Avrupa nın hassas zırhı: Kritik minerallerde Çin e bağımlılık Enerji Haberleri
SonTurkHaber.com, Haberturk kaynağından alınan verilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
Son dönemde yaşanan jeopolitik gerilimler tüm ülkeleri ancak özellikle de Rusya-Ukrayna Savaşı'nın etkilerini derinden hisseden Avrupa ülkelerini adım atmaya yönlendirdi.
Bu kapsamda Avrupa ülkeleri savunma bütçelerini artırmadan zorunlu askerliği yeniden hayata geçirmeye kadar pek çok önlem kararı aldı. Ancak ekonomistler genel olarak, askeri harcamalara ayrılan her bir doların gayri safi yurtiçi hasılayı 50 sent artıracağını tahmin ediyor.
Avrupa Komisyonu, bu baharda savunma harcamalarındaki artışın 27 üyeli Avrupa Birliği'nin toplam ekonomik çıktısında 2028 yılına kadar yüzde 0,3 ila 0,6 arasında küçük bir artışa yol açacağını tahmin etti.
Avrupa Savunma Ajansı'nın (EDA) yeni raporuna göre, Avrupa Birliği geçen yıl savunmaya toplam 343 milyar euro harcadı, bu rakam tahminleri de aşarak yeni bir rekora imza attı. Kurum, savunma harcamalarının 2025 yılında 381 milyar euroya çıkmasının beklendiğini de belirtti.

AB'nin 2024'teki toplam savunma harcaması, Çin'inkini yaklaşık 1.5 katı, Rusya'nın askeri bütçesinin ise 3 katından fazlası durumunda ve yalnızca ABD'nin daha yüksek askeri harcamaları var. Bu rakam, bloğun GSYİH'sinin yüzde 1,9'una denk geliyor ve bir önceki yıla göre yüzde 19 artış gösteriyor.
Yüksek savunma harcamaları, öncelikle ülkelerin yeni ekipman satın almalarından ve AB genelindeki Ar-Ge fonlarından kaynaklanıyor. Her ikisi de AB terminolojisinde, asker maaşlarına veya tesislerin bakımına harcanan paranın aksine, toplu olarak 'savunma yatırımları' olarak adlandırılıyor. Toplam savunma harcamalarının yüzde 31'i, yani 106 milyar euro yatırımdan oluştu ve bunun 13 milyar eurosu Ar-Ge'ye harcandı. EDA'nın hesaplamalarına göre, ekipman alımları bir önceki yıla göre yüzde 39 artarken, araştırma ve geliştirme yüzde 20 büyüdü.
Avrupa Birliği ise kararlı. AB Dış Politika Şefi Kaja Kallas, "Avrupa, halkımızın güvenliğini sağlamak için savunmaya rekor miktarda para harcıyor ve biz bununla yetinmeyeceğiz. Günümüzde savunma, vatandaşlarımızın korunması için temel bir öneme sahip. Bu, Avrupa savunmasının çağı olmalı" dedi.
Savunma şirketleri ise Soğuk Savaş'tan sonra azalan endüstriyel üssü yeniden canlandırma umuduyla fabrikaları yeniden donatmak ve uzun süredir atıl durumda olan üretim hatlarını yeniden canlandırmak için yarışıyor. Ancak yeniden silahlanma kırılgan bir temele oturtuluyor.
AVRUPA'NIN SAVUNMASINDA ÇİN'İN KRİTİK ÖNEMİ
Savunma politikası AB için endişe de verici çünkü ana kaynak Çin. Zira AB'nin savunması Çin ve Çin'in elindeki kritik minerallere dolaylı olarak bağlı.
Pekin'in kozunun sırrı, Batı endüstrisine ve ABD ordusuna hayati girdiler sağlayan nadir toprak elementleri ve diğer kritik minerallerin üretiminde neredeyse tekel konumunda olması. Çin'in, dünyadaki nadir toprak elementlerinin yaklaşık yüzde 60-70'ini çıkardığı ve bunların işlenmesi ve rafinasyonunun yaklaşık yüzde 90'ını kontrol ettiği düşünülüyor.
Bu da Çin'in nadir toprak elementlerinin ihracatını engelleme tehdidi, Avrupa'nın Gucci çantalarının ihracatını engelleme tehdidinden çok daha güçlü bir koz haline getiriyor.
Ülkenin yeniden silahlanma hamlesi kapsamında sipariş edilen her tank, füze veya insansız hava aracı, savunma sanayi dışında çok az kişinin adını bildiği hammaddelere dayanıyor.
Alman Sanayi Federasyonu'na (BDI) göre; neodimyum ve disprozyum gibi nadir toprak elementleri, tungsten, grafit, titanyum ve magnezyumla birlikte, üst düzey askeri sistemlerin omurgasını oluşturuyor. Radar sistemlerine, elektrik motorlarına, füze güdüm kanatçıklarına ve insansız hava aracı sistemlerine güç sağlıyor yani modern savaşın temellerini oluşturuyorlar. Ve bunların çoğu Çin'den geliyor.
BDI, AB'nin tüm stratejik hammaddelerinin yüzde 95'ini ithal ettiği ve yüzde 90'ını AB dışındaki ülkelere bağımlı olduğu konusunda uyarıyor. Almanya'nın kendi iç işleme kapasitesi ise neredeyse yok denecek kadar az. Bu arada Çin, birçok kritik mineralin küresel işleme kapasitesinin yüzde 50'sinden fazlasını, galyum ve germanyum da dahil olmak üzere savunma açısından en önemli minerallerin bazılarında ise yüzde 86'ya varan bir oranı kontrol ediyor.


Tabii eldeki ürünler ne kadar gelişmiş olursa risk de o kadar artıyor. Eurofighter jetleri, gövdelerinde ağırlıklı olarak Çin'de işlenen güçlü ve hafif titanyuma, motorlarında ise özel ısıya dayanıklı metallere dayanıyor. Politico'nun haberine göre Almanya merkezli bir otomotiv parça üreticisi ve savunma şirketi olan Rheinmetall, zırh delici tank mermilerinde yoğun tungsten çekirdekler kullandığını doğruladı.
Özellikle ABD-Çin arasındaki ticaret savaşı sırasında Çin, Batılı savunma şirketlerine kritik hammadde ihracatını aktif olarak kısıtlarken bu, sektörde üretim gecikmelerine ve maliyet artışlarına neden oldu, olmaya da devam ediyor.
İşte tam da bu nedenle AB'nin Kritik Hammaddeler Yasası geçen yıl yürürlüğe girdi. Yasa, 2030 yılına kadar en önemli maddelerin çıkarılması, işlenmesi ve geri dönüştürülmesinde ithalata bağımlılığı azaltma hedefleri belirliyor. Avrupa'da yalnızca iki nadir toprak işleme tesisi bulunuyor. Bunlardan biri Estonya'da, diğeri ise Batı Fransa'da bulunuyor. Ve özellikle Batı Fransa'daki tesis Çin dışında 17 farklı nadir toprak elementinin tamamını işleyebilen tek tesis konumunda.
Şimdilik odak noktası, halihazırda Avrupa'da bulunan nadir toprak elementlerinin geri dönüşümü. Uzmanlar Avrupa'nın ihtiyaç duyduğu nadir toprak elementlerinin muhtemelen yüzde 30'unu, ömrünü tamamlamış motorları ve diğer ekipmanları geri dönüştürerek üretebileceğini düşünüyor. Talep artmaya devam ettikçe de bu durum değişecek ve Brezilya, Kanada ve Avustralya gibi ülkelerden daha fazla ham maddeye ihtiyaç duyulacak.
Avrupa'da faal durumda nadir toprak madeni bulunmazken en gelişmişler arasında Norveç ve İsveç'teki projeler var ancak onların da hazır olmaları muhtemelen uzun zaman daha sürecek. AB'li isimler kendi madenlerine sahip olmanın kesinlikle gerekli olduğunu düşünse de malzemelerin son aşamaya kadar gelmesi 1000'den fazla aşama gerektiriyor.
Fransız hükümeti bu tesisi yaklaşık 20 milyon euroluk vergi kredisiyle destekliyor. Avrupa Parlamentosu ise Avrupa Komisyonu'nun Çin nadir toprak elementlerine olan bağımlılığı azaltmak için daha fazla çaba göstermesini istiyor. Pekin'in kontrollerinin haksız ve zorlayıcı nitelikte olduğunu belirtiyor.
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi ise Almanya'ya yaptığı son ziyarette, hem ticari hem de askeri amaçlı malların ihracatını kontrol etmenin, ülkesinin 'egemenlik hakkı' olduğunu söyledi. Bu duruş, hammaddelere erişimin güvence altına alınmasının AB'nin son dönemdeki ticaret anlaşmalarının merkezinde yer almasının nedenini açıklıyor. Örneğin AB geçen yıl konuya ilişkin Arjantin, Brezilya, Paraguay ve Uruguay ile anlaşma imzalamıştı.
Nadir toprak elementleri sektöründeki Batılı firmalar ise Çinli rakiplerine yetişmek istiyorlarsa daha fazla devlet desteğine ihtiyaç duyduklarını söylüyor. AB'li yetkililer ise özellikle savunmadaki değişen politikalarıyla birlikte kritik mineraller noktasında hızlanmak istese de Çin'in son 20 yılda hazırlandığı bu alan, Avrupa'nın işini zorlaştırıyor.


