Barışı, savaşı sürdürenlerden duymak sarsıcı Agos
Agos sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com haber yayımlıyor.
Yıllarca Kürt meselesini yazan DEM Parti Diyarbakır Milletvekili ve gazeteci ve yine yıllarca barış meselesinde söz söyleyen oyuncu Jülide Kural, silah bırakma töreninden sonra Erbil'deki tarihi günü Agos'a değerlendirdi.
PKK’nin silah bırakma merasiminde gazeteciler, siyasetçiler, STK temsilcileri ve sanatçılar bir aradaydı. Merasim geride kalırken şimdi gözler sürecin geleceğine çevrildi. Siyasiler süreci analiz ediyor; peki sanatçılar ve gazeteciler ne düşünüyor? Tiyatro ve sinema oyuncusu Jülide Kural ile DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar, Süleymaniye’deki Casene bölgesinde töreni ve sürece dair beklentilerini Agos'a anlattı.
Jülide Kural: Hem sarsıcı hem umut verici
Bugün töreni izleyen heyetin içinde yer aldınız. Ne hissettirdi size o atmosfer, ne düşünüyorsunuz?
Ben kendimi bildim bileli hep barış meselesi üzerine düşünmüş, çalışmış, okumuş, konuşmuş biriyim. Dolayısıyla zaten bu çatışma ve çözüm süreçlerine dair uzun zamandır kafa yoruyoruz. Memleketimizde de özellikle Kürt sorunu ve bu sorunun demokratik yollardan çözümlenmesi konusunda yıllardır gayret gösteriyoruz. Bunca yılın sonunda bugüne tanıklık etmek, artık barış için bir şansın verildiğini görmek ve bunu tam da kendi özgürlük mücadelesi için savaşı sürdüren bu insanların dilinden duymak çok sarsıcı, heyecan verici ve biraz da üzücüydü. Sonuçta 50 yıllık yoğun bir çalışmayla özgürlük için mücadele yürüten insanları, gencecikken gidip orta yaşlara gelenleri orada görmek, bu gerçeğe tanıklık etmek, hem sarsıcı hem de umut vericiydi. Bundan sonra bize pay düşüyor.
Bu bir başlangıçtı dersek devamı gelir mi? Umutlu musunuz?
Burada en önemli şey silah kullanan örgütün "Ben barıştan yanayım ve demokratik yolla kendimi yeniden inşa edeceğim" demesidir. Burada elbette hepimize çok fazla görev düşüyor; işçiye, emekçiye, kadına, gence, aydına, sanatçıya, hepimize… Hepimiz kendi bulunduğumuz alanda bu barış sürecini gerçek anlamda oluşturmalı, toplumsallaştırmalı, birbirimize aktarmalıyız. Bunca yıldır teorisini yaptığımız barışçıl bir ülke kurma özlemini gerçekleştirmek için önümüzde bir seçenek var, bu seçeneği hep birlikte doğru kullanmalıyız. Benim umudum var.
Sizinle aylar önceki Agos söyleşimizde “PKK fesholunduğunda çözüm sürecine gelinir” demiştiniz. Ardından geçen ayların ardından PKK bugün fiilen fesih ve silah bırakma merasimini gerçekleştirdi. Bugünü nasıl değerlendirirsiniz? Ne hissediyorsunuz?
Çok heyecan vericiydi. Bugün burada bulunan herkes gelecek yıllarda bugünü çok özel bir gün olarak hatırlayacaktır. Bunu sadece silah bırakılmasıyla ilgili olarak söylemiyorum; tüm o duygular ve gözlemlerimiz ile bir toplam olarak söylüyorum.
Tek bir sözcük bugünü izah etse deseler kullanacağım sözcük vakar olur. Bugünün birinci sahnesinden sonuncu sahnesine kadar vakar vardı. Vakar dediğimiz bir oturaklılık, ciddiyet, dik duruş demek… Bu vakur duruşu sergilemiş bir törenin siyasi mesajının da buna uygun olması gerekiyor. Konuşma metnini dikkatle okuduğumuz zaman bugün burada Türkiye’de barış ve demokratik toplum için çok güçlü bir ivme verilmiş olduğunu tespit etmemiz gerekiyor. İkincisi, kişisel olarak benim için çok hüzünlü bir yanı da oldu. Bu kadar vakur bir törenin bitiminde silahlarını terk etmiş insanların arkaları bize dönük olarak merdivenden yokluğa doğru gidişinin görüntüsü çok yaraladı beni. Şunu düşündüm, bu insanlar bizim ülkemizin çocukları… Orada doğdular, orada büyüdüler. Birtakım nedenlerden buralara geldiler ve bugün geldikleri noktada yaptıkları çok özel bir anlam kazandı. Yine de arkalarını döndüler ve gidiyorlar. “Nereye gidiyorlar?” dedim kendi kendime… Onların gidemedikleri ve kalamadıkları yere biz dönüyoruz. Bu tuhaf durum bende hüzün yarattı.
Bu işin sağlam bir zemine oturması ve mesafe alınabilmesi için anayasa değişikliklerine kadar varacak yasal düzenlemeler yoluna gidilmesi lazım. Bu yola gidilsin ki bir anlamı olsun. Gerçekten mesele kardeşlikse, iç cepheyi güçlendirmek ve barışsa bu arkadan kayboluşlarını hüzünle seyrettiğimiz insanlar bizim bulunduğumuz yerde olsunlar, olsunlar ki biz kardeşçe yaşamaya başlayabilelim.
Şimdiden sonra Erdoğan’ın açıklaması merakla bekleniyor. Siz önümüzdeki süreci nasıl öngörüyorsunuz?
Erdoğan’ın açıklamasının yarına denk gelmesinin bunun bugünle ilişkili olduğu gibi bir algı oluşturdu herkeste. Ben ‘ne bekliyoruz’ sorusundan ziyade belki çok net cümlelerle tanımlayamayacağım bir şeyi istiyorum, beklemiyorsam da istiyorum: Beni şaşırtacak, “Bak bunu beklemiyordum” dedirtecek çok olumlu bir şeyler söylesin geleceğe ilişkin. Öyle bir şey olsun ki bugün buradan edindiğimiz güçlü iyimser duygular iyice anlam kazansın ve gerçekten de umutlanmış olayım.


