Bütçe açığı dikiş tutmuyor! İktidar 3 trilyondan nasıl vazgeçti? Sözcü Gazetesi
Sozcu sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
AKP'nin ekonomi politikasında temeli oluşturan vergi politikası yeniden ele alınıyor. Ekonomi yönetiminin dümeninde oturan Bakan Mehmet Şimşek'in dolaysız vergileri artışma ve dolaylı vergilerin payını azaltma şeklindeki söylemi gerçekliğe uymuyor.
İktidar 2025 yılı bütçesinde vergi istisna ve muafiyetler ile beraber yaklaşık 3 trilyon 5 milyar TL tutarında vergiden vazgeçti.
Gelir İdaresi Başkanlığı'nın (GİB) 7 Nisan’da yayımladığı 2024 Yılı Faaliyet Raporu, Türkiye'de vergi denetim kapasitesinin sınırlı kaldığını gözler önüne sererken, bütçedeki derin açığın kapatılması için vergi denetimlerinde olağanüstü bir artışa gidileceği sinyalleri veriliyor.
Rapora göre, bu yılın başı itibarıyla GİB’in toplam personel sayısı 40 bin 665. Bunların yalnızca 580’i merkez teşkilatında yer alırken, geri kalan 40 bin 085 personel taşrada görev yapıyor. Vergi daireleri, saha denetimleri ve kontrolörlük birimleri birlikte değerlendirildiğinde, mevcut personel sayısının ülke çapında etkin bir vergi denetimi için yeterli olmadığı dikkat çekiyor.
Maliye yönetimi, bu açığı kapatmak için radikal adımlar atmaya hazırlanıyor. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in, organize sanayi bölgelerinde ve şehirler arası yollarda polisle birlikte görev alacak vergi denetim ekipleriyle vergi kayıp-kaçaklarını önlemeyi hedeflediği belirtiliyor. Bu adımın, bütçe açığındaki tarihi artış ve hazine borçlanma maliyetlerindeki yükseliş nedeniyle oluşan kaynak sıkışıklığını hafifletmeye yönelik olduğu ifade ediliyor.
BÜTÇE AÇIĞI KONTROLDEN ÇIKIYOR2024’ün ilk çeyreğinde 702 milyar TL’yi bulan bütçe açığının, 15 Mayıs’ta açıklanacak nisan verileriyle birlikte 1 trilyon TL sınırına yaklaşması bekleniyor. Bu gerçekleşme, 2025 bütçesinde öngörülen 1,9 trilyon TL’lik yıl sonu bütçe açığının yaklaşık yüzde 50’sinin sadece dört ayda ortaya çıkması anlamına geliyor. Ek bütçe ihtimali ve hazine borçlanmasının artması kaçınılmaz hale gelirken, Merkez Bankası'nın faiz artırımları da bu süreci daha da ağırlaştırıyor.
Merkez Bankası’nın 19 Mart’ta yaptığı faiz artışı sonrası, kamu borçlanma ihalelerinde faizler 7-8 puan yükseldi. Bu durum, hazinenin her 100 TL’lik iç borç ödemesi için 130-140 TL arasında yeni borçlanmaya gitmek zorunda kalmasına neden oldu. Artan faiz yükü, kamu maliyesi üzerinde ciddi bir baskı yaratırken, denetim yoluyla vergi tahsilatının artırılması acil çözüm olarak masada tutuluyor.
DOLAYLI VERGİ YÜKÜ SÜRÜYORBakan Şimşek’in vergi sisteminde dolaylı vergilerin payını azaltma yönündeki açıklamalarına rağmen, bu alanda bir indirim henüz gündemde değil. 2024 yılı verilerine göre, KDV ve ÖTV’nin vergi gelirleri içindeki payı yüzde 51,71; diğer dolaylı vergilerle birlikte bu oran yüzde 65,90’a ulaşıyor. Doğrudan vergilerin payı ise yalnızca yüzde 34,10 seviyesinde kaldı.
Son 10 yılda da bu dengesiz tablo değişmedi. Ortalama olarak vergi gelirlerinin üçte ikisi dolaylı vergilerden oluşurken, doğrudan vergilerin oranı üçte bir düzeyinde seyrediyor. Harcamaya dayalı bu vergi yapısı, en düşük gelir grubundaki bireylerden, en yüksek kazanç sahipleriyle aynı oranda vergi alınmasına neden oluyor.
VERGİ ADALETİ SÖZDE KALDIZülfikar Doğan’ın ANKA için kaleme aldığı değerlendirmeye göre, Şimşek’in vergi adaleti söylemi, gerçekçi bir vergi reformu yerine günü kurtarma politikalarıyla sınırlı. 3 trilyon TL’yi bulan vergi ayrıcalıkları ve dolaylı vergilere devam edilmesi, iktidarın gerçek anlamda adil bir vergi düzeni kurma niyetinde olmadığını gösteriyor.
İktidarın vergi politikaları, kaynak arayışında dar gelirliyi hedef alırken; büyük sermaye gruplarına sağlanan istisna ve muafiyetler kamu bütçesindeki kara deliği büyütmeye devam ediyor.


