Beklemek: Ömre sabır eklemek
Halktv sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
Beklemek sadece bir eylem değil çoğu zaman bir duruştur. Hareketsiz eylem, sessiz mücadeledir.
Beklemek görünmez bir sınavdır.
Bir yerdesin ama aklın başka bir yerde. Bedenin rutin işlerinde ama yüreğin sabırla yoğruluyor.
Beklemenin çok çeşidi vardır. Zamanla başlayan ve biten, başı sonu belli olan bekleyişler en kolay olandır.
Bir trenin gelmesini, bir sınav sonucunu, bir görüşme sırasını, banka sırasını vb. beklersin.
Zamanla başlayan her bekleyişin içinde bir tür teslimiyet saklıdır. Sonunda biteceğini bildiğin bekleyişlerdir.
Kimi bekleyişler dışarıdan görünmez ama içeride fırtınalar koparır.
Bir annenin askerdeki evladını veya eşini beklemesi,
Bir toplumun huzuru,
Bir halkın adaleti, bir insanın güveni beklemesi…
“Güzel günler göreceğiz çocuklar.” diyen Nazım Hikmet, ülkesindeki güneşli günleri umutla bekler.
Ama tüm beklemelerin ötesinde, beklemenin en derin, en yakıcı, en kutsal hâli aşkta beklemektir.
Sevdiğin gelir mi bilinmez.
Ama sen, onun gelmesine ihtiyaç duymadan da sevebileceğini öğrenirsin. Adeta beklemeyi seversin.
“Ben beklemesini bilirim,
Yeter ki gelecek olan sen ol.”
der Cemal Süreya ve ümitlidir sevgilinin geleceğinden.
“Beklemek cehennemdir. Ama beklerim seni.” diyen William Shakespeare, aslında bekleyişin ateşiyle cehennemin ateşi gibi yanar.
“Ayrılık diye bir şey yok. Bu bizim yalanımız. Sevmek var, özlemek var, beklemek var.” derken Ümit Yaşar, beklemeyi ve özlemeyi aşkın önüne geçirmiştir.
Pablo Neruda: “Bekliyorum seni yalnız bir ev gibi, ta ki sen beni tekrar görüp içimde yaşayana kadar. O zamana kadar pencerelerim ağrıyacak.” dizelerinde beklemekten kavuşmaya geçmeyi metruk bir evin yuvaya dönüşmesine benzetir.
“Ben sana rastladım diyelim
Ve beklemeye başladım seni
Geç kaldıysan da olur…
Yeter ki gel.” dizeleri
Turgut Uyar’ın sitem etmeden, kızmadan ve ömründen giden zamana acımadan sadece çaresizliğinin dizeye dökülmesidir.
Ama ya hiç gelmezse?
İşte o zaman bekleyiş bir duaya dönüşür.
Bir hayale, bir sabra, bir alışkanlığa…
Ve kalbinde yer etmiş biri için, beklemek bir vazgeçmeme biçimi olur.
“Ve ben seni beklerken öğrendim:
Gelmese de sevilirmiş insan.”
Didem Madak
Beklemek en çok da sadakattir.
Sustuğun ve yandığın yerden sevmeye devam etmektir.
Çünkü sevmek bazen “gel” demek değil, “gelme” diyebilmektir.
“Geçti istemem gelmeni
Yokluğunda buldum seni”
Necip Fazıl Kısakürek
dizelerinde olduğu gibi, sevgilinin yokluğunu bile sevmek; sevmenin ve beklemenin en yüce, en derin hâlidir.
“Çünkü beklemek, duaların ve dileklerin ucuna gözyaşı eklemek değil; sevdiğini yürekte bir muska gibi sonsuza dek saklamaktır.” Ve bazen, en çok beklenen sevilir. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin…


