Beyinde uçuk mu olur? Uykuya geçip yıllarca sessiz kalabiliyor Her uçuk çıkaranda aynı risk var mı?
Hurriyet sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
“Beynimdeki Yangın”, New York Times’ta çalışan genç gazeteci Susannah Cahalan’ın bir anda değişen hayatını anlatan, kendi kaleminden çıkan “Brain on Fire: My Month of Madness” adlı kitabından uyarlanan, gerçek bir yaşam öyküsüne dayanan 2016 yapımı dokunaklı bir film...
Susannah, iş yerinde odaklanma problemleri yaşıyor, hafızasının eskisi gibi iyi olmadığının farkına varıyor ama bu durumu tolere etmeye çalışıyor ancak zamanla görsel ve işitsel halüsinasyonlar görmeye, nöbet geçirmeye başlıyor.
Korkunç semptomlarla hastaneye gittiğinde birçok tetkik yapılsa da Susannah’ın probleminin ne olduğu bulunamıyor.
Doktorlar Susannah’ya manik depresif bozukluk teşhisi koyuyorlar ve onu rehabilitasyon merkezine sevk ediyorlar.
Susannah’ın babası kızının bir akıl hastası olduğunu kabul etmiyor ve doktorlara daha fazla tetkik yapmaları için baskı yapıyor.
Filmin son sahnelerinde Dr. Najjar seyirci ile buluşuyor ve Susannah’ın gerçek bir manik depresif bozukluğa sahip olmadığını ve dünya genelinde Anti- NMDA reseptör teşhisi konulan 217. kişi olduğunu söylüyor. Bu hastalık, herpes virüsünün tetiklediği otoimmün bir beyin iltihabı olarak biliniyor.
Belirtileri arasında halüsinasyonlar, hafıza kaybı, konuşma bozuklukları, nöbetler ve katatoni gibi ciddinörolojik semptomlar yer alıyor. Başlangıçta psikiyatrik bir bozukluk gibi görünse de, aslında nörolojik bir hastalıktır ve bu nedenle sıkça yanlış teşhis edilir.
Bu hastalık, Susannah hayatını tamamen değiştirdi ve hem tıbbi teşhis süreçlerini hem de psikiyatrik hastalıkların değerlendirilmesini sorgulayan bir gazetecilik kariyerine yönelmesine neden oldu.
Newyork Post’ta yer alan haberde Susannah artık uyurken konuşmadığını, yemek yerken ağzını şapırdatmayı bıraktığını, hâlâ doğru kelimeleri bulmakta zorlandığını ama bu aksaklıkları beyin hastalığına değil, doğuştan gelen eksikliklerine bağlamaya çalıştığını söyledi.
MİLYONDA 2 YA DA 3 KİŞİDE GÖRÜLÜYOR
Benzer bir olay da yıllar önce İzmir’de yaşandı. Hastalıkları birebir aynı olmasa da aynı virüsün neden olduğu hastalık nedeniyle T.T. de Susannah ile benzer şeyler yaşadı.
Baş ağrısı, halsizlik ve konuşma güçlüğü şikayetiyle doktora başvuran 30 yaşındaki T.T., beyin tümörü şüphesiyle hastaneye kaldırıldı.
Yapılan tetkiklerde beyninde görünen kitlenin tümör değil, halk arasında "uçuk" olarak bilinen herpes virüsü olduğu belirlendi.
Durumu ağırlaşan genç kız, uçuk nedeniyle hafızasının bir bölümünü ve konuşma yetisini kaybetti. Yaklaşık 3 ay süren tedavinin ardından taburcu edildi.
AA'ya konuşan T.T.’nin tedavisi üstlenen Prof. Dr. Sertaç İşlekel, beyindeki herpes virüsünün milyonda 2 ya da 3 kişide görülen bir durum olduğunu, bu virüs aslında dudağımızda çıkan uçuktan farklı olmadığını ifade etti.
Ayrıca bu hastalıktan sonra hayata hep pozitif bakmak, sağlıklı beslenmek ve stresten kaçınmanın çok önemli olduğunu, bunlar yerine getirilmezse tekrar etme ihtimalinin olduğunu önemle vurguladı.
Kaynak: AABağışıklık sistemi zayıfladığında dudak ve genital bölgede çıkan uçuklar normaldir ve çoğu insanda uçuk çıkar. Ancak nadir görülen vakalarda herpes virüsü beyne yerleşerek ciddi nörolojik semptomlara yol açabilir. Halk arasında “Beyin uçuğu” olarak adlandırılan bu durum, yüksek ateş, bilinç bulanıklığı ve nöbetlerle kendini gösteri. Erken teşhis edilmezse kalıcı hasar bırakabiliyor.
Peki, bu sessiz tehlike kimleri tehdit ediyor?
Her uçuk çıkaranda böyle bir risk var mı?
Bu virüs beyne nasıl ulaşıyor?
Kalıcı hasar bırakır mı?
Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Dilek Örken Necioğlu ve Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı İftihar Köksal ile konuştuk.
VİRÜS SİNİR SİSTEMİNDE UYKUYA GEÇİP SESSİZ KALABİLİR
Dudak/genital uçukla bir ilişkisi var mı?
İftihar Köksal, halk arasında “beyin uçuğu” denilen hastalığın aslında herpes simpleks virüsü (HSV)’nün beyni tutmasıyla ortaya çıkan herpes ensefalitisi olduğunu, HSV-1’in genellikle dudak çevresinde uçuk yaptığını, HSV-2’nin ise genital bölgede siğile neden olduğunu belirtti.
Her iki virüsün de sinir sisteminde “uykuya” geçip yıllarca sessiz kalabileceğine dikkat çeken Köksal, nadiren bu virüslerin beyne ilerleyerek iltihap yaptığını, yani dudak veya genital uçukla aynı virüs ailesinden olduğunu ifade etti.
VÜCUDA BİR KER GİRİNCE TAMAMEN KAYBOLMUYOR
Prof. Dr. Dilek Örken Necioğlu, bu virüsün vücuda bir kez girdikten sonra tamamen kaybolmadığını; sinir hücrelerinin köklerine yerleşip orada “uykuda” kaldığını, zaman zaman bağışıklık zayıfladığında yeniden uyanıp dudakta/genitalde uçuk olarak çıktığını ifade etti.
Peki, virüs beyne nasıl ulaşıyor? Her uçuk çıkaran risk altında mı?
Virüsün genellikle sinir lifleri boyunca veya kan yoluyla beyne taşındığını ancak bunun çok nadir bir durum olduğunu belirten Köksal, dudakta veya genital bölgede uçuk çıkan herkesin beyin enfeksiyonu geçirmesinin söz konusu olmadığını, buna karşılık bağışıklık sistemi zayıf olanlarda, ileri yaşta veya bazı genetik yatkınlığı olanlarda riskin biraz daha yüksek olduğunu belirtti.
Necioğlu, nadiren de olsa bu virüsün, sinir lifleri boyunca beyne doğru ilerleyebildiğini, o zaman da “herpes ensefaliti” dediğimiz ağır bir beyin iltihabına yol açabilieceğini, Herpes simpleks virüsü tip 1 (HSV-1) ensefalitinin, dünya çapında ölümcül ensefalitin en yaygın nedeni olduğunu belirtti.
Her uçukta böyle bir risk olmadığının altını çizen Necioğlu, çoğu insanda uçuğun yalnızca dudakta ya da genital bölgede sınırlı kaldığını, beyne ilerlemesi çok nadir görülen bir durum olduğunu belirtti. Necioğlu, dudakta sık çıkan uçuklarınızın beyin iltihabına dönüşmesinin çok olağan olmadığını ancak eğer uçuk sonrası şiddetli baş ağrısı, ateş, bilinç bulanıklığı, nöbet gibi bulgular gelişirse mutlaka acilen doktora başvurmak gerektiğini önemle vurguladı.
ŞİDDETLİ BAŞ AĞRISINA DİKKAT
Beyin uçuğumuz olduğunu nasıl anlarız?
Köksal; baş ağrısı, ateş, bilinç bulanıklığı, davranış değişiklikleri, konuşma bozukluğu, nöbet (havale) en sık belirtiler arasında olduğunu söyledi ve özellikle kısa sürede kötüleşen şiddetli baş ağrısı, ateş ve kişilik değişikliklerinin uyarıcı olduğunu söyledi.
Neuroscience News‘de yayınlanan bir makaleye göre, herpes simpleks virüsü beyinde ciddi hasarlara yol açabilir ve herpes ensefaliti gelişen bireylerde uzun vadeli nörolojik komplikasyonlar görülebilir.
Araştırmalar, erken tanı ve tedaviye rağmen hastaların önemli bir kısmında bilişsel ve nörolojik işlevlerde kalıcı hasar oluşabileceğini ortaya koymaktadır.
Herpes simpleks virüsünün genetik yatkınlıkla beyin hasarına nasıl yol açabileceğini araştıran bir çalışma, bazı bireylerin genetik yapılarının, virüsün beyne ulaşarak herpes ensefalit gibi ciddi nörolojik komplikasyonlar geliştirmesine daha duyarlı olabileceğini ortaya koyuyor.
KAN TESTLERİ TEK BAŞINA YETERLİ DEĞİL
Bu hastalığın tanısı nasıl konuyor?
“En güvenilir test, belden su alma (lomber ponksiyon) ile beyin-omurilik sıvısında HSV DNA’sının PCR yöntemiyle gösterilmesidir.” diyen Köksal, beyin MR’ının, özellikle temporal lobda tipik bulgular verdiğini ve tanıya çok yardımcı olduğunu, kan testlerini tek başına yeterli olmadığını sözlerine ekledi.
KALICI HAFIZA KAYBINA, HATTA ÖLÜME BİLE NEDEN OLABİLİR
Erken müdahale neden kritik? Kalıcı etkiler olur mu?
Herpes ensefalitinin çok hızlı ilerlediğini ve tedavi edilmezse ölümcül olabileceğini, ağır hasar bırakabileceğini vurgulayan Köksal, antiviral tedaviye ne kadar erken başlanırsa, hayatta kalma ve tam iyileşme şansının o kadar arttığını, gecikmenin kalıcı hafıza kaybı, epilepsi veya konuşma bozukluğuna yol açabileceğini, erken tanı ve rehabilitasyon ile bu etkilerin azaltılabileceğini ifade etti.
14-21 GÜN SÜRÜYOR
Tedavi süreci nasıl işler?
İftihar Köksal, standart tedavinin damar yoluyla yüksek doz ilaç tedavisi olduğunu, bunun genellikle 14–21 gün sürdüğünü söyledi ve ekledi:
“Destekleyici tedavi olarak ateş ve nöbet kontrolü, sıvı-elektrolit dengesi, bazen kortizon gibi beyin ödemini azaltıcı ilaçlar da eklenebilir. Hasta çoğu zaman hastanede, tercihen yoğun bakım veya enfeksiyon servisinde izlenir.”
Tekrarlama riski nedir?
Köksal, Herpes ensefalitinin çok nadir bir durum olduğunu, aynı kişide tekrar etmesinin daha da nadir olduğunu ancak dudak veya genital uçukların (yani deri-mukoza lezyonları) ömür boyu tekrarlayabileceğini söyledi. Bu noktada da düzenli takip, bağışıklık sistemini koruyacak önlemler ve doktor kontrolünde antiviral baskılama tedavisi önerilebilir.
STRES BAĞIŞIKLIĞI TETİKLİYOR
Stresin bu hastalığın tetiklenmesindeki rolü nedir?
Stresin bağışıklığı zayıflattığını ve HSV’nin yeniden aktifleşmesini kolaylaştırabileceğine dikkat çeken Köksal, ilaç tedavisinden sonra kişinin yaşadığı travma, kaygı ve depresyon için psikolojik destek almanın iyileşmeyi ve yaşam kalitesini artırdığını sözlerine ekledi.
Bu tür bir hastalık sonrası yaşam tarzı değişikliği gerekir mi?
İyileşme sonrası düzenli uyku, dengeli beslenme, sigara/alkolden uzak durma, aşırı stres ve uykusuzluktan kaçınma önemlidir. İş veya sosyal yaşamda aşırı yorgunluk ve stres yaratacak durumlarda temkinli olmak gerekir. Nörolojik hasar varsa rehabilitasyon, konuşma terapisi ve düzenli kontroller de eklenmelidir.
Sakarya Üniversitesi Tıp Fakültesi, Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı’ndan uzmanların yayınladığı bir çalışmada viral ensefalit şüphesiyle incelenen 110 hastanın beyin omurilik sıvısı örnekleri analiz edildi. Bu hastalardan 5’inde (%4,5) HSV-1 (herpes simpleks virüsü) pozitif çıktı. Bu vakalarda yüksek ateş, bilinç bulanıklığı ve nörolojik bozukluklar gözlemlendi. Araştırmacılar, hızlı tanı konulmasının ve antiviral tedaviye erken başlanmasının hayati önem taşıdığını vurguladı.
Kaynak: DergiparkAnti-NMDA hastalığı ile beyin uçuğu aynı hastalık mı?
Bu sorumuza Prof. Dr. Dilek Örken Necioğlu şöyle yanıt verdi:
"Bu ikisi farklı hastalıklardır. Herpes ensefaliti, virüsün kendisinin beyin dokusuna girip iltihap yapmasıdır. Tedavisinde antiviral ilaçlar kullanılır. Anti-NMDA reseptör ensefalitinde virüs doğrudan beyne saldırmaz. Bazen herpes virüsünden sonra bağışıklık sistemi şaşırıp beyne karşı antikor üretmeye başlar. Yani kendi bağışıklığımız yanlışlıkla sinir hücrelerini hedef alır. Bu da halüsinasyon, bilinç bozukluğu, nöbet gibi belirtilerle giden otoimmün bir ensefalittir. Tedavisinde bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar gerekir.
Beyin uçuğu ile ikisi birbiriyle bağlantılı olabilir ama aynı hastalık değildir. Birinde virüsün direkt saldırısı, diğerinde bağışıklığın yanlış cevabı söz konusudur."


