Batılılaşmadık kendimize yabancılaştık Kültür Sanat Haberleri
SonTurkHaber.com, Yenisafak kaynağından alınan bilgilere dayanarak haber veriyor.
Tanzimat’tan itibaren Batılılaşma modernleşme olarak lanse edildi. Batılılaştıkça modernleşmek yerine kendimize yabancılaştık mı?
Adı üstünde “Batılılaşma” diyoruz. Batılılaşan kim? Batılı olmayan. Bir insan kendisinden vazgeçmeden, kendine yabancılaşmadan nasıl olup da başkasına dönüşebilir? Batılılaşma bilhassa Batılı olmayan toplumlara uygulanan bir yabancılaş(tır)ma, bir asimilasyon programıdır. Bazı toplumlar Batı’nın kültürel hegemonyası altında bunu gönüllü olarak benimser, ama bazılarına da tepeden, siyasi baskılarla empoze edilir. Bizde Batılılaşmanın kendiliğinden yayılması yoluyla gerçekleşen doğal sayılabilecek seyri vardı zaten. Bu biraz da modernleşme idi gerçekten. Adı da Batılılaşma değildi. Çağa ayak uydurmak veya çağın gereklerini yerine getirmek, Batı’nın ilim ve tekniğini almak idi. Ama bilhassa 1. Dünya Savaşı’ndan sonra yaşadıklarımız bunun çok ötesinde, bizi mağlup eden düşman Batılının bütün değerlerini, yaşam tarzını, kültürünü alıp kendi halkımıza zorla benimsettik. Batılılaşabilmek için Doğulu yanlarımıza karşı bir savaşa girildi. Böylece paradoksal olarak kendi Doğululuğumuzun altı daha fazla çizilmiş, vurgulanmış oldu. Gerçekleşen şey sadece kendimize yabancılaşmak oldu.
Yasin Aktay, Sevda Dursun.
BATILILAŞMAYA KARŞI ÜÇÜNCÜ EVREDEYİZ
Bu yabancılaşmanın boyutları günümüzde nerelere kadar geldi?
Bugün bu yabancılaşmayı son zerresine kadar yaşayan aydınlarımız veya belli bazı kesimlerimiz radikal “Batıcı” oldu ama asla Batılılaşamadılar. Çünkü bu halleriyle Batı’ya katacakları bir şey de yok. Batı dünyasının eşiğinde kendilerinden vazgeçmiş müritlere döndüler. Ancak buna karşı da bir uyanış, bir direniş oluşmadı değil. Bugün batılılaşmaya karşı üçüncü evredeyiz. Batılılaşmanın sömürge, sömürge sonrası döneminden sonra, bilhassa Gazze, Batı ile Siyonizm ve Haçlılık arasındaki ilişkiyi ifşa ederek yeni bir dönem başlatmıştır. İzetbegoviç’in daha önce Bosna örneğinde şahit olunan Batı hakkında evlatlarına söylediği şey bugün yeni bir çıkış noktası olarak hatırlanıyor: “Batı hiçbir zaman medenî olmamıştır ve bugünkü refahı; devam edegelen sömürgeciliği, döktüğü kan, akıttığı gözyaşı ve çektirdiği acılar üzerine kuruludur.”
Esas modernleşme sizce nasıl olmalı ve bunu yapan ülkeler var mı?
Modernleşme çağın gereklerini yerine getirmekse, bu zaten Müslümanların hiçbir zaman geri kalmadıkları bir siyaset olmuştur. Bunun fıkhını geliştirmiş, helal, haram, mekruh, müstehap, müstahsen gibi kategorilerle yaşadıklarını kodlamıştır, “İlim Çin’de bile olsa, gidip almak”tan yana bir sorun hissetmemişlerdir. Bu anlamda bugünkü maddi medeniyetin belli alanlardaki icatları, gelişmeleri insanlığın ortak mirası sayılır ve onları almaktan geri durmaya gerek yok.
KENDİMİZİ KAYBETTİĞİMİZ YERDE BULACAĞIZ
Geçmişteki bütün yanlışlarımızı bir kenara bırakacak olursak, nasıl bir yol izlersek geleceğimizi kendimizden ödün vermeyerek kurtarırız?
Kendimizi bilerek, Rabbimizi bilerek, tabii bilhassa başımıza gelmiş olanları da bilerek kimliğimizi bulmamız lazım önce. Kendimizi biraz da kaybettiğimiz yerde bulacağız. Kaybettiğimiz yer tam da hafızamız üzerinde bu karartmanın uygulandığı yerdir. O yüzden oraya gidebiliriz, ama orada takılıp kalmadan. Neticede bizim tarihimiz yüzyıllık travmalar tarihinden ibaret değil. Tarih hak ve batıl mücadelesinin tarihidir. Fetihler ve medeniyetler tarihidir de. Bu tarihte kendimizi, kimliğimizi bulup ona sarıldığımızda, başkalarına benzemeyi zaten zül addedecek bir ruh ve şuur halini de yakalamış oluruz.
TARİHLE İLGİLİ SORUNUMUZ ÇOK DERİN
Beyan Yayınları’ndan çıkan Tarihin Gerçek Yüzü serisi, tarihin çarpıtılan bir şey olduğunu mu anlatıyor?
Tarihin gerçek yüzü, aslında derinden mustarip olduğumuz bir kimliğimizi bulma, hafızamızı tekrar yakalama sorunu. Başka ülkelerde belki tarihle ilgili sorun sadece bir bakış açısı meselesidir. Ama bizde tarihle ilgili sorun çok daha derindir. Bir noktadan sonra geçmişe dair hatırlanması gereken şeyler üzerinde inanılmaz bir blokaj uygulanmış, hafıza silinmiş ve bize geçmişle ilgili neyi hatırlayıp neyi unutmamız gerektiğine dair korkunç bir program uygulanmış. Benim de bu seride “Batılılaşma Modernleşme mi Yabancılaşma mı?” ve “Cumhuriyet'in İlk Yılları, Demokrasi mi Diktatörlük mü?” başlığı altında iki kitabım çıktı. Şimdi de “Tek Parti Döneminde Din Eğitimi Var mıydı Yok muydu?” başlığı altında 3. kitabı yazmaya çalışıyorum.


