarısı dizi tarihinde bir ilk
Hurriyet sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
* “Arka Sokaklar” 20’nci sezonuyla ekrana gelecek. Dile kolay; 20 yıl. Duygularınızı öğrenerek başlamak isterim sohbetimize...
- Zafer Ergin: Sanki 2’nci yılmış gibi geliyor bana. Öyle bir hırs var ki içimizde, bir 20 yılı daha peşin neden çekmiyoruz diye heyecanlıyım ben. 20 yılda neler oldu, kimler geldi kimler geçti...
- Özgür Ozan: 20’nci yıl. Dile kolay geliyor ama 20 yıldır devam eden bir diziyiz. Türkiye’de ve dünyada örneği olmayan bir şeyin içerisinde olmak bana çok gurur veriyor. Gelenler gidenler oldu, bu dizide tanışıp evlenenler, çocukları olanlar oldu. 20 sene öncesine döndüğümüz zaman Türkiye, dünya aynı değildi. O yüzden “Arka Sokaklar”ın başarmış olduğu bu durum dizi tarihinde ilktir. Aynı kanalda, aynı şekilde, hiç eksilmeden, hep çoğalarak, tabii seyircimizin katkısıyla devam ediyoruz. Yaratıcılarına da sormak lazım; 20 sene boyunca bir hikâye yazmak kolay değil. Orhan Oğuz’u da unutmamak gerek, bu dünyayı o kurdu. Onun kurduğu dünyadan devam ediyoruz. Ama tabii teknoloji gelişti, biz de ona uyum sağladık. Dijital bile yoktu biz başladığımız zaman. Oralardan buralara geldik. O nedenle aslında çok ses getirmesi gereken bir olay.
Fotoğraflar: Murat ŞAKA
DİZİNİN HER BÖLÜMÜ AYRI BİR FİLM
* Sizce yeteri kadar ses getirmiyor mu?
- Özgür Ozan: İki çocuğum oldu bu diziyle. İlk başladığında doğan çocuğum şu an 19 yaşında. Geriye dönüp baktığınızda bir sürü şey yaşanmış. Çok eleştirildik, linç yedik ama sürekli gündemi takip eden, pandemide bile çalışan tek diziydik. O zaman da pandemi yok gibi göstermedik, maskelerle çalıştık. Ama dediğim gibi bu özeni neden görmedik, göremiyoruz bilmiyorum. Bunun filminin çekilmesi, kitaplarının yazılması lazım. Mesela Burak’ın (Satıbol) bir önerisi var; çizgi roman yapılabilir. Çok ikonik bir şey. 20’nci yıl çok uzun ve özel bir sene. Herkesin içinde olmak istediği ama dışarıdan bakınca eleştirdiği bir iş bizimki. Ama içinde olmak başka. Zor bir iş yapıyoruz.
- Zafer Ergin: Bu dizinin bir sürü kahramanı var. Dünya kadar olay yazılıyor. 500’üncü bölümde bir yemek verilmişti. Bize soranlara espri yapıyorduk “Yolu yarıladık” diye. Şimdi 700 küsurdayız.
- Ozan Çobanoğlu: Benim 10’uncu sezonum. Oya ile girmiştik işe. Su gibi geçiyor, çünkü standart bir iş değil. Oynadığınız oyuncular her bölüm değişiyor. Her gün bir mekânda değilsiniz. Her bölüm bir film gibi. O yüzden işten sıkılmıyorsunuz. Çok başarılı bir iş olduğunu düşünüyorum. Hangi yapımcı istemez; bir iş yapayım da 20 sene sürsün. Hangi oyuncu istemez; ben bir işte oynayayım da yıllarca devam etsin... Bence kısmetli bir iş bu. Ben çok mutluyum.
- Burak Satıbol: Gurur duyduğum bir işin içindeyim, ustalarla beraberim. Onlar 20 yıllık geleneği getiriyorlar, biz bir yerinde ortak olduk. Onların anlattıklarıyla, her gün yeni bir hikâyeyle öğreniyoruz. Hepsinden alacağım dersler var, bu çok hoşuma gidiyor. Dizilerin üç bölüm sonra yayından kaldırıldığı sistemde bir işin 20 sene devam etmesi itme kakmayla olmaz, başarıyla olur. O yüzden işin en eleştirilemeyecek tarafı bu. Ne mutlu bize ki bu ülkede 20 yıldır süren bir dizi var. Toplumun her tarafının bu farkındalığa varması gerek.
- Özgür Ozan: Dizinin neresinden yakalarsanız yakalayın, hiçbir şey kaybetmiyorsunuz. Anlaşılabilir bir iş. Silahın sadece kanunun elinde olması gerektiğini, onun dışında hareket edenlerin her zaman bizim ekiple karşılaşabileceğini gösteriyoruz. Polisiye çekmek çok zor, bıçak sırtı bir iştir. Haklıyı, haksızı gösterirken bir tarafı sinirlendirdiğimiz oldu. Her ne kadar kurgu da olsa işin içinde yaşanmışlıklar da var sonuçta.
- Zafer Ergin: İnsan kendini görüyor orada. Polisiye diziyiz ama polislerin aileleri var, başka aileler var, dostlar, düşmanlar var. Kendilerini gördükleri için bağlanıyor diziye insanlar. Yaşamda ne varsa bizde de var.
* Geriye dönüp baktığınızda; sizin için en unutulmaz sahne hangisiydi?
- Zafer Ergin: Geri dönüp düşünmeye başlarsak yaşlanacağız! (Gülüyor) Aslında hepsinden hepimiz ayrı ayrı zevk alıyoruz. Birbirimizin oyunundan da zevk alıyoruz. Bu keyfi her bölümde benimsediğimiz için zaten başarının önemli noktalarından biri bu oluyor. Her sahne birbirinden güzel.
* Çekerken en çok zorlandığınız sahne neydi?
- Özgür Ozan: Ben ilk çektiğim sahnede Rus mafyasını çökertmiştim! Her sahne zor, çünkü aksiyon çekiyorsunuz. Yazı, kışı, çamuru var. Ayak izi görmediğimiz yerlere gidiyoruz biz, daha inandırıcı olsun diye. O yüzden tek bir sahne söylemek zor.
- Burak Satıbol: Narin’le ilgili bölüm çekilirken, çocuğun cansız bedeninin sudan çıktığı an çok gerçek bir andı.
- Ozan Çobanoğlu: Oyuncular sürekli oynayan insanlar değil. İyi oyuncular empati kurandır, rol yapan değildir. Biz olmaya çalıştığımız için çoğu sahne bizi derinden etkiliyor. Biz hiçbir sahneyi bitirip de ardından yarım saat geyik yapmıyoruz. Rol yapmadığımız için de bu kadar samimi bu iş.
- Oya Okar: Gerçek hayatta yaşanmış üzücü olaylar hikâyemizin bir parçası haline geldiğinde, bizim için daha can yakıcı oluyor. Yenidoğan çetesi ve bebeklerin vefatını işlemiştik mesela, akıl almayacak kadar korkunç bir şey. Keşke sadece kurgu olsaydı.
BOZO, DELİ FİŞEK BİR KARAKTER
* Sarp Bey siz bu sezon diziye dahil oluyorsunuz. Neler söylemek istersiniz?
- Sarp Levendoğlu: 20 yıllık çok büyük bir başarı hikâyesi ve 20 yıllık bir aile var burada. Sağ olsunlar beni bu aileye dahil ettiler. İlk haftadan sonra sanki ben de yıllardır çalışıyor gibiydim. Çünkü çok doğru kurulmuş bir sistem var. Türkiye’nin gelmiş geçmiş en başarılı dizisi.
* Uzun zaman sonra bir diziye dahil oldunuz. “Arka Sokaklar”da sizi en çok çeken neydi?
- Sarp Levendoğlu: Bence aklı olan herkes bu işte olmak ister. Çok değerli ustalarımız, abilerimiz var. Senaryo da çok güzel, oynayacağım karakter de hoşuma gitti.
* ‘Bozo’ lakaplı polis Barış Bozoğlu’nu oynuyorsunuz, nasıl biri?
- Sarp Levendoğlu: Mesut Komiser’in gençliğine benziyor bazı huyları. Benzeşiyorlar, o yüzden zıtlaşıyorlar. Biraz deli fişek bir karakter.
- Özgür Ozan: Özel Harekat’tan geldiği için coğrafyası farklı. Bazı konulara farklı gözle bakıyor. Orada tabiat kanunları hüküm sürdüğü için o coğrafyaya uygun yapıları var. Romantiklikten uzak, net. Kalbiyle değil aklıyla hareket eden insanlar. Mesut karakterinin gençliği gibi demesinin sebebi o. Biz de Sarp’ın aramızda olmasından çok mutluyuz. İnşallah uzun seneler devam eder.
MİLLETİN BİR BABAYA İHTİYACI VARMIŞ
* Canlandırdığınız karakterlerin size ‘benzemeyen’ yönleri neler?
- Özgür Ozan: Ben Hüsnü’yle arkadaş olmak isterdim. Onunla bağdaşan o kadar tarafım var ki... Çok renkli bir adam. Ailesine bağlı. Ama ben polis olmak istemezdim. Hayatını ortaya koyduğun bir mesleği yapabileceğimi, bu kadar kendimden ödün verebileceğimi zannetmiyorum.
- Ozan Çobanoğlu: Senaristimiz Ozan Yurdakul’un gözlem yeteneği çok yüksek. Çaktırmadan duygularımızı, tepkilerimizi gözlemliyor. Ama benim benzemeyen yönüm şu ki; Hakan çok inatçı. Ben o kadar değilim. Hakan her konuda çok inatçı.
- Oya Okar: Hepsi kusurlu karakterler, insan gibi. İyi ve kötü tarafları var. O kadar yaşayan karakterler haline geliyorlar ki, bir tarafını sevmesen öbür tarafıyla dengeliyor. Dolayısıyla ben de Selin gibi ‘Doğrucu Davut’um ama onun kadar sabırlı değilimdir.
- Sarp Levendoğlu: Benim canlandırdığım karakter çok fevri, laf dinlemiyor. Ben laf dinlerim, çok da sakinimdir. Ama yalnız kalmayı çok severim, Bozo da yalnız çalışmayı çok seviyor!
- Burak Satıbol: Zeki, cesur bir karakter. 120 kilo adamsın, bir dur değil mi? Hiç durmuyor! (Gülüyor) Ben hiç öyle bir adam değilim. Zeki koşuyor falan. Ben mecbur kalmadıkça koşmam!
- Zafer Ergin: Rıza Baba tam baba; gerek mesleki tecrübesi, gerek hayattaki tecrübesi bakımından. Hâlâ yolda “Rıza Baba” diye bağırıp duruyorlar. Demek ki bu milletin bir babaya ihtiyacı varmış.
BİZİM SETTE HERKES NEŞELİ
* Setin en güldüreni kim?
- Burak Satıbol: Özgür Abi beklemediğimiz anda herkes güldürebiliyor.
- Özgür Ozan: Ben de Burak’a çok gülüyorum.
- Ozan Çobanoğlu: Bizim sette çok neşeli insanlar var. Hepimiz öyleyiz. Bu da birbirimize karşı duyduğumuz sevgi ve saygıdan.
- Özgür Ozan: Egoların olmaması da etkiliyor. Var olan şartlar bu ve 20 yıldır devam eden şartlar. Sette mutlu olmazsan gelmek istemezsin.
* Sete en erken gelen kim?
- Ozan Çobanoğlu: Yönetmenimiz Baran Özçaylan.
* En çok yemek seven?
- Ozan Çobanoğlu: Şevket Çoruh!
- Özgür Ozan: Hepimizin cevabı Şevket Çoruh.
* Sette en sinirli kim?
- Ozan Çobanoğlu: Şevket Çoruh.
- Özgür Ozan: Onunki sinir değil ya kuru kalabalık! (Gülüyor) Zafer Ergin her gün gergin! Çok gergindi ilk zamanlar, çünkü çok disiplinlidir. Ama artık pamuk.
- Zafer Ergin: Ben ne kadar sinirlenirsem sinirleneyim baktım ki düzelen yok, koyver gitsin dedim. (Gülüyor)
* Sette en çok şarkı söyleyen hanginiz?
- Oya Okar: Ozan söyler.
- Ozan Çobanoğlu: Ben severim şarkı söylemeyi.
‘EKİP İŞİ’ LAFI ‘ARKA SOKAKLAR’DA GERÇEK
* 20’nci yıla özel olarak “Arka Sokaklar” izleyicilerine neler söylemek istersiniz?
- Zafer Ergin: Bir şey var ki mihenk taşımız; “Bu bir ekip işidir” diye başlayan laf var ya, o “Arka Sokaklar”da gerçek. Herkes birbirinin elinden tutuyor, yardımcı oluyor. Zaten Türkiye’de herkeste böyle prensip olsa başka yerde oluruz herhalde.
- Özgür Ozan: Seyircimize teşekkür ediyoruz; bunca yıl takip ettikleri için. Bizim için çok heyecanlı. Keşke her iş bu kadar uzun sürebilse. Biraz kıymetimizi bilsinler. Biliyorlarsa da bilmeyenlere söylesinler. Eleştirirken kendilerine çuvaldızı batırıp, iğneyi bize batırsınlar. İnşallah 21, 22, 23’üncü yılımıza da kavuşuruz.
- Oya Okar: 20’nci yılındaki bir işe bir bayrak yarışı gibi aradan girdik ama seyirci bunca yıl sahip çıktı ve bu yarışta koşuyor olmanın getirdiği büyük bir sorumluluk var. Gençler de izliyor, sahip çıkıyor. Kemik seyircimiz sahip çıkıyor. Yeni başlayan işlerle kafa kafaya gidiyoruz. Teşekkür ederiz.
‘KARI-KOCA BİLE KAVGA EDİYOR SİZ HİÇ ETMİYORSUNUZ’
* Gerçek isimlerinizi unuttular artık değil mi?
- Özgür Ozan: Hüsnü Çoban adıyla açılmış adisyonlarım var benim! O kadar uzun sene devam ettiği için böyle oldu tabii. Başlangıçta böyle değildik, zaman içine buna evriliyorsunuz. Bir gün bile sete ayaklarımız geri giderek gelmedik. Rahmetli Türker (İnanoğlu) Abi’nin söylediği bir laf vardı; “Karı koca bile kavga ediyor, siz hiç kavga etmiyorsunuz” derdi. Hakikaten öyle. Dışarıdan gelen, uyumsuzluk gösteren insanlar da çok fazla kalmıyor zaten aramızda.


