Ayin için 13 bin kilometre yol kat ettiler

Türkiye, her yıl daha fazla turist ağırlıyor.

2022'de; 51 milyon, 2023'te; 56 milyon 700 bin, 2024'te ise 62 milyon 230 bin turist ağırladık. En yüksek ilk çeyrek gelirini, 9.5 milyar dolar ile 2025'in ilk çeyreğinde elde ettik. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, 30 Nisan'da yaptığı açıklamada konuyla ilgili şunları söyledi: 2025'te; 65 milyon turist ve 64 milyar dolar turizm geliri bekliyoruz. Geçen seneye göre ziyaretçi sayısında; % 4.4, gelirlerde; % 4.7 artış öngörüyoruz. Türkiye ziyaretçi sırasında 2017'de 8’inci sıradaydı. Geçen yıl, 4’üncü sıraya kadar çıktı.

Turizmde ilk çeyrek rekoru Haberi Görüntüle

Türkiye, turizm çeşitliliği açısından bir hayli zengin bir ülke...

Kadim tarihi nedeniyle Türkiye'de birçok dini merkez bulunuyor. Ülkemiz, bu konuda dünyanın önder ülkeleri arasında yer alıyor.

Bu nedenle Türkiye'de inanç turizmi de bir hayli etkin.

Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın şehirleri tanıtmaya yönelik çalışmasında yeni durak Mersin oldu.

10 Ağustos 2024'te açılan Çukurova Uluslararası Havalimanı'na indikten sonra gittiğimiz Tarsus'ta Aziz Paul Anıt Müzesi'ni gezerken inanç turizminin gerçekleştirildiği bir an'a denk geldik.

Arjantin'den gelen bir grup Katolik cemaati; 13 bin kilometrelik yolu kat ederek 10 saatlik uçuşla Türkiye'ye geldi.

Grup, Aziz Paul Anıt Müzesi'nin önünde kurulan tezgâhta hediyelik eşya satın alarak Tarsusluların ekonomisine katkı sağladı.

Tarsus'taki Aziz Paul Anıt Müzesi'nin içinde yer alan kilisede dini vecibelerini yerini getiren Arjantinli grup, inanç turizmine; Konya Pamukkale, Kapadokya, Kuşadası ve İzmir'de devam edeceklerini söyledi.

St. Paul Anıt Müzesi ile St. Paul Kuyusu ve çevresi, ruhani bir merkez olarak, 2020'den bu yana UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi’nde yer alıyor.

St. Paul Anıt Müzesi.. M.S 11 - 12'nci yüzyıllarda Aziz Paul’e adanarak yaptırılan St. Paul Kilisesi'nde 1992 - 1993 yıllarında Vatikan tarafından Aziz Paul sempozyumu ve ayini düzenlendi. St. Paul Anıt Müzesi, o tarihten sonra Hristiyanların hac merkezlerinden biri oldu.

Türkiye'deki inanç turizmi rotası, bütün ülke geneline yayılıyor.

Silifke'de doğmuş, Mersin'de büyümüş biri olarak Mersin gezisi benim için ayrı bir anlam kazandı. Her yıl birkaç kez gittiğimde yaşadığım duygu yüklü anları bir kez daha yaşadım. Çocukluk ve erken gençlik dönemimde yaşadığım mahalleyi, gezdiğim tarihi yerleri bu kez iş amaçlı ziyaret etmenin heyecanı, nostaljik rüzgârla harmanlandı.

Gezi sırasındaki ziyaret ettiğim doğa harikası 'Cennet Mağarası'nın güzelliği bir kez daha hayranlık uyandırdı.

15.853 km²'lik alana 1.954.279 kişilik nüfusuyla Türkiye'nin 11'inci büyük ili olan Mersin; iklimi, denizi, tarihi yerleri, gastronomisiyle etkin bir turizm potansiyeline sahip olmasına rağmen bu özelliği yıllarca yeterince değerlendirilemedi.

Kentin kuzeyindeki Yumuktepe höyüğünde yapılan kazılarda birçok katman ortaya çıkarıldı. Bunların en eskisi, M.Ö 6300'lere, en yenisi ise Selçuklu dönemine tarihlendi.

Helenistik dönemde kentin ismi Zephyrion'du. 19'uncu yüzyılın ortalarında henüz bir köy olan bölge, konar göçer bir Türkmen aşiretine ev sahipliği yaptı. Adını da bu aşiretten aldı.

Son yıllardaki çalışmalarla Mersin'in turizm potansiyelinin daha fazla etkin hale getirilmesine uğraşılıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Mersin'e daha fazla turist çekme amacıyla tarihi yerler ve doğal güzellikler üzerine yapılan çalışmalara hız ve yoğunluk kazandırdı.

Kazı çalışmaları da aynı şekilde yoğun olarak devam ediyor. O arkeolojik kazı merkezlerinden biri de Türkiye'nin güneyindeki en uç noktada bulunan Anemurium Antik Kenti.

Anamur Burnu yamaçlarında kurulan Anemurium’un M.Ö 4’üncü yüzyıllarda kurulduğu tahmin ediliyor. Kazı başkanı Prof. Dr. Mehmet Tekocak, kazı çalışmalarına ekibiyle birlikte büyük bir heyecan içinde devam ettiklerini belirterek bir yandan bölge tarihiyle ilgili daha fazla buluntu çıkarmanın diğer yandan da antik kentin tümüyle ziyarete açılmasının uğraşı içinde olduklarını dile getirdi.

Arkeolog Prof. Dr. Mehmet Tekocak Anemurium Antik Kenti'nde ortaya çıkarılan mozaiklerin, bölgenin 2.500 yıllık tarihine ışık tutmada önemli bir veri olduğunu söyledi.

İngiliz Albay Francis Beaufor’un, Akdeniz‘de 19'uncu yüzyılda yaptığı keşifler sırasında tanınan Anemurium Antik Kenti'nde 1960'ta Kanada Toronto Üniversitesi’nden Elisabeth Alfoldi Rosenbaum tarafından yüzey araştırmaları başlatıldı. Kazı çalışmaları, daha sonra Kanada British Colombia Üniversitesi’nden Prof. James Russel başkanlığında sürdürüldü.

Yukarı ve aşağı kent olmak üzere iki bölümden oluşan Anemurium Antik Kenti'nde göz alıcı yapılar arasında surlar, 3 hamam, 60 metre genişliğinde tamamlanamamış tiyatro ve 900 kişilik oturma yeri bulunan odeon (konser salonu) yer alıyor. Kent, Kıbrıs’a olan coğrafi yakınlığı nedeniyle Romalılar Dönemi’nde ara bir istasyon olarak kullanıldı.

Mersin'deki diğer tarihi yerler ve doğal güzelliklerinin bazıları şöyle;

Kleopatra Kapısı... Antik kente ait ayakta kalan tek kapı. Kapı hakkında şöyle bir hikâye bulunuyor: Mısır’ın tahtında oturan ünlü kraliçe Kleopatra ve genç imparator adayı Romalı General Marcus Antonius buluşmak üzere Tarsus'a geldiklerinde büyük bir törenle bu kapıda karşılandı.

Kanlı Divane... Antik kentin merkezi konumunda olan obruk, tavan kısmının çökmesi sonucu oluştu. Kanlı Divane; 142 metre uzunluğunda, 95 metre eninde, 413 metre çevresi bulunan, 50 metre derinliğinde 12 bin metrekarelik yüzölçümlü doğal bir çukur.

Kanlı Divane Antik yerleşimi; merkezinde bulunan ve Kanlı Divane Obruğu olarak adlandırılan büyük bir yer çöküntüsünün etrafında kuruldu.. Helenistik Dönem’den itibaren (M.Ö 3'üncü yüzyıl) başlayan iskân faaliyetleri, Geç Antik Dönem’e (M.S 7'nci yüzyıl) kadar kesintisiz devam etmiştir. 15'inci yüzyıldan itibaren Türkmen grupları bölgeye yerleşmeye başladı.

Cennet Obruğu... Doğal yollarla oluşmuş iki doğa harikasından biri olan elips şeklindeki cennet obruğun ağız kısmının açıklığı 250 x 110 metredir. Derinliği 70 metre olan oluşumun taban kısmının güney tarafında 200 metre uzunluğunda ve en derin noktası 135 metre olan büyük bir mağara girişi bulunuyor.

Mağaranın giriş kısmında dikdörtgen planlı, blok kesme taşlarla yapılmış Meyrem Ana Kilisesi yer alıyor. Kiliseye basamakla ulaşım sağlanmaktadır. Obruğun taban kısmına 450 basamakla ulaşılıyor. Obruğun üst kısmından mağara girişine kadar bir asansör yapıldı.

Cehennem Obruğu... Cennet obruğunun 75 m kuzeyinde yer alıyor. Ağız çapı 75 metre x 50 metre ölçülerinde. Obruğun dış kenar kısımları iç bükey bir oluşuma sahip olduğundan söz konusu çöküğe inmek mümkün değil. 128 metre derinliğe sahip olan obruk, Yunan Mitolojisine göre; Zeus alevler kusan yüz başlı ejderha Typhon’u buradaki bir kavgada yendikten sonra onu Etna Yanardağı’nın altına sonsuza dek kapatmadan önce bir süre Cehennem çukurunda hapseder.

Kız Kalesi... Kıyıya yaklaşık 600 metre uzaklıktaki kale, 1199'da inşa edildi 1361’de Kıbrıs Krallığı tarafından zapt edilirken Strabon, Roma Dönemi’nde korsanlar barınak olarak kullandı.

Mersin Arkeoloji Müzesi tarafından yapılan temizlik kazısı sırasında kalenin orta alanında bir yapı kompleksi ortaya çıkarıldı. Bu yapı kompleksi içerisinde bir şapel bulunuyor.

Kız Kalesi’nin farklı yerler için de anlatılan bir de efsaneye sahip. Şöyle: Vaktiyle bir kral varmış. Çok sevdiği tek kızının geleceğini öğrenmek için bir falcıya danışmış. Kral, kızının yılan tarafından sokularak öleceğini öğrenmiş. Bunun üzerine yılanların gidememesi için denizin ortasına kale yaptırarak kızını oraya yerleştirmiş. Kral, bir gün kızına bir sepet üzüm göndermiş. Ne var ki sepette gizlenen yılan, kızını sokarak öldürmüş.

Yerköprü Şelalesi... Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından Türkiye’de koruma altına alınan 94 tabiat anıtı ağacın yanı sıra tabii ve tabiat olaylarının meydana getirdiği özelliklere sahip 8 ayrı tabiat parçasından biri. Şelale, 2011'de Tabiat Anıtı olarak tescillendi.

Astım Mağarası... Bir doğa harikası olan mağaranın oluşumu, üçüncü jeolojik döneme kadar uzanıyor. Astım hastalarına iyi geldiğine inanılan ve efsanelere konu olan havası nedeniyle özellikle nefesini açmak isteyenler tarafından ziyaret ediliyor.

Mamure Kalesi... Yüksek kayalıklar ve düzlükler üzerine kurulmuş olan Mamure Kalesi, birçok Anadolu kalesi gibi antik temeller üzerine inşa edildi.

Büyük kesme taşlardan yapılmış olan antik temellerin hangi tarihte ve kimler tarafından yapıldığı tam tespit edilemedi. Kale, yüksek duvarlarla ayrılmış doğudaki iç avlu, batıdaki dış kale ve bunların güneyindeki kayalıklar üzerine inşa edilmiş iç kale olmak üzere 3 bölümden oluşuyor.

39 kulesi, su sarnıçları, camisi ve dışında hamamı bulunan kalenin etrafı 10 metre genişliğinde savunma amaçlı hendekle çevrili. Yapılan kurtarma kazıları sonucunda; moloz taştan, araları Horasan harçlı olarak inşa edilmiş, tabanları mozaik döşeli, hamam ve konut olduğu sanılan mekânlar ortaya çıkarıldı. Bu kalıntıların Rigmonai Antik Kenti'ne ait olduğu düşünülüyor. Kurtarma kazısı sırasında Geç Roma Dönemi'ne ait bol miktarda seramik parçalarına rastlandı.

Danyal Peygamberin Makamı... Danyal Peygamber, II. Babil Kralı Nebukadnezar (M.Ö 605 - 562) zamanında yaşamış, Yahudileri Babil esaretinden ilmi ve kehanetleriyle kurtardı.

Rivayete göre; Babil kralı, rüyasında İsrailoğulları'ndan gelecek bir erkek çocuğun kendi tahtını sarsacağını görmesi üzerine İsrailoğulları'ndan doğan erkek çocukların öldürülmesini emretti. Bu nedenle Danyal Peygamber doğunca, ölümden kurtulması için dağ başında bir mağaraya bırakıldı. Mağarada bir erkek ve bir dişi aslan himayesinde büyüyen Danyal Peygamber, delikanlı olunca kavmi arasına karıştı. Bir kıtlık senesinde Tarsus'a davet edilen Danyal Peygamber'in Tarsus'a gelmesiyle birlikte bolluk oldu. Bu nedenle Danyal Peygamber Babil'e geri gönderildi. Ölünce de Tarsus'ta şimdiki Makam Camisi olarak anılan yere gömüldü.

101 ülkeye eşit Haberi Görüntüle