Bu çağda Kerbela mı?
Halktv sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuruda bulunuyor.
Kerbela’nın üzerinden 13 yüzyıldan fazla geçmiş.
Aleviler hala dün yaşanmış gibi anar.. Gözyaşı döker. Hüseyin’in adını haykırır.
Muhammed peygamberin torunu Hüseyin’in!
Bilmek ya da hissetmek için Alevi olmak gerekmiyor.
Hüseyin ve beraberindekiler susuzluktan ölmüştü.. Ya da öldürülürken dudakları susuzluktan patlamıştı.
2025 Türkiye’sinde bugün bana bunu hatırlatan bir haber geldi.
Hatay’da 7 asker fenalaşıp hastaneye kaldırılmış.. İkisi kurtarılamayarak hayatını kaybetmişti.
Milli Savunma Bakanlığı’nın resmi açıklamasıyla öğrendik ki, sıcaklık rekorunun kırıldığı bir günde askerlere dışarda “spor” yaptırılmış. O spor ne kadar sürdüyse, askerler aşırı sıvı kaybından.. Yani susuzluktan fenalaşmış. Buna bağlı olarak “çoklu organ yetmezliği” sonucu vefat etmiş.
Bakanlık, bu bilgileri paylaşırken açıklamayı klasik ifadeyle noktalamış:
“Konu ile ilgili idari tahkikat başlatılmıştır.”
Mağarada zehirlenip ölen evlatlar…
Sıcakta “aşırı sıvı kaybından” organları iflas eden evlatlar..
Yangın uçağımız yetmediği için alevlere teslim edilen 10 evladımız..
“NE OLUYOR BEYLER!”
İnsan hayatı bu kadar ucuz mu?
Neredeyse bir ordunun koruduğu Erdoğan’ın memleketinde “öteki hayatların” hiçbir önemi yok mu?
Soruşturma duyurusu ve iki cümle şehit edebiyatı ile, evlerine tabutla yolcu edeceğiniz gençler size emanet değil miydi?
*. *. *
Şehirlerde de durum farklı değil.
Her gün ya bir kadının ya da kendi halinde bir gencin öldürüldüğüne dair haberleri okuyorsunuz.
Bir “CİNNET HALİ” yaşanıyor.
Kime, neye, neden üzüleceğimize şaşırıyoruz.
Hele İBB operasyonlarındaki dalgalara…
Adıyaman Belediye başkanının ev hapsi kalktı.. Ama hakkındaki tüm iddialar boşa çıktığı halde Adana
Büyükşehir belediye başkanı Zeydan Karalar hala içerde.
İddianamesi “nedense” bir türlü yazılamayan İmamoğlu ve çalışma arkadaşları gibi!
Murat Çalık ise bütün memleketin vicdan yarası oldu.
Oradan oraya sürükleyip, yeniden zor ve acılı bir işlem olan ilik biyopsisine karar verildi.
İlhan Cihaner savcılık makamında gözaltına alınırken NTV’nin altyazıdaki “abluka” ifadesine “TÜKÜREN” Bülent Arınç bile hukuku hatırlayıp hatırlattı.
Sadece Murat Çalık değil, tüm operasyon mağdurlarının tutuksuz yargılanması çağrısında bulundu.
*. *. *
Buraya kadarını okudunuz mu? Yoksa “aman biliyoruz bunları, tekrarlayıp durma” deyip geçtiniz mi?
Eğer bu kadarcık sabrınız, ilginiz yoksa.. Kusura bakmayın ama hayalinizdeki ülkeyi hak etmiyorsunuz!
Sizler için cezaevine atılan onca değerli insanın hiç değilse adını duyması önemli değil mi!
Üstelik haklarında hiçbir somut delil olmadan.. Uydurma ifadeler ve itirafçılarla Silivri’ye gömüldüğünü bildiğiniz onca ismin…
Bakın, onlardan biri İmamoğlu’nun avukatı.
Ben hiç araya girmeyeyim. Avukatların bile tutuklanmasının anlamını sormayayım. Kendisi, hakkındaki iddiaları ve gerçeği anlatsın:
“19 Haziran’da hakkımda tutuklama kararı veren Hakimlik, 17 Temmuz 2025’te tutukluluğumun devamına karar verdi.
Bildiğiniz gibi tutuklamama gerekçe olarak, etkin pişmanlık kapsamında “alınan” iki ifade gösterilmişti. Ancak bu ifadelerin tamamının iftira olduğu somut şekilde ispatlandı.
Şüpheliye avukat ayarladığım iftirası atıldı. Oysa iddia edilen avukatın, 14 yıldır o kişinin avukatı olduğu ortaya çıktı. Onlar avukat-müvekkil ilişkisi kurduğunda ben daha hukuk fakültesi öğrencisiydim.
5 Mart’ta toplantı düzenlediğim iftirası atıldı. Oysa böyle bir toplantıya hiç katılmadığım ortaya çıktı. İlgili şahsın avukatı da bunu resmi makamlara bildirdi.
Sözde o toplantıya Prof. Dr. İzzet Özgenç ile birlikte katıldığım iftirası atıldı. Oysa hocanın kendisiyle hiç tanışmadım, aynı ortamda bulunmadım. Kaldı ki kendisi de bu iddia hakkında HSK’ya şikayette bulundu.
”Şüpheliye baskı yapıldı” iftirası atıldı. Beni hayatında bir ya da iki kez görmüş, hiçbir organik bağım olmayan bir kişi 2 Haziran’daki ifadesinde daha önce etkin pişman olamamasının nedeni olarak kendisine baskı yaptığımı iddia etti. Oysa bu kişinin 15 Nisan’da zaten savcıya gidip etkin pişmanlık ifadesi verdiği ortaya çıktı.
*. *. *
İnsan delirebilir sahiden.
Cehennem sıcaklarında asker ölümleri bir yanda.. Ege ve Akdeniz’i kavuran yangınlar öte yanda.
Merak ediyorum: Saray’ın ve Milli Savunma Bakanlığı’nın klimaları iyi çalışıyor mu? Arada bir ürperme hissi yaşıyorlarsa acaba serinlikten mi.. Yoksa son günlerde peşpeşe gelen genç ölümlerin haberlerinden mi!!


