Bu organ hem vücudumuzun en hızlı yaşlanan organı, hem tüm vücudun kaderini belirliyor! Sözcü Gazetesi
SonTurkHaber.com, Sozcu kaynağından alınan bilgilere dayanarak haber veriyor.
Cell dergisinde yayımlanan çalışma, kan damarlarımızın, özellikle de aortun, vücudun geri kalanı için bir tür 'yaşlanma saati' görevi gördüğünü ve yaşa bağlı hastalıkların önlenmesinde yeni ufuklar açabileceğini gösteriyor.
İnsan vücudunun karmaşık yaşlanma sürecini anlamak için şimdiye kadarki en kapsamlı çalışmaya imza atan bilim insanları, farklı organlardaki protein değişimlerini takip ederek vücudun ilk tam "proteomik haritasını" çıkardı. Bulgular, yaşlanmaya bağlı değişimlerin 30 yaşından itibaren başladığını ve 50 yaşından sonra önemli ölçüde hızlandığını ortaya koydu.
Araştırmanın en çarpıcı bulgusu, tüm organlar arasında aortun (ana atardamar), yaşam boyunca en tutarlı ve belirgin yaşlanma izlerini gösteren organ olmasıydı. Çalışma, kan damarlarının sadece kan taşıyan borular olmadığını, kendi başlarına birer organ olarak yaşlanma sürecini aktif olarak yönettiklerini kanıtladı.
Kan dolaşımı yoluyla diğer organları yaşlandırıyorAraştırmanın yazarları, bu mekanizmayı şöyle açıklıyor: "Yaşlandıkça, kan damarlarımız GAS6 gibi proteinler salgılamaya başlar. Bu proteinler kan dolaşımı yoluyla diğer organlara ulaşarak onların da yaşlanmasını hızlandırır." Bu durum, vücuttaki sistemik yaşlanmanın ana tetikleyicilerinden biri olarak kabul ediliyor.
Bu bulgular, yaşa bağlı hastalıklara ve yaşlanma karşıtı tedavilere bakış açımızı kökten değiştirme potansiyeline sahip. Araştırmanın lideri Guang-Hui Liu, "Artık organları tek tek tedavi etmek yerine, onları birbirine bağlayan ve yaşlanma hızlarını etkileyen kan faktörlerine odaklanabiliriz" diyor.
Bu yeni yaklaşıma göre, kan dolaşımındaki GAS6 gibi yaşlanmayı hızlandıran proteinleri hedef alıp etkisiz hale getirerek, tüm vücuttaki sistemik çöküşü yavaşlatmak ve diyabet, kalp hastalıkları gibi birçok kronik rahatsızlığın riskini azaltmak teorik olarak mümkün olabilir.
Sonuç olarak, bu çalışma yaşlanmanın sadece zamanın bir fonksiyonu olmadığını, aynı zamanda vücudumuzdaki belirli organların yönettiği karmaşık ve sistemik bir süreç olduğunu gösteriyor. Bu yeni anlayış, gelecekte yaşlanma karşıtı tedavilerin hedefini değiştirebilir ve insan ömrünü uzatmaktan çok, "sağlıklı yaşlanmayı" sağlamaya odaklanan yeni stratejilerin kapısını aralayabilir.


