Ayşe Tokyaz’ın cesedini saklamak için 500 bin TL’ye taksici tutmuş
SonTurkHaber.com, Halktv kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi paylaşıyor.
Türkiye, 22 yaşındaki Ayşe Tokyaz’ın vahşice öldürülmesini konuşuyor.
Tokyaz, 22 yaşındaydı.
Özel bir üniversitede hemşirelik öğrencisiydi.
Kendisinden 16 yaş büyük olan Cemil Koç ile sosyal medyadan tanışıp sevgili olmuştu. Aralarındaki yaş farkından ve gördüğü şiddetten ötürü ayrılmak istedi. Sevgilisi karşı çıktı, tehdit etti.
Koç, kriminal bir kişilik.
2024’te polislikten ihraç edilmiş.
Uyuşturucu kullanmak, gasp ve ölüme sebebiyet gibi suçlardan sabıkalı
Küçükçekmece’de lüks villada yaşıyor.
Ayşe Tokyaz, en son 9 Temmuz günü Koç’la birlikte bu villaya girerken görüntülendi.
Koç, ailesiyle tehdit ederek, Tokyaz’la görüşmek istemişti.
Tokyaz, Koç’un evlenme teklifini reddedince şiddete uğradı ve alıkondu.
Ablası Esra, kardeşine ulaşamayınca villaya gitti.
Koç, “Ayşe yok, gitti” dedi.
Esra, kardeşinin ayakkabılarını görmüştü.
Karakola gitti ve “Kardeşimin can güvenliği yok” diye ihbarda bulundu.
Ciddiye alınmadı.
İfade metnine ulaşan Koç, ablayı arayarak “Bu işin bırak” diye tehdit etti.
13 Temmuz’da acı haber geldi.
Eyüpsultan’da yol kenarına bırakılmış valizde Tokyaz’ın cesedi bulundu. Vücut bütünlüğü bozulmuştu ve tanınmayacak haldeydi.
Koç ve beş kişi gözaltına alındı.
Koç’un kan lekeleri fark edilmesin diye evi kırmızıya boyadığı anlaşıldı. Cesedi saklamak için taksici Necmettin E.’den yardım aldığı ortaya çıktı.
’15 gün sizde kalacak’ demiş
Necmettin E., 2-3 yıldır yolcu olarak tanıdığı Koç’un kendisini polis olarak diye tanıttığını söylüyor.
Koç, 12 Temmuz’da saat 17’de Necmettin E.’yi aramış.
“Müsaitsen gel” demiş.
Çağlayan’da bir meyhaneye çağırmış.
Necmettin E., meyhaneye gittiğinde Koç’un masasında iki kişi varmış.
Necmettin E., şunları söylüyor:
“Koç, beni ayrı masaya oturttu. ‘Arabamda problem var, bunu halledersen sana 500.000 TL veririm’ dedi. Problemin ne olduğunu bilmediğim için halledemeyeceğimi söyledim. ‘Yapabilecek birileri var mı’ dedi. ‘Birileri var, arayıp görüşeyim’ dedim. ‘Saklanması gereken malzeme 15 gün sizde kalacak, paranın yarısını vereceğim, 15 gün sonra ‘Getir’ dediğimde paranın tamamını alacaksın.”
Necmettin E., “Tamam” demiş.
Arkadaşı Barış Can A.’yı arayarak, “Arabada bir malzeme var, bunu saklamanız halinde size 300.000 TL vereceğim” diye konuşmuş.
Barış Can A., kabul etmiş.
Necmettin E., şöyle devam ediyor:
“Koç, aracının anahtarını bana verdi ve aracın nerede olduğunu söyledi. Barış’ı arayarak, Güzeltepe Mahallesi Yavuz Selim Caddesi’ne gelmesini söyledim. Barış, araçla geldi. Araçta arkadaşı Erhan G. vardı. Aracı Erhan kullanıyordu. Barış, yanında oturuyordu. Barış ve Erhan’ın yanına gitmeden, taksimdeyken, uzaktan kumandayla Koç’un aracının bagajını açtım. Barış, bagajdan bir şey aldı. Ne aldığını göremedim. Aldığı şeyi kendi bagajına koydu ve gittiler.”
Polis, Necmettin E.’yi taksisindeyken yakalamış.
Necmettin E., “Ben arabada ceset olup olmadığını bilmiyorum. Yakalanınca araçtaki valizde ceset olduğunu öğrendim. Öldürmeye yardımım olmamıştır. Maddiyata ihtiyacım olduğu için Koç’un isteğini kabul ettim. Valizde ceset olduğunu bilseydim kabul etmezdim” diyor.
‘Çırılçıplak olmazsan sevişemeyiz’ demek, tasavvufi sözlermiş!
“Müştekilerin yaptıkları paylaşımlarda ‘gerçekle bağdaşmayan bilgiler vererek, hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs’ suçlamasıyla tutuklanmış ve ev hapsi şartıyla serbest bırakılan, İslam karşıtı haberleriyle tanınan İsmail Saymaz isimli gazeteciyle birlikte hareket ettiklerini gizlememiştir.”
Kim diyor?
Müritlerini istismar eden şeyh Ahmet Şahin Uçar’ın avukatı Ali Özbey.
Nerede söylüyor bu sözleri?
Şahin’in tacizden ceza aldığı Adalar Asliye Ceza Mahkemesi’ne sunduğu dilekçede.
Önce yanlışları düzelteyim.
Gerçekle bağdaşmayan bilgiler verdiğim için değil, adımın hiç geçmediği Gezi Parkı soruşturmasında, bu gösterilerin üzerinden 12 yıl geçtikten sonra gözaltına alındım.
Tutuklanmadım.
Savcılıktan bırakıldım.
‘İslam karşıtı haberlerimle’ tanınmam.
İslam’ı ekonomik ve cinsel amaçları için istismar eden tarikat ve cemaatler ile, onların üçkağıtçı şeyhleri hakkında yazdıklarımla beni bilirler. ‘Şehvetiye Tarikatı’nın şeyhleri benden, Azrail’i görmüş kadar korkarlar.
Uçar da tezgahını tekme attığım merdivanaltı şeyhlerden biri…
Ticaniliği 60 yıl sonra diriltti
Uçar, emekli özel harekatçı.
58 yaşında.
Şeyhlikte elde edilen serveti, şöhreti ve şehveti polislikte bulamayacağı için emekli olup Bursa’da Arifane İlim Derneği’ni kurdu. Ticanilik tarikatı, yasaklandıktan 60 yıl sonra Uçar tarafından yeniden faaliyete geçirildi.
Uçar, Youtube kanalındaki sohbetleri sayesinde mürit halkasını genişletti.
En çok da kadınlar rağbet etti.
Uçar, mürideleri önce Telegram’da taciz etti. Misafirhanesinde ve araçta istismar etti.
T. adlı müride konuşmaları kaydedince tezgahı çöktü.
Uçar, tutuklandı.
‘Namazda ve yatakta beni hayal et’
İlk dava Adalar Asliye Ceza Mahkemesi’nde açıldı.
Suç: Cinsel taciz.
Mağdurdun adı: H.
H., gençliğinden beri dini konulara meraklı olduğu için tarikata katılmak istemiş. YouTube’da sohbetini dinlediği Uçar’ın derneğine girmiş.
Birgün Uçar, Telegram’dan H.’yi aramış.
H., anlatıyor:
“İlmen iyisin ancak yaşın geç. Hızlıca ilerlemek ister misin? Bunun için bana aşık olacaksın ve her yerde beni hayal edeceksin. Namazda, zikirde ve yatakta bile… Hem hayalinde hem de misafirhanede benimle olacaksın. Seni kollarıma alacağım. Sana hakikate dair sırlar öğreteceğim.”
H., çirkin teklifi kabul etmedi.
Şikayetçi oldu.
Dört kadının daha tacize uğradığını söyledi.
‘Karı koca gibi olacağız’
Y.İ. adlı kadın bu dosyada tanık.
44 yaşında.
Evli.
Taciz iddialarını işitince tarikattan ayrılmış.
Y.İ., şunları söylüyor:
“Uçar, ‘Bana aşık olacaksınız. Karı koca nasılsa öyle olacağız. Duyguda, manada, zahirde, batılda karı koca gibi olacağız. Ancak gerçek hayatında aile düzeninin bozulmasını istemem’ diyordu. Birçok arkadaşım tarikattan ayrıldı.”
İbni Arabi anlatmış!
İlk duruşma 5 Aralık 2024’te görüldü.
Tahliye edilen Uçar, duruşmaya tutuksuz katıldı.
İfadesinde, H. ile tasavvuf hakkında konuştuklarını söyledi ve taciz iddiasının iftira olduğunu savunarak, şöyle dedi:
“İbni Arabi’nin bilgilerinden faydalanarak, anlatımlarda bulunuyorum.”
‘Dudaklarımdan öptü, vücuduma dokundu’
Üçüncü duruşma geçen 8 Nisan’daydı.
Tanık Y., savcılık ifadesinde anlatmaktan çekindiği bir bilgiyi, Şahin tarafından dergahın misafirhanesinde istismara uğradığını açıkladı.
Y., şöyle dedi:
“Dudaklarımı öptü, çeşitli yerlerine dokundu ve sarıldı. İtmeye çalıştığım esnada ellerimden tutup, ‘Aklı bırak’ telkinlerinde bulunuyordu. İlişkiye girmedik. Bağırmamdan çekindi.”
Para cezası verildi
Dördüncü ve son duruşma, 10 Temmuz’daydı.
Şahin’in son sözleri soruldu.
Tasavvufi sözler söylediğini ileri sürerek, şunları söyledi:
“Tasavvuf konusunda sarf etmiş olduğum sözler cinsel tacizde bulunmuşum gibi aktarılmıştır.”
Mahkeme, H.’yi taciz ettiğine karar vererek, Şahin’e 6750 TL para cezası kesti.
Hükmün açıklanması ertelendi.
‘Bana soyun, gel’
Şahin’in ‘tasavvufi sözler’ savunmasını, müridesinin kaydettiği ses kayıtları yalanlıyor.
Kendisine komplo kurmakla suçladığı müridesi T. ile aralarında şu konuşma geçiyor:
Uçar: Belki utanıyorsun, sıkılıyorsun. Belki ahlaki yapın… Ben de diyorum ki, burası değişim yeri. Bana tamamen şeffaf, açık olman lazım ki, teşbihen yaptığım sözleri iyi anla, yanıma geldiğinde çırılçıplak geleceksin. Soyun. Bana üstünde elbiseyle gelme. Üstünde elbise olursa beni anlayamazsın. Çırılçıplak olmazsan sevişemeyiz. Sevişme nasıl yapılır? İki kişi de çırılçıplak olarak yapılır değil mi? Anlıyor musun beni?
T: Anlıyorum. Teşbih yapıyorsun.
Uçar: Beni iyi anla. O zaman “Senin istediğin gibi geldim, çırılçıplak…” (de.) Soyun. Soyunduğunu göreyim. Bana ispat et. ‘Bak, elbiselerim yok’ de. ‘Soyundum işte’ de. Gönlündekini ortaya koyduğun zaman soyunduğunu anlarım.
Şahin hakkında Bursa’da da soruşturmalar sürüyor.


