Biz onlara dedik ki…
Halktv sayfasından elde edilen bilgilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
Erdoğan ABD ziyaretinin ardından verdiği demeçlerle gezinin yankılarına aktif reaksiyon verdi.
Hoşuna da gidiyor yankılar.
"Gazetecisi yorumcusu hepsi birden başladılar" dedi.
Ancak Trump ile F-35 pazarlığının neye karşılık olduğunu, ne beklendiğini tam öğrenemedik.
Trump toplantı öncesi “anlaşırsak veririm” dedi.
Ne istedi? Gazze planına mali destek mi? S-400’leri vermemiz zaten bilinen bir istek.
Türkiye’nin ekonomik durumu ortada.
"Cumhurbaşkanı kendi servetinden yatırım yapsın" mı dedi.
Nede olsa kendisi müteahhit.
***
Erdoğan F-35’e dair en net cevabı, kendisine konuyu soran gazeteciye “ne kadar meraklısın ben senin kadar meraklı değilim” diyerek verdi.
“Biz onlara dedik ki, parayı verdik biz hala F-35’leri vermiyorsunuz, şimdi takibini yapıyoruz, tamam mı?”
Washington’da ne olduğunun cevabını en sempatik şekilde soru soran Yıldız Yazıcıoğlu aldı.
Geçen sene de ben Washington'da "F-16’lar ne oldu" diye sorunca “Biden ile konuştum, bir kaç haftaya bana dönecek” demişti.
Trump çıkıp “F-35’leri veriyoruz” deseydi o zaman da ayrı dert.
"Kim bilir ne istedi de verdik" diye onu bulmaya uğraşacaktık.
Ama insanın parasını ödediği şeyin ne olacağını bilememesi de ağır geliyor.
Yeni tavizler vererek parasını ödediğimiz uçakları almak yerine daha fazla taviz vermeden bizi kurtarmış olması dahi bir kazanç olabilir.
Zira köre yakalanmayacaksın.
Kör tuttuğunu bırakmaz.
***
Ayşenur Arslan Abla’nın Fidan ve Kaan yazısını okudum.
“En sıkı Reisçiler, asıl mesele Erdoğan’ı yıpratmak diye karşı saldırıya geçti. Bazıları, Fidan ABD’ye mesaj verdi… Muhalefet yanlış anlayıp algı operasyonuna girişti dedi.” diyor.
Fidan "başka arayışa yöneliriz" mesajı vermek isterken kazaya mı kurban gitti?
Benim aldığım haberlere göre bu işe getirilen açıklama Fidan’ın Savunma Sanayii Başkanlığını(SSB) hedef aldığı yönünde.
Fidan’ın SSBi’nin bu durumu yürütememesine dair rahatsız olduğu, çözümü bu açıklamayı yapmakta bulduğu aktarılıyor.
SSB de çıkıp “bizim işler yolunda, planlar yerli motor üzerinden” dedi.
Cumhurbaşkanı için en önemli şey kitlede ters tepecek açıklamalar.
Yani normalde diğer tarafı arayıp “bu nedir” diyecekken kamuoyu önünde itibar zedelenmiş gibi olunca o zaman açıklamayı yapana yönelebiliyor.
Yönelse de ne olur?
Erdoğan-Fidan ikilisinin arasında yılların getirdiği bir ilişki var.
İkisi de birbirini sırtından atamıyor demeyelim de taşıyor diyebiliriz.
Kimi "Fidan Amerika'da BM'deki Filistin toplantısında fazla güldü, resimleri göze battı" dedi.
Kurt kuzuyu yemeye karar verdiysen bahane bulur.
Kimi amacının Erdoğan’ı yıpratmak veya parti veya aile içerisindeki Erdoğan sonrasına hazırlık ve liderlik planları kapsamında bir mesaj vermek olduğunu iddia etti.
Bir gerçek var ki en muhalifi bile Erdoğan'ın, adı geçen adaylardan daha lider olduğunda hemfikir.
Onu kim yönetiyor o ayrı tartışma.
Fidan damat Bayraktar'ı siyasi ikbal için hedef almak istese Baykar'ı ve IHA'ları hedef alması gerekir. SSB'de Baykar nüfuzu olsa dahi direk bağlantı yok.
“Tek meşruiyet milletin iradesi”
Beyaz Saray görüşmesini meşruiyet olarak ifade eden Trump’a Erdoğan Türkiye’de yanıt verdi.
“Tek meşruiyet milletin iradesidir” dedi.
Trump’ın "meşruiyet vereceğiz" ifadesini aktaran ABD Büyükelçisi Barrack’a bu ifadeler ile neyin kast edilmiş olabileceğini sormuştum.
“Oy alan popüler bir lider, nasıl bir meşruiyete ihtiyacı var? 19 Mart sonrası yargılamaları mı kast etti?” diye...
Barrack da konuyu “ABD kamuoyunda Beyaz Saray’da ağırlanmayı hak eden bir lider” diye açıklamıştı.
“Saygı denilmek istendi, meşruiyet değil; bu bir dil problemi” demişti…
Bu açıklamanın üzerine Trump hileli seçim falan da deyince.
Velhasıl Barrack Trump’ın meşruiyet atfının iç siyaset kastıyla olmadığını söyledi.
Ancak liderler ülkelerinde güçlü olduğu sürece küresel sistemde de yerleri oluyor.
Bir de sözden çıkanlar var ki onlar da bir şekilde devriliyor.
Suudi Arabistan Kralı Abdülaziz’in başına gelenler gibi.
(Fatih Altaylı buna benzer sözler ifade etti. İstihbarat örgütlerinin adını zikretti.)
Emirleri yerine getirdikleri sürece korunmaya ve hükümetlerinin devrilmemesine destek almaya devam ediyorlar.
Ha Erdoğan Gezi’de bununla yüzleşti.
Küresel güçler bunu kullanacak diye Geziye gelenlerden korkup onlara düşman olmak yerine o insanları dinleyerek çözüm bulmakta bir metod olabilirdi.
Sonuçta herkes onu devirmek için gitmedi oraya.
KKTC Bakanı Ertuğruloğlu Washington’da
Kuzey Kıbrıs Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu Washington'daydı.
ABD’nin Kıbrıs Milli Günü’nü kutladığı günden bir gün önce gazetecilerle bir araya geldi.
Ertuğruoğlu Kuzey Kıbrıs’ın uluslararası tanınması konusunda yeni bir gelişme olmadığını açıkladı.
Rum Kesimi’nin İsrail ve ABD ile ilişkileri ve üslerdeki askeri hareketliliğe dair sorularımı da yanıtladı.
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) KKTC’de bulunduğu sürece Kıbrıs Türkleri için herhangi bir askeri tehdit olmayacağını vurguladı.
GKRY'nin İsrail'e mühimmat taşınmasında üs gibi kullanılması iddilarıyla ilgili soruma ise, “Güney, uluslararası destek alarak Türkiye’ye karşı Ada’da bir askeri başarı elde etmeyi düşleyebilir.” dedi.
Türkiye’nin adada herhangi bir İran-İsrail çatışması gibi kaza durumlarında yüksek hava savunma sistemi bulunmuyor.
Ertuğruloğlu, Fransa'ya ve İngiltere’nin Ada'daki iki egemen üs bölgesine değindi.
Geçtiğimiz günlerde İncirlik'ten Güney Kıbrıs'a hava hareketliliği dikkat çekmiş, İncirlik sorularımıza bunun üslere rutin askeri kargo taşıyan uçaklar olduğu yönünde yanıt vermişti.
ABD Dışişleri Bakanlığı Güneyi Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanıyor ve bu yıl bağımsızlığının 65. yılını kutladı.
ABD açıklamasında, Kıbrıs Cumhuriyeti ile ticaret, güvenlik iş birliği ve Ada’nın BM aracılığıyla iki bölgeli, iki toplumlu federasyon olarak yeniden birleşmesi için destek vurgulandı.


