Bilincini kaybetmiş halde bulundu, 20 yıl geçti hala ne olduğunu bilmiyor! O günden sonra hayatı sonsuza dek değişti...
SonTurkHaber.com, Hurriyet kaynağından alınan verilere dayanarak haber yayımlıyor.
“Aynada kendime bakarken gözlerimin gördüklerine inanmakta güçlük çekiyordum. Kısa, siyah saçlarımın yarısı kesilmişti ve onun yerine başımın tam ortasına kadar uzanan büyük, dikişli bir yara vardı. O ana kadar herhangi bir sabah gibi hissetmiştim ama nerede olduğumu ancak şimdi fark ettim: Oxford'daki John Radcliffe Hastanesi.”
Bu sözler Adam Kirchin’e ait.
Yavaşça etrafına bakan Adam, şok olduğunu ve korktuğunu hissetti. Ne olmuştu? Neden buradaydı?
Yatağına döndüğünde etrafı tanımadığı insanlarla çevriliydi. Aslında onlar yakın aile üyeleriydi ancak Adam onları tanıyamıyordu. Gerçeği sonra öğrenecekti.
YAŞADIĞI HİÇBİR ŞEYİ HATIRLAMIYOR
Peki Adam’a ne oldu? Neden hiçbir şey hatırlamıyor? Gelin en başından başlayalım…
Adam, henüz 15 yaşındayken büyük bir beyin travması geçirdi ve birkaç gün komada kaldı. Bu, hayatını sonsuza kadar değiştirecekti.
Yaralanma, yere yığılma ya da sonrasında uygulanan tedaviye dair hiçbir şey hatırlamıyor olsa da yıllar içinde farklı arkadaşlarının ve ailesinin anlattıkları sayesinde neler olduğunu yavaş yavaş bir araya getirebildi.
Her şey 2005 yılının aralık ayında oldu. Adam, annesi ve teyzesiyle birlikte alışverişe çıkmıştı ki aniden yere yığıldı.
Yere yığıldığı sırada ailesinin yanında değil de farklı bir dükkânda alışveriş yaptığı için yalnızdı. Adam bir türlü yanlarına gelmeyince annesi ve teyzesi endişelenmiş, genç adamı aramaya çıkmışlardı. Köşeyi döndüklerinde ise ilk gördükleri şey yerde uzanan bacakları oldu.
BAYILDIĞI YER ‘KÖR NOKTADA’ İDİ
Bayılmadan önceki dakikalarda ne olduğunu kimse bilmiyor çünkü Adam, güvenliğin ‘kör nokta’ dediği yere düşmüştü. Ailesinin tek yapabildiği yardım çağırmaktı.
Adam, acil yardım ekipleri gelince hemen hastaneye götürüldü ve yapılan bir dizi test sonucunda beyninde çok sayıda pıhtı olduğu ve kafatasının çatladığı tespit edildi. Ancak hiç kimse bu sorunların doğuştan mı yoksa yaptığı temas sporları nedeniyle mi oluştuğunu belirleyemedi.
Ne de olsa o zamana kadar tipik, sağlıklı bir gençti. Önünde parlak bir futbol kariyeri bile vardı.
Ancak komadan uyandığında ve cerrahların kan pıhtılarını çıkardığı kafa derisindeki yara izini keşfettiğinde, sağlık ekibi yapabileceği en doğru şeyin futbol oynamayı bırakması olduğunu tavsiye etti.
FUTBOL KARİYERİ BAŞLAMADAN BİTTİ
Beyin hasarına neyin sebep olduğunu belirleyemedikleri için, kafasını çarpma ihtimalini azaltmak istiyorlardı. Başka bir sakatlıktan sağ çıkma konusunda bu kadar şanslı olup olmayacağından emin değillerdi. Böylece futbol kariyeri umutları da sona ermiş oldu.
“Yıkılmıştım, futbol benim hayatımdı. Takip eden haftalar ve aylarda sadece bununla değil, aynı zamanda büyük hafıza boşluklarıyla baş başa kaldığımla da yüzleşmek zorunda kaldım. Sakatlığın yaşandığı o yılın büyük bir kısmını bugün bile zar zor hatırlayabiliyorum” diyen Adam o zamanları şöyle anlattı:
“Kendimden nefret etme, depresyon ve umutsuzlukla baş başa kalmıştım. Ne yazık ki bu durum sonunda intihar düşüncesine yol açtı. Yaralanmanın yan etkileri beni her gün acı içinde bırakıyordu ve bu çok ağırdı. Artık etrafta olmasaydım her şeyin çok daha kolay olacağını düşünmeye başladım.”
‘HALA BURADAYIM, HAYAT YAŞAMAK İÇİN’
Adam, 2018’de yani 28 yaşındayken terapiye başlamaya karar verene kadar bu hislerle mücadele etti. Artık kırılma noktasındaydı. Fiziksel bir yaralanma yaşamıştı ama olayın ve sonrasındaki travmanın ruh sağlığını ne kadar etkilediğini fark etmemişti. Hiçbir sağlık uzmanı destek almasını önermemişti ve o zamanlar toplum akıl hastalıkları konusunda şimdiki kadar açık değildi.
Metro.UK’e konuşan Adam, “Terapistimin yardımıyla hayatımın sona ermediğini, sadece yeni halini kabullenmeyi öğrenmem gerektiğini fark ettim. Yavaş ve emin adımlarla üstesinden geldim. Hayatımdaki insanlar ve terapistim bana hayatta kaldığımı hatırlattı. Hala buradaydım ve hayat yaşamak içindi” dedi ve ekledi:
“Elbette artık oynayamayabilirdim ama izleyerek ya da antrenörlük yaparak kendimi futbol dünyasına kaptırabilirdim. Yeniden mutlu hissetmeye başlamış olsam da içten içe hala bir amacım olmadığını biliyordum. İşte o zaman bir arkadaşım ruh sağlığı yardım kuruluşu St Andrew's Healthcare'de bir işe başvurmamı önerdi.”
Bu kuruluş, kendini karmaşık ruh sağlığı ihtiyaçları olan bireylere umut aşılamaya adamıştı ve o sırada ciddi beyin hasarı geçirmiş hastalarla çalışacak bir akran destek çalışanı arıyordu. Adam, ergenliğinin büyük bir kısmını ve yetişkinliğinin ilk dönemlerini kendi beyin hasarını iyileştirmekle geçirdiği için bu görevi yapıp yapamayacağını sorguladı. Ancak kaybedecek bir şeyi olmadığına karar verdikten sonra sonunda bu işe girdi.
‘ONLARA UMUT IŞIĞI OLMAYA ÇALIŞIYORUM’
Adam, yaptığı işi ‘çok ödüllendirici’ olarak adlandırdı ve şunları söyledi: “Haftanın iki gününü beyin hasarı geçirmiş hastaların bulunduğu bir koğuşu ziyaret ederek geçiriyorum. Benim işim, tam potansiyellerine ulaşmaları için onlara destek olmak ve koçluk yapmak. Oturup endişeleri ve kaygıları hakkında sohbet ediyoruz ve onlara bir umut ışığı olmaya çalışıyorum.
Kafa ve beyin yaralanmasından sonra, bazı değişikliklerle hala bir hayata sahip olmanın ve zevk aldığınız şeylere devam etmenin mümkün olduğunun kanıtıyım. Hastaların beni ayakta, çalışırken, flört ederken ve hayattan zevk alırken görmenin onlara gelecekleri için umut verdiğini söylediler. Sanki bu iş benim için yaratılmış gibiydi. Kendimi gerçekten ifade edebildiğim için gerçek bir fark yarattığımı hissediyorum; keşke benim gibi konuşabileceğim biri olsaydı."
‘ARTIK YARALARIMDAN UTANMIYORUM’
Adam, birlikte çalıştığım bir hastanın çok uzun saçlarını olduğunu, saçlarını kestirmek istediğini ama yara izi yüzünden endişe ettiğinden bahsetti, “Ona, kendisini öldürebilecek bir şeyi nasıl yendiğini temsil ettiği için yara iziyle gurur duyması gerektiğini söyledim. Ona kendi yara izimi gururla taşıdığımı söyledim ve bu ona saçını kestirmek için güven verdi. Görünüşüyle gurur duyduğunu ve artık diğer insanların ne düşündüğü konusunda endişelenmediğini görmek çok güzeldi” diye anlattı.
Hastaların kendisine ilham verdiğini söyleyen Adam, “Hepsi birer savaşçı, daha iyi bir gelecek için yapmaları gerekeni yapıyorlar. Bu bende de aynısını yapma isteği uyandırıyor. Artık her gün yaşadığım ağrıları ve şiddeti değişkenlik gösterebilen baş ağrılarını kabullenmeyi öğrendim. Hala düzenli taramalar yaptırıyorum ve sağlık ekibim hangisinin en çok yardımcı olduğunu görmek için birkaç ayda bir farklı reçeteler denediğinden, ilaçlarım gelişen bir süreç olmaya devam ediyor” dedi ve şunları söyledi:
“Sakatlığım stabil ve eğer daha da kötüleşirse, tatmin olduğum bir hayat yaşadığım gerçeğiyle barıştım. Artık yaralarımdan utanmıyorum. Bunun yerine, hayatta kaldığımı, hala burada olduğumu ve futbolla ya da futbolsuz mutlu, olumlu ve anlamlı bir hayat yaşayabildiğimi hatırlatıyorlar.”


