Beşiktaş ı galibiyetten eden olayı açıkladı: Galatasaray hatayı affetmedi
Halktv sayfasından elde edilen bilgilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
Derbinin kazananı olmadı.
Galatasaray ve Beşiktaş yenişemedi ama bazen bir maç, tabeladan çok daha fazlasını anlatır. Beşiktaş geçen yıl İnönü’de Galatasaray’ı devirmişti; bu kez aynı hikâyeyi Rams Park’ta yazmak istedi. Fakat bu defa kaderin kalemi son satırı silmeye karar verdi. Maç berabere bitti.
Sayılar eşitti ama hikâyeler bambaşkaydı.
Sahada oynanan şey bir sayı yarışından çok, bir irade sınavıydı.
Klasik söylemdir; derbilerin favorisi olmaz. Çünkü bu maçlarda güç değil, zihin oynar. Top bazen fizik kanunlarını bile unutur; yönünü, sahibinin yüreğine göre belirler.
Kalabalığın uğultusuna rağmen kalbini susturabilen, o karmaşanın içinde bir saniyelik dinginlik yakalayabilen kazanır.
Beşiktaş, ilk yarıda oyunu aklıyla oynadı.
Alan savunması kusursuzdu, pas kanalları kilitliydi, her oyuncu bir diğerinin eksik bıraktığı cümleyi tamamlıyordu. 12. dakikada Abraham, fırsatçılığı göstererek topu ağlara gönderdi.
Beşiktaş ilk yarıda öyle etkiliydi ki, Emirhan ve Toure’nin kafa vuruşlarında Uğurcan’ın devleşen elleri golleri önledi.
O anlarda Beşiktaş, aklın ve disiplinin estetiğiydi. Özellikle Rafa Silva, Orkun ve Cerny’nin ofansif dokunuşları, Galatasaray savunmasını sürekli tetikte tuttu.
Ama futbolun güzelliği, tek senaryoyu reddetmesindedir.
35. dakikada Sanchez’in Rafa Silva'ya faulüyle gördüğü kırmızı kart, sadece dengesini değil, maçın ruhunu da değiştirdi. Galatasaray bir kişi eksik kaldı ama eksildikçe büyüdü.
Çünkü ikinci yarı sahaya başka bir takım çıktı.
On kişiyle değil, on yürekle oynayan bir Galatasaray.
Ön alan baskısıyla Beşiktaş’ı kendi yarı sahasına hapsetti.
55. dakikada Torreira’nın amansız presinde Ndidi hatalı bir pas verdi ve topu kapan İlkay, fırsatı affetmedi: 1-1.
Bu gol, Beşiktaş’ın geri çekilmesine kesilen bir faturaydı.
Dakikalar ilerledikçe Galatasaray’da Liverpool zaferinin yorgunluğu yüzeye çıkıyordu.
Beşiktaş ise bundan yararlanma çabasındaydı. 72’de Rafa Silva mutlak bir golü kaçırdı. Bu belki de gecenin kader anıydı.
Sonrası tam anlamıyla bir irade düellosuydu.
Beşiktaş’ın aklı, Galatasaray’ın yüreğiyle çarpıştı. Her iki taraf da galibiyeti istedi ama zaman izin vermedi.
Belki de hakem düdüğü değil, futbolun adalet terazisi bitirdi maçı: berabere.
Bazı gecelerde kazanmak, kaybetmemekten ibarettir.
Ve bazı beraberlikler vardır ki, yenilgiden çok daha onurludur.
Bu gece o onuru yaşayan Galatasaray oldu.
Liverpool yorgunluğuna, yenik duruma düşmesine ve bir kişi eksik kalmasına rağmen, ikinci yarıdaki yüreğiyle ezeli rakibine boyun eğmedi.
Beşiktaş ise ilk yarıda aklını soğukkanlı oyununu sahaya yansıttı ama ikinci yarıda duygunun ateşine yenik düştü.
Derbiler böyledir;
bir taraf plan yapar, diğer taraf hisleriyle yazar.
Skorlar unutulur, istatistikler silinir, ama direnişin sesi hafızada yankılanır.
Ve bu gece o ses, on kişiyle sahada kalanların, yorgun ama pes etmeyenlerin sesiydi.
Galatasaray yenilmedi.
Çünkü bazen futbol, yalnızca kazanmak değildir;
yenilmemeyi bile bir karakter meselesi hâline getirmektir.
Nazım'ın dediği gibi.
"Mesele esir düşmek değil, teslim olmamak asıl mesele"


