Bir çocuğun değil, iki hayatın yolculuğu: Şeyma’nın koruyucu annesiyle ilham veren hikayesi
Haberturk kaynağından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.
Aile, bir çocuğun dünyayı tanımaya başladığı ilk yerdir. Sevgi, güven ve aidiyet gibi temel duyguların kökleri burada atılır. Ancak çeşitli nedenlerle her çocuk, bu duyguları biyolojik ailesinin yanında deneyimleme imkanı bulamıyor. Tam da bu noktada, koruyucu ailelik sistemi devreye giriyor.
Gönüllülük esasına dayalı ya da devlet desteğiyle yürütülen bu sistem, çocuklara yalnızca fiziksel bir ortam değil, aynı zamanda kendilerini güvende ve ait hissedebilecekleri bir aile ortamı sunmayı amaçlıyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın desteklediği bu sistem, 2025'in "Aile Yılı" ilan edilmesiyle ve 2021 yılından bu yana her yıl 30 Haziran'ın "Koruyucu Aile Günü" olarak kutlanmasıyla daha da görünür hale geliyor.
Bu anlamlı günde, 28 yaşındaki Şeyma'nın koruyucu annesiyle tanıştıktan sonra hayatında yaşanan köklü değişimleri anlatan özel hikâyesine yer veriyoruz.
Koruyucu annenizle tanışmadan önce nasıl bir hayatınız vardı?Devlet koruması altına alındığımda henüz çok küçüktüm. İlk olarak bir koruyucu aileyle tanıştım ve o dönem, aile ortamını ilk kez deneyimlediğim zamandı. Özellikle koruyucu babamla kurduğum bağ, benim için çok kıymetliydi. Bu süreç bana, bir aile içinde büyümenin nasıl bir his olduğunu ilk kez tattırdı. Daha sonra bir süreliğine biyolojik ailemin yanına döndüm. Bu geçişlerin ardından Kader annemle yollarımız kesişti ve hayatımda çok farklı bir sayfa açıldı. O günden itibaren kendimi gerçekten güvende ve ait hissedebileceğim bir ortamda buldum.
Koruyucu anneniz ile ilk tanıştığınız anı hatırlıyor musunuz?
Evet, o günü hiç unutmuyorum. Sessiz bir odada karşımda oturuyordu. Gözlerinde hem sıcaklık hem de bir tür çekingenlik vardı. Aynı durum benim için de geçerliydi tabii ki. İlk başta birbirimize yabancıydık ama aramızdaki sohbet ilerledikçe içimde bir şeylerin değiştiğini hissettim.
"BU KEZ BEN SEÇTİM: SEN BENİM AİLEM OL""İstersen bana abla, istersen teyze diyebilirsin," dediğinde ben "Anne demek isterim" dedim. O anda içimde uzun süredir eksik olan bir şeyin yerine oturduğunu hissettim. Belki de o gün, hayatımın ikinci perdesi açıldı. Bu sefer biri gelip bana "Biz senin aileniz" demedi; bu defa ben, birine "Sen benim ailem ol" demeyi seçtim. Bir çocuk için kendi kararını verebilmek, kendini ait hissedeceği yeri kendi gönlüyle seçebilmek, çok kıymetli bir başlangıç oluyor.
#resim#1266829# Sizce koruyucu aile bir çocuğun hayatında neyi değiştirir?Bir koruyucu aile, çocuğun sadece bugününü değil, yarınını da şekillendirir. Bazen bir çocuğun en çok ihtiyaç duyduğu şey, koşulsuz sevgiyle karşılanmak, ona güvenildiğini ve değer verildiğini hissetmektir. Koruyucu ailelik tam olarak bunu sağlıyor. Benim için en büyük değişim, birinin beni gerçekten dinlemesi, anlamaya çalışması ve yanımda olmayı seçmesiydi. Bu bana sadece güven değil, aynı zamanda kendime inanma gücü verdi.
Koruyucu annenizle ilişkiniz zaman içinde nasıl şekillendi?
İlk zamanlar hiç kolay değildi. Birbirimizi tanımamız, anlamamız zaman aldı. Ben küçük bir çocuktum ve hayatımda birçok değişiklik olmuştu. Yeni bir ortama, yeni bir düzene uyum sağlamak zordu. Hatta açıkça söylemem gerekirse, çocukken çokça tartışırdık, sık sık karşı karşıya gelirdik. O zamanlar bu durum beni de onu da yıpratıyordu ama şimdi dönüp baktığımda, onun hep orada kaldığını görüyorum. Vazgeçmeden, sabırla, sevgiyle yanımda olmaya devam etti.
"ARTIK SADECE ANNE-ÇOCUK DEĞİL, BİRLİKTE BÜYÜYEN İKİ İNSANIZ"Zamanla onun bana gerçekten bir hayat arkadaşı olduğunu fark ettim. Beni sadece büyütmekle kalmadı, doğruyu yanlışı göstermek, sınırlar koymak, yolumu çizmek için çok emek verdi. Her tartışmanın ardından beni anlamaya çalışması, sakinleştiğimde yeniden konuşması, aramızdaki bağı yavaş yavaş güçlendirdi.
Bugün baktığımda, o ilişki artık sadece bir "anne–çocuk" ilişkisi değil. Aynı zamanda birbirine saygı duyan, birbirinden öğrenen, birlikte büyümüş iki insanın bağı. Benim için aile olmanın en güçlü tanımı bu oldu.
Bugün geldiğiniz noktada, eğitiminiz ve kariyerinizde bu sürecin nasıl bir etkisi oldu? Özellikle tiyatroya olan ilginiz nasıl ortaya çıktı?
Bugün geldiğim noktada, hem eğitimim hem de kariyerim üzerinde bu sürecin büyük etkisi oldu. Şu an İngilizce öğretmeniyim, aynı zamanda tiyatro alanında yüksek lisans yaptım. Kurucularından biri olduğum Woerktheater tiyatro topluluğunda hem sahnede hem yaratım sürecinde aktifim. Oyunlarımızın yanı sıra yürüttüğümüz atölyelerle üretmeye ve deneyimlerimizi paylaşmaya devam ediyoruz. Bu noktaya gelmemde en büyük destekçim ise koruyucu annemdi. Eğitim hayatım boyunca hep yanımdaydı, beni dinledi, yönlendirdi ve en önemlisi hep inandı.

Tiyatroya ilgim ise ilkokulda başladı. "Kibritçi Kız" oyununda öğretmenim beni rol için seçmişti. Gösteri günü annemi göremeyince üzülmüştüm, ama perde kapanınca sahne arkasında beni arıyordu: "Geç kaldım ama geldim" demişti. O an anladım ki, bazen geç kalsa da asla vazgeçmiyordu. Bu benim için çok şey ifade etti. O günden sonra tiyatro, kendimi bulduğum yer oldu. Her sahneye çıktığımda o küçük kızı ve onun içindeki cesareti hatırlıyorum.
Koruyucu ailelikle bağınız sadece kişisel bir hikâyeden ibaret değil. Bugün bu alanda farkındalık yaratmak için aktif olarak çalışmalar yürütüyorsunuz. Bu süreci biraz anlatır mısınız?
Evet, koruyucu ailelikle kurduğum bağ zamanla sadece kişisel bir hikâyeden ibaret olmaktan çıktı ve benim için bir sorumluluğa dönüştü. Yaşadığım deneyimin başka çocuklara da umut olabilmesi için elimden geleni yapmaya çalışıyorum.

Geçtiğimiz günlerde, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanımız Mahinur Özdemir Göktaş’ın da katıldığı bir Koruyucu Aile Farkındalık Programı’nda konuşma yapma şansı buldum. Ayrıca, UNICEF Türkiye ile birlikte hazırladığımız bir videoda, koruyucu annemle olan hikâyemi paylaşma fırsatım oldu. Bunun yanı sıra, farkındalık yaratmak amacıyla çeşitli sivil toplum kuruluşlarında gönüllü olarak yer alıyor, aynı zamanda bu alanda aktif projeler üretmeye devam ediyorum.

Bazen koruyucu aileliğin, çocuğun kendini hiçbir yere ait hissedemeyeceği bir "arada kalma" durumu yarattığı gibi yanlış bir algı olabiliyor. Oysa bu tamamen ilişkinin niteliğiyle ilgili. Ben, koruyucu annemle kurduğum bağ sayesinde bir yere ait olmanın ne demek olduğunu öğrendim.
"AİLE OLMAK, KAN BAĞINDAN ÇOK DAHA FAZLASI"Toplumda, kan bağı olmadan gerçek bir aile olunamayacağı yönünde kalıplaşmış düşünceler var. Ama aile olmayı tanımlayan şey sadece biyolojik bağlar değil; güven, emek ve sevgi. Bu süreçte bana destek olan insanlar, bu duyguları fazlasıyla hissettirdi.
Koruyucu ailelik bana göre sadece bir çocuğun değil, bir ailenin de birlikte dönüşmesi. Herkes için farklı ve özgün bir yolculuk. O yüzden bu sisteme, bir çocuğun hayatına dokunmanın ötesinde, birlikte büyüme imkânı sunan çok kıymetli bir deneyim olarak bakmak gerek.
Koruyucu aile olmayı isteyenlere ne söylemek istersiniz?Her çocuk gibi benim de tek bir ihtiyacım vardı: Gerçekten görüldüğümü, duyulduğumu hissetmek. Koruyucu ailelik, bunu mümkün kılan bir yol. Bu süreç kolay değil, çünkü sadece bir çocuğun değil, sizin de hayatınız değişiyor. Ama zaten kıymetli olan her şey emekle şekilleniyor.

Koruyucu aile olmayı düşünenlere tek bir şey söylemek isterim: Mükemmel olmanıza gerek yok. Bir çocuğun ihtiyacı kusursuz insanlar değil, kararlı ve sevgi dolu bir bağ. Ben koruyucu annemle bazen tartıştım, zorlandım ama en sonunda hep şunu gördüm: O hep kalmak isteyen taraftaydı. Ve bu, bana ait olduğumu hissettiren en güçlü şeydi.
"KORUYUCU AİLELİK, İKİ TARAFIN DA DÖNÜŞTÜĞÜ BİR YOLCULUK"Bu süreçte sadece ben dönüşmedim; o da dönüştü. Birlikte büyüdük. O yüzden koruyucu ailelik, sadece bir çocuğa yuva olmak değil, birlikte yeniden bir hayat kurmak demek. Bu yüzden cesaret gösteren herkese minnetle bakıyorum.
Şeyma’nın deneyimi, koruyucu aileliğin bir çocuğun yaşamına nasıl katkı sağlayabileceğine dair önemli bir örnek sunuyor. Siz de koruyucu ailelik hakkında daha fazla bilgi almak isterseniz, aşağıdaki bilgilere göz atabilirsiniz.
KORUYUCU AİLE OLMAK İSTEYENLER İÇİN
Koruyucu aile nedir? Koruyucu aile, çeşitli nedenlerle öz ailesiyle birlikte yaşayamayan çocukların bakımını, eğitimini ve yetiştirilmesini, devlet denetimi ve desteğiyle üstlenen kişilerdir. Koruyucu ailelik, çocuğun güvenli bir ortamda büyümesini sağlar. Kimler koruyucu aile olabilir? Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan, 25-65 yaş arasında, En az ilkokul mezunu, Düzenli bir gelire sahip bireyler, Evli/bekâr veya çocuklu/çocuksuz herkes (çocuğun biyolojik anne-babası ya da vasisi dışındaki kişiler) koruyucu aile olabilir. Koruyucu aile olmak isteyenler nasıl başvuruda bulunabilir? İkamet ettiğiniz ildeki Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne dilekçe ile başvurabileceğiniz gibi, e-devlet (https://www.turkiye.gov.tr/ashb-koruyucu-aile-ilk-gorusme-talebi adresi) üzerinden de müracaat edebilirsiniz. Detaylı bilgiye ve başvuru süreciyle ilgili tüm adımlara https://aile.gov.tr/koruyucuaile adresinden ulaşabilirsiniz.


