Başımıza kumpas bombaları yağarken...
SonTurkHaber.com, Halktv kaynağından alınan bilgilere dayanarak haber veriyor.
“Yeni Şafak’ın düzenlediği 'Ticarette Türkiye Yüzyılı Zirvesi'ne, Ticaret Bakanlığı, Halkbank, Vakıfbank, Ziraat Bankası, Turkcell, THY ve Limak sponsor oldu.”
Faruk Bildirici medyayı didiklediği yazısının altına “birer cümle” ile dikkatini çeken notları sıralamış. Yeni Şafak notunu orada gördüm.
Nasıl bir programmış ki bu, memleketin tüm kamu bankaları katkı için koşmuş. Düzenli ilan katkılarının yanı sıra tabii. Yeter ki Saray’ın sesi, kalemi olsun.
Bunları görmeyen gözler, aslında İBB ile kurumsal bağı olmayan reklamcı Murat Kapki’nin tablo koleksiyonuna uçuyor. Azıcık paralanmış herkesin evinde rastlayacağınız.. Bütünlükten, dolayısıyla bana göre sanat gustosundan yoksun bir “koleksiyon” ile İBB davasını şişirmeye uğraşıyor.
Ben mi ne yapıyorum?
Gündemin en sıcak konusuna girmemek için arka kapıları deniyorum.
Leman vesilesiyle güç denemesine giren şeriatçı grupları tarif etmeden anlatmaya çalışıyorum.
*. *. *
Karikatürist gencin korkudan maskeye dönmüş yüz ifadesini.. Gözaltına alınırken filmlerdeki cinayete teşebbüs sahnelerini andıran ters kelepçe uygulamasını izlediniz mi?
İşte o sahneler.. Ardından dergi binasının basılması.. Madımak katliamının yıldönümünde korkudan felç eden sahneler..
Her şeyi gördük.. Belki de “özellikle gösterdiler”.
O kaos halinde bir tek karikatürü konuşamadık.
Zira ne dersek diyelim başımızın derde gireceğini, ama gözaltı ama fiili saldırı tehdidi altında olduğumuzu düşünüyorduk.
Fatih Altaylı bunun için Silivri’deydi. Osman Kavala tam 2 bin 800 gündür protestoyu aklımızdan bile geçirmeyelim diye betonların altındaydı..
Gele gele zihinlerimize konulan çelik bariyerlere gelip tosladık.
Artık kimsenin bize “şu konuyu görme, buna girme” demesine gerek kalmadı. O bariyerleri anında biz dikiyoruz beynimize.
Mesela..
Biri çıkıp da “ben o karikatürden aşağılama değil, Gazze’nin haline yanmayı çıkardım” dese..
Hatta “iki semavi din de çocukları paramparça eden bombalara karşı elele” sonucu çıkarsa..
Söyleyebilecek mi bunu?
Düşünün, meczubun biri çıkmış “ya onlar ölecek ya biz” diyor. Güvenlik güçlerinin yapabildiği, ancak, “hadi evine git kardeşim” oluyor.
Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum. Erdoğan üniversiteleri eline aldı.. Kimisinin ismini değiştirdi.. Kimisinde fakülte açtı ya da kapattı..
Bu arada Ankara Bilim Üniversitesi’nde “İSLAMOFOBİ ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ “ kurulmasına dair imza attı.
Ne yapacak Enstitü?
Elbette nelerin İslam karşıtlığı sayılacağını araştırıp katalog hazırlayacak.
Daha yeni yazdım: “ Anayasada CUMHURİYET yazıyor. Ama beyler Türkiye’yi DİN DEVLETİ gibi yönetiyor. Demokrasi, hukuk falan laftan öte gitmiyor.”
Şimdi bu fiili durumu, tıpkı başkanlık sistemine geçişte olduğu gibi Anayasal hale getirmeye çalışacaklar.
*. *. *
Bu yolda yürürken de an itibariyle Türkiye’nin birinci konumdaki partisi CHP’yi bitirecekler. Daha İstanbul iddianamesini yazamadılar. Gündeme İzmir iddialarını attılar. Aralarında eski başkan Tunç Soyer’in olduğu çok sayıda isim gözaltında. Malum troller anında fısıldamaya başladı:
İzmir iddialarının arkasında mevcut başkan Cemil Tugay varmışmış!
Anında yalanladı Tugay. Duyan oldu mu bilmem.
Tam da İmamoğlu’nun tutukluluğunun 100. gününde..
Mutlak butlan davasının hemen ertesinde…
Ne tesadüf ne tesadüf değil mi!!
Memleket, hayatlar acımasız bir gücün elinde un ufak olup gidiyor sanki.
*. *. *
Ama bakmayın yazının iç karartan akışına!
Evet zulüm gittikçe koyulaşıyor.
Evet o karanlıkta biz gazeteciler pek azaldık. Başta Halk TV büyük gözaltı halinde yaşıyor.
Ama bu memleketten başka gidecek yerimiz yok.
En önemlisi de artık yüzde 60’larla ifade edilen “Saray karşıtı” halkı gönderebilecekleri bir yer de yok.
Biz kıvançta tasada elele buradayız!
İngiliz zırhlısı Boğaz’dan demir alırken yaver Mustafa Kemal’in de padişahın maiyeti ile bindiğini tahayyül edin. Anadolu parça parça paylaşılırken de Nice’te gösterişli matmazellerle dans ettiğini..
Oysa Mustafa Kemal daha Atatürk bile olmadan yolunu çizmişti.
Gitmedi. Savaştı. Kazandı.
Sizi bilemem ama, benim Arabistan ya da bugünkü Afganistan’da değil de Atatürk Türkiye’sinde yaşamamın bir borcu var.
Özgür Özel’in bir mitingde okuduğu şiirdeki gibi;
“Bin kez budadılar körpe dallarımızı
Bin kez kırdılar
YİNE ÇİÇEKTEYİZ İŞTE!”
*. *. *
Hapisteki herkesi.. Adalet arayan özgürlük bekleyenleri kucaklıyorum..


