Bakanlıktan söz: Sizi sahipsiz bırakmayız Sözcü Gazetesi
Sozcu kaynağından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.
Onlara önce “köy korucusu”, sonra “güvenlik korucusu” adını verdiler. Çoğu gönüllü olarak köyünü, evini, çevresini koruyordu. Devlet zimmetli silah verdi. Maaş verdi. Halen 47 bin güvenlik korucusu görev yapıyor. Bugüne kadar 80 bine yakın korucu da emekliye ayrıldı.
Bölücü örgüt, koruculuğun köylüler tarafından kabul edilmemesi için çok uğraştı. Korucu olanların silahlarını bırakması için her türlü eziyeti yaptı. Evlerini yaktılar, çocuklarını kurşuna dizdiler.
DEVLET, AFFETMİYORDU
Güneydoğu’dan söz eden komutanlar, televizyonlarda konuşurken korucular için hep “kahraman korucular” diye söz eder. Kuşkusuz hepsi aynı değil. Operasyonlarda en önde korucular gider. Kahramanlıkları unutulmaz. Önceki kuşak korucuların çoğunun okuma-yazması bile yoktu. Ancak günümüzde 10 korucudan neredeyse yarıya yakını fakülte ya da yüksekokul mezunu.
Koruculardan, görev sürelerinin her safhasında olumsuzlukları görülenler hakkında yasal işlem yapıldı ve valilik onayıyla görevlerine son verildi. Örneğin 1993 yılında 3 bin 185 korucu, 1994 yılında bin 155 korucunun görevine son verilmişti. Örgüte müzahir olan ve yardımda bulunan, silahını örgüte teslim eden toplam 14 bin 304 korucunun görevlerine son verilmişti.
BİN 850 ŞEHİT
Terör örgütünün hedefinde hep korucular oldu. Bin 850 korucu şehit edildi. 3 bini aşkın korucu gazi oldu. Eğer Güneydoğu’da terör bitirildiyse, bunda korucuların da önemli payı olduğunu belirtelim.
DEM Parti Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’ın, korucuların silahı bırakması, ellerine sopalarını alıp hayvancılık yapmaları ve onları aşağılar şekilde konuşması eleştiriliyor. İlginçtir, o konuşmanın yapıldığı gün değişik illerden 60 korucu Ankara’ya davet edildi. Açıkçası korucularda, koruculuğun kaldırılacağının kendilerine söyleneceğini düşündü.
RAHAT OLMALARI İSTENDİ
İçişleri Bakan Yardımcısı, kendisini ziyaret eden güvenlik korucularının, “Bizimle ilgili konuları DEM’liler açıklıyor. Oysa, bunu sizden duymak isteriz” dedi. Bakan Yardımcısının cevabı şöyle oldu:
“Sizin çoban mı olacağınıza, ya da jandarmanın bir parçası olmaya devam edip etmeyeceğiniz Tuncer Bakırhan’ın yetkisinde olan bir şey değil. Biz, sizi nasıl sahipsiz bırakırız? Rahat olun.”
Vilayetler Evinde, korucularla İller İdaresi Genel Müdürü, Koruculuk Dairesi Başkanı, üst düzey jandarma yetkilileri bir araya geldi. Ankara’ya davet amaçlarının koruculuğun 40. yılını kutlamak olduğu söylendi. Ama ilginç bir durum yaşandı. Korucular salona alınmadan önce dışarıda telefonları bıraktırıldı. Dahası, “soru sorulmaması” da istendi.
EĞER KARAR VERİLİRSE
Koruculuğun kaldırılmasına karar verilirse kendi istekleriyle ayrılmayı teşvik amacıyla tazminatları iki katına çıkarılacak. Emeklilik yaşı düşürülecek, bazı korucular da GAP çerçevesinde özel güvenlik görevlisi olarak ya da kamu kuruluşları ile belediye hizmetlerinde görev alabilecek. Bir kısmından uzman jandarma ve uzman erbaş olarak yararlanılacak.
Korucularla ilgili şimdilik verilmiş bir karar yok. Her şey netleşene kadar da olmayacağı belirtiliyor.
Büyük oyun: Şam-YPG çatıştırılacakTerör örgütü PKK’nın kendini feshi ve silah bırakmasına odaklandığımız günlerde, PKK’nın Suriye kolu YPG ile birlikte Suriye’deki tüm Kürt bileşenler, Kamışlı’da “Kürt Birliği ve Ortak Tutum” adı altında konferans düzenlemişti. Konferansa, Türkiye ve İsrail dahil olmak üzere bölge ülkelerinin yanı sıra; ABD, İngiltere, Fransa ve Hollanda’dan da gözlemciler katılmıştı.
Kürt Birliği Konferansı, ABD-Fransa-Barzani inisiyatifiyle gerçekleştirildi, bu durum YPG’yi daha da cesaretlendirdi. Artık, YPG’nin hiç de silah bırakmaya niyetinin olmadığı anlaşıldı. Suriye’nin bütünlüğünü doğrudan hedef alan âdem-i merkeziyetçi bir sistemi, yani Barzani benzeri bir siyasi-idari-askeri yapıyı benimseyen bir talepte bulunuldu. Bu taleplere Suriye yönetimi karşı çıkması ve kırmızı çizgimizdir demesine rağmen YPG’nin ısrarı YPG-Şam arası yeni bir çatışmanın fitilini ateşlemiş
görünüyor.
SURİYE YÖNETİMİNE KARŞI
Özellikle ABD, Fransa ile birlikte Suriye’nin geleceğine dair taşları iç savaş boyunca döşedi. YPG’ye silah ve lojistik destek sağlamak suretiyle, merkezi Suriye yönetimine karşı siyasi-askerî açıdan güçlü hale getirilmesini sağladı. Ulusal Güvenlik ve Strateji Uzmanı Emekli Albay Ünal Atabay, gelişmeleri şöyle anlattı:
“Siyasal İslamcı Şara yönetimi ile YPG-Alevi-Dürzi üçgeni arasında bir uyumun sağlanamayacağı bilinmesine rağmen Şara yönetimi planlı bir şekilde yaratılıyor. Şara yönetimini yaratan aktörler, bu hassasiyetler üzerine kendi stratejik çıkarlarına uygun federatif yapıya gidecek yolun taşlarını önceden döşemiş oluyorlar, işte büyük oyun böyle başlatılıyor.
PLANLI SİNSİ OYUN
Şara’nın yönetime getirilmesinin hemen ardından Suriye Ordusu’nun silah gücü ve alt yapısının yaklaşık yüzde 82’si İsrail tarafından imha edildi. Merkezi Suriye yönetimi silahsız bırakılırken buna karşılık YPG’nin silah gücünü muhafaza etmesi, YPG’nin lehine planlı sinsi oyunun büyüklüğünü gösteriyor.
Önleyici tedbir alınmazsa, nasıl ki geçmişte Irak’ta Saddam Hüseyin’in saldırıları bahane edilerek Irak kuzeyinde uluslararası koruma gücü kalkanı oluşturularak Barzani bölgesi yaratılmışsa, aynı şekilde Suriye merkezi yönetimi ile Kürt bölgesi arasında bir çatışma çıkarılıp, ‘Suriye Kürt Bölgesel Yönetimi’ oluşturulması da büyük oyunun bir parçası olacak”


