Ayı ile asla yatağa girilmez! Sözcü Gazetesi
Sozcu sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
Amerika’nın Ankara Büyükelçisi Tom Barrack’ın günlerden beri söylediği sözler, Türkiye’ye Osmanlı tipi devlet düzeninin önerilmesi gibi absürt ifadeler, bu konuda bazı dolapların döndüğünü gösteriyor.
Tom Barrack, laik ve çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’ne ve bizlere, batan Osmanlı’nın devlet düzenini önerirken, İstanbul Fener’deki Ortodoks Patrikliği’nin “ekümenik” olduğunu söylüyor, daha doğrusu arsızca dayatıyor!
Çünkü bu ifade “Türkiye’nin egemenlik haklarını ihlal etmek” anlamına geliyor.
Amerikan Büyükelçisi’nin yaptığı tam bir densizliktir ama bizdeki hiçbir makam nedense ona gereken cevabı vermiyor ya da veremiyor!
★★★
“Ekümen” kavramı “Dünya Patriği” anlamına gelir. Oysa Fener Rum Patrikhanesi’nin sınırları Lozan Antlaşması’nda çizilmiştir.
Fener Patrikhanesi, İstanbul, Bozcaada ve Gökçeada’daki Rum Ortodoks Cemaati’ne hizmet veren dini bir kuruluştur ve “Ekümenik” kavramının tarihsel veya hukuki bir dayanağı yoktur.
Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu günden bu yana Fener Rum Patrihkhanesi’ni “ekümenik” olduğunu haklı olarak kabul etmiyor.
Her işe burnunu sokan Amerikan Büyükelçisi Tom efendi şimdi kalkmış “Fener Rum Patrikliği ekümeniktir” diyor, tabii ki, halt ediyor!
★★★
Tüm bu olanlar masum hareketler değil!
Uyanık olmalı, içinde bulunduğumuz tehlikeyi anlamalıyız!
Zaten Amerika’dan, hiçbir zaman gerçek dost olmaz... Sizden menfaati varsa ABD dostunuzdur. Çıkarı bozulursa, amansız bir düşmanınız olur!
Türkiye’nin İkinci Cumhurbaşkanı rahmetli İsmet İnönü 1960’lı yıllarda Başbakan olduğu dönemde Amerika’yı kastederek “Büyük devletlerle ilişki kurmak, ayı ile yatağa girmeye benzer!” demişti.
Yani, tecrübesini konuşturarak “Ayının ne yapacağı belli olmaz! Tırmalar mı, ısırır mı, boğar mı, Allah bilir!” demek istemişti.
★★★
İsrail’in hamisi ABD’nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack “Güçlü ulus devletler, İsrail için tehlikedir” diyor.
Türkiye de güçlü bir ulus devlettir. O zaman ne olacak?
ABD, Irak gibi, Suriye gibi, Türkiye’yi de bölüp güçten düşürmek mi istiyor?
Eğer planları buysa, yanlış kapı çalıyorlar!
Osmanlı bizim ecdadımızdır. Sevgimiz saygımız büyüktür ama o dönem sonsuza dek kapanmıştır. Şimdi Türkiye Cumhuriyeti vardır.
Türk ulusu, Atatürk’ün kurduğu bu cumhuriyete sonsuza kadar sahip çıkacaktır.
Türkiye’de “Hâkim teminatı” şart olduKamuoyu üzüntüyle izliyor.
Kanser hastası Murat Çalık, kalp ve damar hastası Ayşe Barım gibi tutukluların, ciddi sağlık sorunları nedeniyle cezaevinde yaşamaları hayati tehlike yaratıyor ama buna rağmen hapis tutuluyorlar.
Tutuksuz yargılama esas olduğu halde bu yapılmıyor. Neden? Çünkü yargının üzerinde siyasetin baskısı var!
Ülkemizde “Hâkim teminatı” yok ne yazık ki!
İktidarın hoşuna gitmeyen kararlar alan hâkimlerin “Hâkimler Savcılar Kurulu kararıyla” başka yerlere sürüldüklerine sık sık tanık oluyoruz.
Hakimler Savcılar Kurulu’nda iktidarın etkisi çok büyük.
Buna rağmen Adalet Bakanı Yılmaz Tunç nasıl oluyor da “Türkiye hukuk devletidir, Türk yargısı bağımsızdır” diyebiliyor, anlayamıyoruz.
Bir ülkede yargının bağımsızlığı, Adalet Bakanı’nın açıklamalarıyla değil, yargının işleyişiyle, siyasi davalarda alınan kararlarla belli olur.
Bir hâkim yargılama yaparken “İktidar bu konuda ne düşünüyor acaba?” diye bir tereddüde kapılmamalı, hiçbir endişe duymamalıdır..
Ülkede “Hâkim teminatı” olmadığı sürece adalete güven azalmaya devam eder.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç (gerçekten bağımsız ve tarafsız yargı istiyorsa) her şeyden önce hâkim ve savcılara “coğrafi güvence” sağlamalıdır.
GÜNÜN SÖZÜ
Büyük adamların lügatinde “imkânsız” sözcüğü yoktur!



