Bir şehit kaç dükkan? Sözcü Gazetesi
Sozcu kaynağından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.
Irak’ın kuzeyinde 12 şehit verdik... Onlardan biri, sözleşmeli er Celalettin Uyanık’tı. Şehit oldukları mağaraya girmeden önce arkadaşının cep telefonuyla -veda eder gibi- video çektikleri ortaya çıktı.
Arkadaşı soruyor, “devrem, şehit olmadan önce son sözlerin nedir” diyor, Celalettin yanıtlıyor, “Türkiye’ye selam gönderiyorum, gönüllü olarak hastane mağarasına giriyorum, olur da bana bir şey olursa, Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki sözleşmeli erleri unutmayın, tüm sözleşmeli erlere yardımcı olun” diyor.
★
Şehidimizin son isteğini yerine getirelim.
★
2017 yılıydı, televizyonlarda “kamu spotu” adı altında bangır bangır reklam yayınlıyorlardı... Bir köy kahvesiydi, bahçede, ağaç altındaki tahta masada, dalgııın dalgın uzaklara bakan bir delikanlı, tek başına oturuyordu.
Çay bile içmiyordu.
O sırada, bir başka yaşıtı delikanlı gelip yanına oturuyordu ve “hayırdır kardeş” diye soruyordu, “neden böyle kara kara düşünüyorsun?”
Kara kara düşünen delikanlı anlatıyordu, “kanka” diyordu, “askerlik vatan borcu ama, aileme kim bakacak?”
Meğer derdi buydu... Tarlada bahçede çalışıp ailesini geçindiriyordu, ama askerlik yaşı gelmişti, askere gidince yaşlı ana babasının geliri kesilecekti, onu düşünüyordu.
Haklıydı.
Çok da şanslıydı.
Çünkü, yanına gelen arkadaşı hemen akıl veriyordu... “Bizim eski mahalledeki Mehmet’i hatırlıyor musun, bizim Mehmet sözleşmeli er olmuş, şu kadar lira civarında maaşla üç yıl boyunca görev yapmış, sonra ikramiyesiyle birlikte terhis olmuş, hatta memleketine gidip dükkan açmış” diyordu.
Kara kara düşünürken bunları duyan delikanlının yüzünde aniden güller açıyordu, sevinçle, umutla soruyordu, “üç yılda hem vatan borcunu öde, hem maaş al, üç yıl sonra da işini kur, nasıl başvuracağız?”
Öbür delikanlı da arkadaşının geleceğini kurtarmanın keyfiyle yanıtlıyordu, “Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın internet sitesine giriyorsun, gerisi kolay!”
★
Kamu spotu denilen reklam işte buydu.
“Onurunla Çalış, Hayaline Ulaş!”
Sloganı da buydu.
★
Mete Han’dan başlayan 2 bin 200 yıllık “asker millet” geleneği, “askerliğini anca parayla yapan millet” haline getiriliyordu.
Vatan görevi “işsiz mesleği”ne dönüştürülüyordu.
Milli şuur kavramının yerine “dükkan” konuluyordu.
Memleketi yıllardır “hayaldi gerçek oldu” palavrasıyla yöneten zihniyet, yoksul çocuklara işte bu “hayal”i sunuyordu.
★
Bu kamu spotuyla birlikte, eşzamanlı olarak, bedelli askerlik çıkardılar, ensen kalınsa canın sağolsun, garibansan vatan sağolsun dediler, dükkan alacak kadar parası olanlar bastırdı parayı, askerlikten yırttı, dükkan alma hayali kuran yoksul çocuklar Irak’a gönderildi, Suriye’ye gönderildi, namlunun ucuna gönderildi, mağaralara gönderildi.
★
Veda videosunda “gönüllü olarak hastane mağarasına giriyorum” diyen sözleşmeli er Celalettin... İşte o kamu spotu denilen reklamda, o köy kahvesinde, ağaç altındaki tahta masada “dükkan” hayali kuran, gariban delikanlılarımızdan biriydi.
★
“Sözleşmeli erleri unutmayın” dedi, unutmayalım diye yazıyorum... Dokuz çocuklu ailenin en küçüğüydü Celalettin, 24 yaşındaydı, işsizdi, Bitlis’in Mutki ilçesine bağlı Dereyolu köyündendi, kerpiç evde yaşıyordu, dört yıl önce tezkere bırakıp, maaş karşılığında sözleşmeli er olmuştu.
Celalettin’le birlikte şehit düşen 12 evladımızdan, sözleşmeli er Özkan Özkanlı, 23 yaşındaydı, Aksaray’ın Ortaköy ilçesine bağlı Namıkışla köyündendi.
Mahsun Yeşildemir, 25 yaşındaydı, Bitlis’in Adilcevaz ilçesine bağlı Karaşeyh köyündendi.
Ahmet Gültekin, 24 yaşındaydı, Malatya’nın Pütürge ilçesine bağlı Bölünmez köyüne kayıtlıydı.
Ahmet Kuşak, 22 yaşındaydı, Balıkesir’in Kepsut ilçesine bağlı Alagüney köyündendi.
Hepsi tıpkı Celalettin gibi işsizdiler, maaş karşılığında sözleşmeli er olmuşlardı.
★
Hâlâ merak ediliyor, nasıl oluyor da sadece gariban köy çocukları şehit oluyor?
★
Halbuki, illa merak edeceksek eğer, asıl o kamu spotuyla reklam yapanlara sormak gerekmiyor mu... Bir şehit, kaç dükkan?


