Bahçeli ne dedi?
Haber7 sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
Devlet Bahçeli’nin TBMM’de komisyon kurulmasını teklif ettiği açıklamasının baş kısmı çok önemli…
Bahçeli, açıklamasına “Uluslararası müesses nizam çöküyor, yeni bir dünya kuruluyor” diye başlıyor. “Türk milleti tarihin gerisinde kalamaz” diye devam ediyor. Bu bizim de uzun süredir konuştuğumuz bir mesele. Geçen hafta yazmıştım; Trump, Suudi Arabistan’daki konuşmasında küreselciliğin ölümünü ilan etti ve bir devir resmen kapandı.
Şimdi dünyada Batı’nın tek kutup olmadığını kabul ettiği, Çin ve Rusya’nın da başat güçler olduğu yeni bir düzen kuruluyor. Avrupa şimdilik bu yeni düzene direniyor. Ama ekonomik ve askerî büyüklükleri itibarı ile uzun süre direnebilmeleri mümkün değil.
Şu hâlde yeni düzenin büyük güçleri ABD, Çin, Avrupa ve Rusya olarak şekilleniyor. Japonya, Güney Kore, Meksika, Mısır, Avustralya ve Kanada, “mecburen” ABD cephesinde yer alıyor. Vietnam, Tayland, Myanmar, Laos ise mecburen Çin cephesinde. Dengede kalmaya çalışanlar ise Türk cumhuriyetleri, Arap devletleri, Latin Amerika ve Afrika ülkeleri…
Büyük güçler ve onların yanında yer alacak veya denge kurmaya çalışacak ülkeler… Bu üç kategori dışında bir başka ülke grubu daha var…
Bunlar, dünyadaki değişiminin şiddeti sebebi ile doğacak güç boşluklarını doldurmaya aday ülkeler. Türkiye’yi de dâhil edebileceğimiz bu grupta, bizim dışımızda Brezilya, Pakistan, Güney Afrika, Endonezya ve Hindistan yer alıyor. Bu ülkeler müstakil güç olabilecek kadar yüksek nüfusa ve az çok büyümüş bir ekonomiye sahipler. Birbirlerinden farklılaştıkları noktalar ise stratejik konumları, teknolojik gelişkinlikleri ve iç dengeleri ile ilgili.
Bu ülkelerin, oluşan fırsat penceresini değerlendirip yükselen güç hâline gelebilmeleri ellerindeki varlıkları/imkânları akıllıca kullanmalarına bağlı.
Hindistan, nüfus açısından avantajlı ama iç dengeleri kırılgan ve baş etmesi gereken ciddi bir yoksulluk sorunu var. Ülke nükleer güce sahip fakat kendi silahlarını üretebilmekten uzak. Teknolojideki en büyük avantajı muazzam bir bilgisayar yazılım gücü olması.
Pakistan, iç dengeler itibarıyla Hindistan’dan daha şanslı. Nüfusu yeterli, nükleer gücü var ancak enerjide ve silah teknolojisinde büyük oranda dışa bağımlı.
Endonezya’nın da nüfusu yeterli ancak Çin denizine sıkışmış adalara dağılmış bir ülke olması yönetimini zorlaştırıyor. Bu zorluk aynı zamanda jeostratejik bir avantaj. Ülkenin belirgin bir endüstriyel kapasitesi yok.
Güney Afrika, pek çok açıdan gelişkin bir ülke. Belirli düzeyde teknolojik birikimi de var. Dezavantajı dünyanın ucunda bir yerde olması ve iç siyasi dengelerindeki sorunlar.
Brezilya hem nüfus hem ekonomi olarak büyük güç olmaya aday. Ülke enerji alanında iyi durumda. Teknolojik açıdan da rekabet gücü yüksek. Kendi uçağını, gemisini, silahını yapabiliyor. Dezavantajı, dünya anakarasına yani Avrasya-Afrika’ya uzak olması.
Gelelim Türkiye’ye…
Türkiye’nin nüfusu çok büyük olmasa da yeterli sayılabilir. Coğrafi konumu ise hem büyük tehditleri hem de muazzam fırsatları sunuyor. Ekonomik büyüklüğü, bir güç merkezi olması için yeterli. Teknoloji ve enerji konusunda ise son 10 yıl akılalmaz gelişmeler gösterdi. Çok yakında nükleer güç santraline ve yerli üretim uçaklara sahip olacak. SİHA alanında dünya lideri olmayı başarmış durumda. Kendi gemisini, tankını, füzesini yapabiliyor. Bunlar kadar önemli bir başlık, gıdada ve temiz suda kendi kendine yeten bir ülke….
Yeni küresel güç adayları arasında en yüksek şansa sahip olan ülkenin Türkiye olduğu açık. Ancak ülkenin bir de kırılgan özelliği var: İçeride ve dışarıda devletin bütünlüğünü hedef alan bölücü terör ve etnik kışkırtmalar. Türkiye’nin küresel güç olabilmesi için bu tehdidi mutlaka bertaraf etmesi lazım.
İşte Bahçeli’nin başlattığı ‘Terörsüz Türkiye’ inisiyatifini de son açıklamasındaki sözlerini de bu perspektiften okumak gerekiyor.
Diriliş Postası


