Bu zihniyet mi öğretmen yetiştirecek? İstiklal Marşı nı yasaklayan akademisyen artık öğretmenleri seçecek kurulda
Halktv sayfasından alınan bilgilere göre, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.
Türkiye'de eğitim sistemi, eğitim fakültelerinin rolünü sonlandırıp öğretmen yetiştirme yetkisini tamamen Milli Eğitim Bakanlığı'na devreden Milli Eğitim Akademisi'nin kurulmasıyla köklü bir değişime girdi. Bakanlığın "Üniversiteler bilim insanı yetiştirsin, biz de öğretmen yetiştirelim" sözleriyle duyurduğu bu yeni sistem, öğretmen adayları ve eğitim sendikaları arasında siyasi kadrolaşma ve mesleki tasfiye endişelerini beraberinde getirdi. Bu endişelerin merkezinde ise akademi üyelerinden biri olan ve geçmişte adının karıştığı skandallarla gündeme gelen Prof. Dr. İsmail Aydoğan yer alıyor.

Ocak 2025'te yasalaşan Öğretmenlik Meslek Kanunu (ÖMK) ile hayata geçirilen Milli Eğitim Akademisi, öğretmenlik mesleğine girişi yeni kurallara bağlıyor. Artık eğitim fakültesi mezunu olmak öğretmenlik için yeterli olmayacak. Adaylar, 13 Temmuz'da yapılan Akademiye Giriş Sınavı (AGS) ve Öğretmenlik Alan Bilgisi Testi (ÖABT) gibi eleme süreçlerinden geçecek. Bu sınavlardan sonra seçilecek 10 bin aday, üç dönemlik akademi eğitimine alınacak ve bu süreci "başarıyla" tamamlayanlar ancak 2027'de göreve başlayabilecek.
Yeni sistem, uzun yıllardır eleştirilen mülakat sisteminden daha sert bir kadrolaşma aracı olmakla itham ediliyor. Anayasa Mahkemesi'nin güvenlik soruşturması iptal kararına rağmen, adaylar hem akademiye girişte hem de atama sürecinde olmak üzere iki kez güvenlik soruşturmasına tabi tutulacak. Akademide eğitim verecek personelin ve kimin öğretmen olacağına karar verecek kişilerin, doğrudan Bakan onayı ve sözlü sınavlarla belirlenecek olması, siyasi iktidarın eğitimdeki belirleyiciliğini artıracağı yönündeki eleştirileri güçlendiriyor.
Bu sistemin, kimin atanacağından hangi okulda ne kadar süre çalışacağına, kimin uzman veya başöğretmen olacağından yöneticilik görevlerine kadar tüm mesleki süreçleri kontrol edecek bir baskı aygıtı olduğu iddia ediliyor. Mülakatlar nedeniyle mağdur olan ve ataması yapılmayan 1611 öğretmen ise hak mücadelelerini sürdürerek 12 Ağustos'ta Ankara'da Milli Eğitim Bakanlığı önünde eylem yapmaya hazırlanıyor.
Yeni sistemle ilgili tartışmaların odağında, Akademik Kurul Üyesi Prof. Dr. İsmail Aydoğan bulunuyor. İstiklal Marşı'nı "ideolojik bir araç" olarak nitelendiren Aydoğan, Kırıkkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı olduğu dönemde iki büyük skandalla gündeme gelmişti.
İlk olay, fakültenin mezuniyet töreninde yaşandı. Tören programında İstiklal Marşı'nın "siyasi içerik taşıdığı" gerekçesiyle okutulmayacağının öğrenilmesi üzerine Yüksek Lisans öğrencisi Ertan Uğurlu, kürsüye çıkarak "Bu cumhuriyet üniversitelerinde bu cumhuriyetin İstiklal Marşı yasaklanamaz" diyerek duruma tepki gösterdi. Uğurlu ve bir arkadaşı güvenlik görevlilerince salondan çıkarılırken, bir grup öğrenci de protestoya destek verdi.

Olayın ardından bir konuşma yapan Dekan Aydoğan, "Mehmet Akif’in İstiklal Marşı’nı elbette ki bizim ülkemizde kimse yasaklayamaz. Ama bazen törenlerin anlamı değişebilir, okunmayabilir" şeklinde bir açıklama yaptı. Fakülte koridorlarında ise Aydoğan'ın Atatürk karşıtı olduğu ve "İstiklal Marşı okuyup, Atatürk için saygı duruşu mu yapacağız?" diyerek yasağı bizzat kendisinin koyduğu iddia edildi.

İkinci skandal ise daha da büyük tepki çekti. İstiklal Marşı'nı Türkçe okutmayan aynı üniversite, kısa bir süre sonra düzenlenen "Dünya Arapça Günü" etkinliğinde İstiklal Marşı'nın Arapça okunmasını programa dahil etti. Bu durum, "Türkçesi 'siyasi' bulunan marşın Arapçası nasıl serbest oluyor?" sorusunu gündeme getirdi.

Eğitimdeki bu yeni yapılanma ve bu yapılanmanın içinde yer alan İsmail Aydoğan gibi tartışmalı bir ismin bulunması, Milli Eğitim Akademisi'nin geleceği ve Türk eğitim sisteminin hangi yöne evrileceği konusunda kamuoyunda derin endişelere yol açmaya devam ediyor.


