Bağdat’ta öylesine bir zirve
Haber7 sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com haber yayımlıyor.
Dünya kamuoyu ABD Başkanı Donald Trump’ın Körfez turunun sonuçlarıyla ve İstanbul’da gerçekleştirilen Rusya-Ukrayna barış görüşmeleriyle ilgili haberlerle meşgulken Irak’ın başkenti Bağdat önceki gün Arap Birliği 34’üncü Liderler Zirvesi’ne ev sahipliği yaptı.

2012’den bu yana ilk kez Bağdat’ta düzenlenen ve aylar öncesinden hazırlıkları yapılan zirveye sadece 5 ülke lider düzeyinde katıldı.
Diğer 17 ülke ise zirvede daha alt düzeyde yetkililer tarafından temsil edildi.
Bağdat’a gidip gitmeyeceği uzun süre konuşulan Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara da zirveye katılmadı.
Zirvede Şam’ı Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani temsil etti.
Zirveye katılan Katar Emiri Temim bin Hamed es-Sâni de açılışın ardından apar topar Bağdat’tan ayrıldı.
Katar Emiri’nin, Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani’yle yaptığı ikili görüşmeye Katar bayrağı yerine Bahreyn bayrağı getirilmesini protesto ettiği öne sürüldü.
Arap Birliği’nin liderler düzeyindeki zirvesine ev sahipliği yapan bir Arap ülkesinde görevlilerin Katar ve Bahreyn bayraklarını ayırt edememeleri kabul edilebilir bir hata değil.
Temim bin Hamed es-Sâni bayrak skandalını mı protesto etti yoksa bazı Iraklıların iddia ettiği gibi programı yoğun olduğu için mi zirveden erken ayrıldı; bilemiyoruz.
Kesin olan bir şey var ki o da şu:
Katar Emiri zirveyi önemseseydi Bağdat’a kadar gitmişken beş-on dakika sürecek bir konuşma için mutlaka vakit bulurdu.
İran Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü Komutanı Tuğgeneral İsmail Kaani zirveden hemen önce Bağdat’taydı.
İktidardaki koalisyon üyesi Şii İslami Davet Partisi Milletvekili Abdurrahman el-Cezairi, Kaani’nin Bağdat’a “Şii milis gruplarının zirve sırasında herhangi bir eyleme kalkışmaması için” çağrıldığını söyledi.
Irak Başbakanı havaalanına giden yol boyunca ayakkabı reklamları asmak isteyen şirkete izin vermedi.
Çünkü reklamı yapılacak ürün gerçekte ortada yoktu ve Asaibu Ehli’l-Hak adlı Şii milis grubunun lideri Kays el-Hazali, geçecekleri yola ayakkabı resimleri astırarak zirveye katılacak liderlere hakaret etmek istemişti.
Bu arada, aynı Şii liderinin PKK’nın fesih kararı sonrası Türkiye’nin Irak topraklarındaki askerî varlığına gerek kalmadığını ileri sürerek “TSK’nın Irak’tan çıkarılması için acil adımlar atılması” çağrısında bulunduğunu da hatırlatalım.
Bağdat’taki zirve Orta Doğu’da önemli gelişmelerin yaşandığı ve Arap ülkelerinin çok büyük meydan okumalarla karşı karşıya olduğu bir dönemde gerçekleştirildi.
Ancak zirvede her ülke kendi sorununu dile getirmekle yetindi ve zirveden dikkate değer hiçbir sonuç çıkmadı.
Sudan, Hızlı Destek Güçleri’nden ve Yemen, Husilerden şikâyetçi oldu.
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın sorunu da Hamas idi.
Abbas, Hamas’tan ve Gazze Şeridi’ndeki diğer direniş gruplarından silahlarını kendisine bağlı güvenlik güçlerine teslim etmelerini istedi.
İsrail’in Gazze Şeridi’ne, Suriye’ye ve Lübnan’a düzenlediği saldırılar bir kez daha “şiddetle” kınandı.
Hâlbuki bütün o açıklamaları yapmak için Arap ülkeleri liderlerinin ve beraberlerindeki heyetlerin Bağdat’a kadar gitmelerine hiç gerek yoktu.
O kadar masrafın parasını Gazze Şeridi’nde açlıktan kıvranan çocuklara yardım olarak gönderselerdi daha hayırlı bir iş yapmış olurlardı.
İsmail Yaşa / Diriliş Postası


