Birleşmiş milyarderler masası Sözcü Gazetesi
Sozcu sayfasından alınan bilgilere göre, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.
Son 5 yılda valizine diplomasını, burs mektubunu, TOEFL skorunu koyup kapıdan çıkan Türk genci sayısı en az 900 bin; dil okulu, lise ve kısa süreli programları sayarsan 1 milyonu çoktan aştı.
Biz pasaport kuyruğunda yetiştirdiğimiz nice evladımızı uğurlarken, Beyaz Saray’da 33 genç adam geleceği dizayn etti.
★★★
Trump geçen hafta Beyaz Saray’da uzun bir masaya oturdu. Masanın bir yanında trilyon dolarlık piyasa değerleri, diğer yanında “MIT mi, Stanford mu?” diye sorabileceğiniz CV’ler vardı. Toplamda 33 kişi...
Hani derler ya “Masada ABD’nin geleceği konuşuldu!” Lafın gelişi değil, kelimenin tam anlamıyla bu doğruydu. Çünkü oradaki isimlerin çoğu, önümüzdeki 20 yılın yapay zekâsını, çiplerini, veri merkezlerini, hatta çocuklarımızın hangi okulda hangi müfredatı okuyacağını belirleyecekti.
Trump masayı yoklarken garson gibi değil, tellal gibi davrandı. Sırayla herkese sordu. “Kaç milyar bırakıyorsun?”
İlk söz hakkı Mark Zuckerberg’teydi. Harvard’dan ayrılıp Facebook’u kurmuştu. Şimdi Meta’nın CEO’suydu. Hani şu WhatsApp, Facebook, Instagram’ın sahibi olan Meta... Cevabı basit ve gösterişliydi. “2028’e kadar en az 600 milyar dolar yatırım yapacağım.”
Ardından Apple’ın CEO’su Tim Cook söz aldı. Auburn Üniversitesi’nde endüstri mühendisliği, Duke’ta MBA. Düzgün kravatı, soğuk Alabama aksanı eşliğinde aynı rakamı tekrarladı. “Bizden de 600 milyar dolar.”
Sundar Pichai sıradaydı. Hindistan’ın en iyi okulu IIT Kharagpur’unda metalürji mühendisliğinden çıkıp Stanford’da yüksek lisans, Wharton’da MBA yapmış. Bugün Google’ın CEO’su. “İki yılda 250 milyar dolar” dedi.
Yanında Sergey Brin vardı. Moskova doğumlu, 6 yaşında Yahudi düşmanlığından kaçıp ailesiyle ABD’ye göçmüş. Maryland ve Stanford diplomalarıyla Google’ı kurmuş, şimdi yapay zekâya geri dönmüş. Trump, Brin’e “MAGA sevgilin varmış” diye takıldı, Brin de gülüp geçti.
Satya Nadella’yı da gördüm masada. Hindistan’da elektrik mühendisliği, Wisconsin’de bilgisayar, Chicago’da işletme. Microsoft’u “bulut çağının” omurgasına çevirdi. Sözünü de kısa kesti. “Her yıl 75-80 milyar dolar veririz” dedi.
Lisa Su vardı mesela, yarı iletken teknoloji devi AMD’nin CEO’su. Tayvan’da doğmuş. 2 yaşında ailesiyle New York Bronx’a (kenar mahalle) göç etmiş. MIT’de lisans, yüksek lisans, doktora. IBM’de yarı iletken bölümünü yönetmiş. Şu an dünyanın en kritik çiplerinin arkasındaki kadın. “AI’nin beyni bizim çipler” dedi.
Safra Catz, Oracle’ın CEO’su. İsrail doğumlu. Küçük yaşta ABD’ye göç. Wharton ve Penn Law mezunu. Oracle’ı bulut ve savunma ihalelerinin vazgeçilmez oyuncusuna dönüştürdü. Stargate projesinde de bulut ayağını üstleniyor. Bugün ABD’nin en yüksek maaşlı kadın CEO’su.
Sam Altman masadaydı. Stanford çıkışlı, OpenAI’nin (ChatGTP) yüzü. MIT’den çıkıp OpenAI’yi kurmuş. Altman, 500 milyar dolarlık dev yapay zekâ alt yapı projesi Stargate girişimini hatırlattı. “Trump yönetiminin desteği olmasa olmazdı” diyerek kadeh kaldırdı.
Alexandr Wang... Los Alamos doğumlu, Çinli göçmen ailenin oğlu. MIT’den 19 yaşında ayrılıp Scale AI’yi kurdu. 28 yaşında Meta’nın Chief AI Officer’ı oldu. Masada en genç ama en iddialı seslerden biriydi. “70 patentim var, şimdi ABD için çalışıyorum.”
Dylan Field vardı, Brown’dan Thiel bursuyla çıkıp Figma’yı kurmuştu. Bugün 6 milyar dolarlık servetiyle masanın tasarım zekâsını temsil ediyor.
Ve tabii Bill Gates. Melania Trump’ın yanında oturdu. Sağlık ve aşı teknolojilerini anlattı. AIDS tedavisi için iş birliği teklif etti. Trump “olağanüstü liderlik” diye karşılık verdi. Gates’in gülümsemesiyle masanın milyar dolarlık ağırlığı biraz yumuşadı.
Bu masada iki kişi eksikti. Elon Musk (1.13 triyon dolarlık şirketi yönetiyor, aslen Güney Afrikalı) ile yarı iletken devi Nvidia’nın kurucusu Jensen Huang (4 triyon dolarlık şirketi yönetiyor, aslen Tayvanlı). İkisi de “Davet edildik ama katılamadık” dedi.
★★★
Masaya bakınca tablo netleşti. Hindistan’ın çıkanlar, Stanford’un koridorlarında yoğrulanlar, MIT’nin laboratuvarlarından yetişenler, Harvard’ı yarıda bırakanlar...
Hepsi farklı coğrafyalardan gelip ABD’nin teknoloji tahtında buluşmuştu. Trump’ın masasında Birleşmiş Milletler değil, birleşmiş milyarderler toplantısı yapılıyordu.
Amerika’nın geleceği belki de gerçekten geçen hafta o masada şekillendi.
Bizim masamızdaysa hâlâ mülakat torpilleri, sahte diplomalar, sızan sınav soru kitapçıkları, demokrasiye kayyumlar...
Geçen yıl 60 bin parlak gencimizi daha yurtdışına kaptırdık.
Bir masada gelecek yazılıyor, öteki masada gelecek siliniyor. Çok acı!


