Buğra Gökce nin müstakbel eşi gelinliği ile cezaevine geldi! Boğazı düğümlendi her şeyi anlattı
Halktv sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuruda bulunuyor.
İBB soruşturmasında tutuklanan İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Başkanı Buğra Gökce, cezaevinde evlenecek.
Hayatını Filiz Kahveci ile birleştirme kararı alan Gökce ve eşinin ailesine cezaevine gelmesine izin verilmemişti.

Gelen tepkilerin ardından Adalet Bakanlığı, ailelere izin verme kararı aldı.
Gökce ve Kahveci çiftinin nikahına da CHP Genel Başkanı Özgür Özel şahitlik edecek.
Gelinliği ile Silivri (Marmara) Cezaevi'ne gelen Filiz Kahveci, Halk TV'ye konuştu.
Halk TV Muhabiri Gamze Altunay ve kameramanı Murat Kibar'a konuşan Kahveci şunları dile getirdi:
Biz, kışın nişan yüzüklerimizi taktığımızda heyecanlıydık. Yepyeni bir hayata adım atacaktık. Bugünün gerçekten bu kadar heyecanlı, güzel geçeceğini hayal edip planlar yapıyorduk ama sonra beklemediğimiz bir şokla karşılaştık. Hakikaten çok büyük bir hukuksuzluk, çok büyük bir zulümle karşılaştık ve beraberce hayatımızdan ve hayalimizden vazgeçmemeye karar verdik. Çünkü bizim için sevmek ya da umut etmek de bir direniş şekli. Üstelik bu karanlık günlerde gerçekten tarihe de tertemiz bir evlilikle bir nokta koymak istedik. Yani Burak, hani inanamazsınız, gerçekten hayatımda gördüğüm en onurlu, dürüst, iyi yürekli insanlardan, liyakatli insanlardan biri. Başkalarına yardım etmeye çalışır, iyiliklerini ister, karıncayı bile incitmez. Yani ben, evde yerdeki böceğe "Ya, yazıktır, günahtır." diye bahçeye bıraktığını biliyorum. Böyle bir insan. Ben her şeyden önce zaten böyle bir insanın yanında olmaktan, onun eşi olmaktan onur ve gurur duyuyorum. Ne mutlu bana. Bugünler mutlaka geçecek. Hep söylüyorum, bu haksızlığı hiçbir ahlaklı, vicdanlı, iyi kalpli, haysiyetli insan kabul edemez. Bence hepimiz aynı duygular içindeyiz. Yani Kartal'da bir sürü insan öldü. Bakanlığa, hiç kimseye, sorumlulara soruşturma bile açılmadı ama biz bu insanları içeride suçları yokken, iddianameleri bile yokken esir tutuyoruz, işin doğrusu. Bu hem onları cezalandırmak, hem de bütün ailelerini cezalandırmak. Yani bizleri de cezalandırıyor. Küçücük çocukları, yaşlı anneleri, eşleri, hepimizi. Bence toplum da cezalandırılıyor bu şekilde. İnşallah bu hukuksuzluk, bu karanlık, bu kötülük bitecek. Adalet yerini bulacak. Dayanışmayla diyorum.
Ailelerimiz tabii çok mutlu. Biz de bu sabah öğrendik. Bu nikah kararını iki üç hafta önce dilekçelerimizi verdik ve insanların annelerinin, babalarının elini öpmesi, duasını alması bu hayatta bir kere olan bir şey ve çok kıymetli bence. Uzun zamandır uğraşıyoruz ama hiçbir zaman pozitif bir yanıt almadık. Bunu avukatlarımız, arkadaşlarımız takip etti. En son, kamuoyunun baskısıyla, sevenlerimizin desteğiyle biz bu onayı alabildik. Bakın, burada şuna dikkat etmemiz lazım: Dayanışma, direnme çok kıymetli. Biz bu izni bence alamayacaktık. Alamadık da zaten. Çok çabaladık çünkü. Ona rağmen bu sabah herkes bizden bahsetti. Bunun ne kadar daha da büyük bir adaletsizlik olduğundan bahsetti. Bir kamuoyu oluştu. Bir dayanışma, bir direnme oluştu. Bu sabah aniden pat diye izin verildi. Bu gücümüzü fark etmemiz lazım. Bu gücümüzü kullanmamız lazım. Umut etmemiz ve beraber direnmemiz lazım. Hakikaten bu lafın arkası çok önemli: Ya hep beraber ya hiçbirimiz. Bu çok kıymetli ve bence çok temel bir söz.


