Bilim kurgu senaryosu değil gerçek: Ayna yaşam! Umut mu, tehdit mi? ‘Küresel çapta felaket olabilir’
Hurriyet sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
Ayna yaşam (mirror life), doğadaki moleküllerin simetrik kopyalarından oluşan teorik yaşam formlarına verilen isim. Bu yapılar, gerçek yaşamda henüz doğal olarak bulunmamış olsa da laboratuvar ortamında bazı temel bileşenleri başarıyla sentezlendi.
Stanford Üniversitesi’nin hazırladığı kapsamlı bir teknik rapor ise bu deneysel organizmaların, doğaya salındığı takdirde geri döndürülemez zararlar verebileceği uyarısında bulunuyor. Uzmanlar, bu sentetik yaşam formlarının ekosistemleri istila edebileceği, bağışıklık sistemlerini atlatabileceği ve kontrolsüz biçimde yayılabileceği görüşünde birleşiyor.
GELİŞTİRİLEN YAPAY BİR HÜCRE EN DİKKAT ÇEKİCİ ÖRNEK
Minnesota Üniversitesi’nden sentetik biyolog Kate Adamala’nın laboratuvarında geliştirilen yapay bir hücre, bu alandaki en dikkat çekici örneklerden biri.
Moleküler yapısı doğadaki hücrelerin adeta ayna görüntüsü olan bu hücreler, başta ilaç geliştirme ve biyoteknoloji alanında çığır açıcı bir potansiyele sahip olarak görülüyordu. Ancak bir soru, tüm çalışmaları farklı bir yöne sürükledi: “Bu hücre doğaya sızarsa ne olur?”
İNSANLAR VE HAYVANLAR ÜZERİNDEN BİLİNMEYEN ETKİLER OLUŞABİLİR
Stanford Üniversitesi tarafından hazırlanan 300 sayfalık teknik raporda, bu yeni yaşam formlarının doğaya karışması halinde ciddi sonuçlar doğurabileceği vurgulandı. Nature dergisinde yayımlanan makaleye göre, bu yapay organizmalar doğada avcısı olmayan istilacı türler gibi davranabilir.
Üstelik mevcut bağışıklık sistemleri bu organizmaları tanımadığı için, özellikle insanlar ve hayvanlar üzerinde bilinmeyen etkiler oluşturabilir. Nobel ödüllü kimyager Jack Szostak, raporda yaptığı değerlendirmede, “Bu organizmaların kontrolsüz şekilde yayılması halinde sonuçlar küresel çapta felaket olabilir” ifadelerini kullandı.
BİLİM DÜNYASI İKİYE BÖLÜNDÜ: KANSER İLAÇLARI İÇİN UMUT MU?
Ayna yaşam konusundaki fikir ayrılıkları, geçtiğimiz haftalarda İngiltere’de düzenlenen uluslararası bilimsel toplantıda da açıkça görüldü. Destekleyenler, bu organizmaların özellikle kanser ilaçları ve nörolojik hastalıklar için umut vaat ettiğini belirtiyor. Eleştirenler ise, bu potansiyelin aynı zamanda biyolojik bir tehdide dönüşebileceği konusunda uyarıyor.
Biyokimyacı Sven Klussmann, “Riskleri görmezden gelmek doğru değil. Ama araştırmaları çok erken durdurmak da panik olur” diyerek dikkatli bir denge çağrısı yaptı.
Tüm bu süreci Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Moleküler Biyoloji, Genetik ve Biyomühendislik Programı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ogün Adebali ile konuştuk.
Ayna yaşam organizmaları tam olarak nedir?
Doç. Dr. Ogün Adebali: Bir molekülün üç boyutlu yapısını düşünün. Eğer bu molekülün aynada görünen şekli, orijinal molekülle üst üste çakıştırılamıyorsa (yani biri diğerine tam oturmuyorsa), o zaman elimizde ayna molekülü vardır.
Örneğin; bir elimizi molekül olarak düşünürsek, diğer elimiz onun ayna molekülüdür. Ayna yaşam da tüm hücresel moleküllerin ayna versiyonlarının kullanıldığı bir formdur.
'HAYATTA KALMA MÜCADELESİNDE AVANTAJLILAR'
Bu tür organizmalar doğada hayatta kalabilir mi, yoksa sadece laboratuvar ortamında mı yaşayabilirler?
Doç. Dr. Ogün Adebali: Elbette kalabilir. Özellikle tamamen simetrik moleküllere sahip olmaları kendilerine evrimsel bir avantaj sağlayabilir. Var olan türler kendilerinden yararlanamayabilirler, hayatta kalma mücadelesinde günümüz türlerine göre avantaja sahip olacaklardır.
'İSTİLACI TÜR GİBİ DAVRANMALARI ÇOK OLASI'
Nature dergisinde yayımlanan makalede, bu organizmaların doğada çok hızlı yayılabilen ve mevcut bağışıklık sistemlerinden kaçabilen ‘istilacı türler’ gibi davranabileceği endişesi dile getiriliyor. Ayrıca, ayna yaşam organizmalarının çevresel bir felakete yol açma ihtimali üzerinde de duruluyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Doç. Dr. Ogün Adebali: Mirror Life organizmalarının yapısı gereği doğal organizmaların hedefi olamaması sayesinde istilacı tür gibi davranması yüksek olasılıklıdır. Bu da yaşamı kesinlikle tehdit edecek bir unsurdur.
Özellikle tamamen ayna moleküllere sahip kendi kendine çoğalabilen bir organizma yaratıldığında, bu türün çevresel bir felakete yol açma olasılığı küçümsenemeyecek kadar yüksektir.
'BUNA HAZIRLANABİLMEK ÇOK ZOR'
Alberta Üniversitesi’nden kimya biyoloğu Ratmir Derda, bu moleküllerin dünyada halihazırda var olduğunu ve insan vücudunun bazı ayna görüntüsü bileşenleri tanıyabilecek şekilde evrimleştiğini ifade etti: “Bazı yaşam formları bunları zaten kullanıyor. Bu yüzden tamamen hazırlıksız olduğumuzu söylemek haksızlık olur.” Bunu nasıl yorumlamak gerekiyor?
Doç. Dr. Ogün Adebali: Bu, son derece kısıtlı bir sayıda molekül için doğru olsa da tamamen ayna moleküllere sahip bir organizmanın varlığına tamamen hazırlıksızız. Buna hazırlanabilmek de çok zor.
'KANSERİ HEDEFLEMEDE KULLANILABİLİR'
Eğer bu teknolojide başarıya ulaşılırsa, günlük hayatımıza nasıl yansır? İlaç geliştirme sürecinde kullanılabileceği söyleniyor. Bu, tek avantajı mı yok başka potansiyel faydaları da var mı?
Doç. Dr. Ogün Adebali: Biyolojik tehdidi bir kenara bırakırsak bu moleküller bağışıklık sistemimizden de kaçabileceği için kanser gibi hastalıkları hedeflemekte teorik olarak kullanabilirler. Bunun için ayna organizma yerine ayna moleküller kullanmak daha doğru olacaktır. Yeterli önlemler alınmadığında kendi kendine çoğalabilecek bir ayna organizmanın varlığı yarardan çok zarar getirebilir.
'BİYOLOJİK SİLAH OLARAK KULLANILABİLİR'
Ayna yaşam üzerine yapılan çalışmaların askeri veya biyolojik silah potansiyeli var mı?
Doç. Dr. Ogün Adebali: Elbette olabilir. Bu sebeple ayna yaşam oluşturma girişimleri sıkıca denetlenmelidir. Katı kurallara tabi tutulmalıdır. İzinsiz geliştirmeler engellenmelidir.
Sizce bu teknoloji 10-20 yıl içinde günlük hayatımıza girer mi, yoksa bilim kurgu olarak mı kalır?
Doç. Dr. Ogün Adebali: : Ben potansiyel tehlikelerin engellenebileceğini düşünmüyorum. Ayna moleküller kullanılacaktır, ancak ayna organizmanın geliştirilmesine izin verileceğini düşünmüyorum.
Teknolojik olarak geliştirilmesinin önünde temel bir engel olmamasına rağmen, ayna yaşam fikri insanlığın sağduyusu ile bir bilim kurgu olarak kalır.
Fotoğraflar: iStock


